tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Öyle bir bela ve musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp, masumları da yakar. Biliniz ki, Ellah’ın azabı şiddetlidir.
(Enfal, 8/25)
Hadîs-i Şeriflerden
İçerisinde Ellah'ın anıldığı bir evle Ellah'ın anılmadığı bir evin farkı diri ile ölünün farkı gibidir.
(Müslim, Müsafirin, 211)
Dualardan
Ya İlâhî! Hadd-i bülûğumuzdan bu zamâna kadar işlediğimiz büyük ve küçük bütün günâhlardan ciddî pişmanlık tevfîk eyleyip, bundan böyle ömrümüzün devâmınca salâh-ı hâl ve a’mâl-i haseneye muvaffakiyetle rızâ-yi âliyeni tahsîle muvaffak buyur.
(Hacı Hulusi Bey)
Vecîze
Üç günden fazla bir mü'min, diğer bir mü'mine küsmemek İslâmiyet emrediyor.
Sözler
SÜNNETİN DİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ

SÜNNETİN DİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ

04.10.2024

İslam’ın birinci temel kaynağı Kur’an-ı Kerîm’dir. İkinci temel kaynağı ise, Ehadis-i Nebeviyyedir. Tabir-i diğerle sünnet-i seniyyedir ki; Resul-i Ekrem (asm)’ın akval, ef’al ve ahvalidir. Yani O Zat-ı Ekrem (asm)’ın sözleri, fiilleri ve takrirleridir.

Resul-i Ekrem (sav)’in peygamberlik sıfatıyla söylediği veya yaptığı veya takrir buyurduğu bir sünneti bilinirse, artık onun ifade ettiği hüküm tartışılamaz, ona uyma zorunluluğu doğar. Çünkü Resul-i Ekrem (sav)’in din namına söyledikleri, yaptıkları ve takrirleri vahy-i İlahiye dayanır, haşa O, heva-i nefsinden söz söylemez.

وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوٰى اِنْ هُوَ اِلَّا وَحْيٌ يُوحٰى

  “O Peygamber, kendi heva-i nefsinden bir şey söylemez. Onun din namına söylediği, ancak kendisine vahyolunandan başka bir şey değildir.”[1]

Bu yüzdendir ki; Ellahu Teala, Peygambere itaati, kendisine itaat kabul etmiş ve şöyle buyurmuştur:

مَنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ اَطَاعَ اللّٰهَ

   “Kim peygambere itâat ederse, o kimse hakíkatte Bana itâat etmiştir.”[2]

Resul-i Ekrem (sav) de bir hadislerinde şöyle buyurmuştur:

مَنْ أَطَاعَن۪ي فَقَدْ أَطَاعَ اللّٰهَ، وَمَن عَصَان۪ي فَقَدْ عَصَى اللّٰهَ

Bana itaat eden, gerçekte Ellah’a itaat etmiş, bana isyan eden de gerçekte Ellah’a isyan etmiştir.[3]

Sünnetin dindeki yerini ve önemini beyan eden bir ayet-i kerime de Haşir Sûresi’nin 7. ayet-i kerîmesidir. Cenab-ı Hak, bu ayet-i kerimede şöyle buyurur:

وَمَٓا اٰتٰيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهٰيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُواۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِۢ

“Peygamber, size ne verdiyse, onu alın; size neyi yasakladıysa ondan da sakının. Ellah'tan korkun. Çünkü Ellah'ın azabı çetindir.[4]

Gelecek hadis-i şerifler, bu ayet-i kerimenin tefsiri hükmündedir:

Ebu Hureyre (ra)’den: Resulullah (sav)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Size ne emrettimse onu alınız ve sizi neden nehyettimse ondan vazgeçiniz.”[5]

Ebu Hureyre (ra)’den: Resulullah (sav)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:  “Ben size bir şey teklif etmedikçe ve sizi bıraktıkça siz de beni bırakınız. Çünkü sizden önceki ümmetler, lüzumsuz yere Nebilerine çok soru sormaları sonra da onlara muhalefet etmeleri yüzünden helak oldular. Bunun için ben size bir şey emrettiğim zaman ondan gücünüzün yettiğini yapınız ve sizi bir şeyden nehyettiğim zaman ona son veriniz.”[6]

Resul-i Ekrem (sav) Efendimiz, “Kur’an bize yeter.” deyip hadisi ve sünneti kabul etmeyenler hakkında şöyle buyurur:

El-Mikdam b. Ma’dikerib el-Kindî (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) buyurdular ki; “Süslü tahtına –koltuğuna- yaslanmış adama, benim hadislerimden birisi okunur da o kişinin, vaziyetini hiç bozmadan, ‘Bizlerle sizler arasında Ellahu Teâla’nın kitabı vardır. Ondan bulduğumuz helal şeyleri, helal sayıyoruz, haram olarak bulduğumuz şeyleri de haram kabul ediyoruz.''  diyebilme zamanı yaklaşmıştır. Sizleri ikaz ediyorum! Ve Resulullah (sav)’in haram kıldığı şeyler, Ellah Teâla’nın haram kıldığı şeyler gibidir.”[7]

Ebu Rafi’ (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle buyurdular: “Herhangi biriniz tahtına –koltuğuna- yaslanmış olup benim emrettiğim veya yasakladığım bir husus ona intikal edince; (umursamadan) ‘Bilemem (Kur’an’dan başka bir şey tanımam ve tabi olmam) Biz Kitabullah’da ne bulduksa ona tabi olduk.’ (Artık hadise tabi olmayız) söyler durumda bulmayayım.”[8]

 

(Heybil Yayınlarından “Evsaf-ı Muhammediye” adlı eserden alınmıştır.)

 

 


[1] Necm, 53: 3-4.

[2] Nisa, 4: 80.

[3] Buhari, Chad, 109; Müslim, İmare, 8; İbn Mâce, Mukaddime, 1. Bab.

[4] Haşr, 59:7.

[5] İbn Mace, Mukaddime, 1. Bab.

[6] İbn Mace, Mukaddime, 1. Bab.

[7] İbn Mace, Mukaddime, 2. Bab.

[8] İbn Mace, Mukaddime, 2. Bab.

Bu yazi 713 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.417 sn. deSen
↑ Yukarı