بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ الصَّلَاةُ وَ السَّلَامُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰ لِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينَ
Hamdele ve salveleden sonra:
وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِنْ بَعْدِ الذِّكْرِ أَنَّ الْاَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ [الأنبياء: 105]
“Kasem olsun ki, Zikir (Levhi-mahfuz veya Tevrat) dan sonra Zebur'da (Hz. Dâvud’a inzâl olunan kitab veya indirilen tüm kitablarda) yeryüzüne salih kullarım vâris olacak diye yazmışızdır.”[1]
Bu ve benzeri birçok âyet ve dahî sayısız ehâdîs-i Nebeviyenin ihbârı üzere küre-i arz, insanlarıyla, şeytanlarıyla, cinleriyle Kur’an’a musahhar olacaktır. Bu katî’dir, şübhe götürmez.
Bu meselenin gerçekleşme tarihi ve şekline gelince; Kur’an işârâtıyla, îmalarıyla, rumûzatı ile ve Üstad’ın(ra) dahî bu âyâttan istihrâcâtıyla kanaat getirmişim ki, bu muzafferiyetin başlama tarihi 2025-2030 yılları arasıdır Bu kısım ise yani hâdisâtın tarihi ve şekli ise, işârât nevinden olduğundan, zanniyatı ifade eder. İnanma mecburiyeti yoktur.
Bu iki nokta anlaşıldıysa derim ki:
Ben elimden geldiği kadar 6666 ayeti, Üstad’ın ve Hacı Hulusi Bey’in Kur’an’dan ve Resulluh’tan (sav) aldıkları dersi sizlere aktarmaya çalışan bir hâdim-i Kur’an’ım. Hâdim-i medrese değilim, Kur’an’ın hakikatinin hizmetçisiyim.
Yukarıda zikrettiğim ihbarlar benim değil, belki Kur’an ve ehâdîsin ihbârâtıdır. Bu hâdisâtın vuku’u biiznillah kat’îdir. Tarih ve şekline gelince, Kur’an ve Hadisin hadsiz işaretleriyle beraber zanniyat cinsindendir, kat’iyyeti ifâde etmez.
Ben de bu işârâta istinaden Kur’an’ın lehinde olan harekâtın biiznillah Kasım ayından itibaren başladığını ifâde ediyorum. Kanaatimi bildiriyorum. Ben bir abd-i âciz olarak Kur’an’ın hakikatinden bu dersi anlıyorum.
Bu gibi ifdadelerin gayesi -bir milyon kere haşâ- nazarı kendime celbetmek değildir. Belki Kur’anî olan bu hakîkatleri size ulaştırmaktır.
Binâenaleyh bazı kesimlerce bu gibi cümlelerime bakarak, “Molla Muhammed mehdiyyet, kutbiyyet veya gavsiyyet dava ediyor, gaybı bildiğini iddia ediyor veya Üstad’ın mutlak varisi olduğunu, her şeyi kendinin bildiğini söylüyor” şeklindeki ifadeler -yüz bin kere hâşa- iftirâdır.
Hâricen mehdinin evsâfı ehâdiste zikredilmiştir. Babasının adı, yaşı ve bâzı şemâili ifade edilmiştir. Bende bu evsafın bulunmadığı aşikardır.
Kim ki; benim bu ifadelerime bakarak şahsiyetimi nazara verirse, hakkımı helal etmediğimi çok defa ifade etmişim ve ediyorum.
6666 ayete istinad ederek tekrar söylüyorum. Mezkur hadisat vaki’ olacaktır. Bunda en ufak bir tereddüd yoktur. Ancak şekli, şemali, tarihi hususunda kat’iyyet ifade etmek, kesin şu tarihte olacak demek hatadır. Bundandır ki; İşârât-ı Kur’aniyyeden anladığımız manaları ifade ederken sürekli لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ demişiz.
Pür kusur, âciz bir hâdim- i Kur’an Muhammed Doğan
[1] Enbiya, 105.
İsim | |
Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
Yorum | |
Doğrulama Kodu | |
Gönder |