tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
(Şüphesiz biz, kâfirler için zincirler ve demir halkalar ve alevlendirilmiş bir ateş hazırladık.) Onlar, kıyamette elleri boyunlarına demir zincirler ile bağlanarak Cehennem ateşine sevk edileceklerdir. Orada ebediyyen azab göreceklerdir. İşte küfrün cezası, böyle ebedi Cehennem’dir ve bu ceza, ayn-ı adalettir.
(İnsan, 76/4)
Hadîs-i Şeriflerden
Ellah, gündüz günah işleyen kimsenin tevbesini kabul etmek için geceleyin rahmet elini açarak tevbeleri kabul eder. Gece günah işleyen kimsenin tevbesini kabul etmek için gündüz rahmet elini açarak günahları bağışlar. Güneş battığı yerden doğuncaya kadar (yani kıyamete) kadar bu böylece devam eder gider.
(Müslim, tevbe 31)
Dualardan
Cenab-ı Hak, ehl-i imanı ve Risale-i Nur şakirdlerini böylelerin şerrinden muhafaza eylesin, âmîn.
(Kastamonu Lahikası)
Vecîze
Kanaat eden, iktisad eder; iktisad eden, bereket bulur.
Mektûbat
ŞAHSIMIZ HAKKINDA BAZI ÇEVRELERCE İDDÎA EDİLEN İFTİRALARA KARŞI NEŞRİNE MECBUR KALDIĞIMIZ BİR İHTAR

ŞAHSIMIZ HAKKINDA BAZI ÇEVRELERCE İDDÎA EDİLEN İFTİRALARA KARŞI NEŞRİNE MECBUR KALDIĞIMIZ BİR İHTAR

01.07.2024

Üstâd Bediüzzaman (ra) Hazretleri, hayatta iken hiçbir zaman şahsını nazara vermemiş, ferdiyyet, kutbiyyet, gavsiyyet gibi şahsî bir makam ve dava ile ortaya atılmamış; davanın, Kur’an ve Sünnet olduğunu nazara vermiş, Risale-i Nur vasıtasıyla bütün peygamberlerin davası olan altı erkan-ı imaniye, beş esasat-ı İslamiye ve usul-i hamseyi delillerle isbat etmiş; Risale-i Nur, Kur’an’ın malı ve manası olduğunu, dolayısıyla miri malı olduğunu beyan buyurmuştur.

Yazılan Sözler, …dava değil, dava içinde bürhandır.”[1]

Evet Üstâdımız, Kur’an’ın hâdimidir. O Zat, hizmetçiliği kabul etmiş, kendisine böyle bir makam vermiştir. Risâle-i Nûr talebelerinin en yüksek makam ve mertebesi de hizmetçiliktir. Kur’ân’ın, o müşiriyet makamının hizmetçiliğidir. Bunun dışında Risale-i Nur mesleğinde makam ve makâmât yoktur. Gavs, kutub gibi ünvanlar yoktur.

Mezkur kânunlara binâen bütün ömrümde söylediğim gibi tekrar derim ki:

Bizim davamız, sadece Kur’an’ın hizmetkârlığıdır; şu anda seksen yaşını geçmiş bulunmaktayım. Bütün hayatım boyunca “kutbiyyet, gavsiyyet, mehdiyyet” gibi bir makam sahibi olduğumu iddiâ etmediğim gibi benim hakkımda bu gibi makamları iddiâ edenlere dahi hakkımı helâl etmediğimi ifâde etmişim. Velev ki bir ders olsa derslerimize gelen herkes bunun şâhididir. Zira neredeyse her dersimizde bu meseleyi zikretmiş ve davamızın şahsiyyetçilik olmadığını ısrarla ihtâr etmişiz. Bînaenaleyh her kim hakkımızda “mehdilik dava ediyor” ithamında bulunsa veyahud “Molla Muhammed mehdidir” iddiasında bulunursa malum olsun ki bizim böyle bir davamız yoktur ve olamaz.

Müznib, pürkusur, münzevî yaşayan bir hadimü’l Kur’an.

Muhammed Doğan

[1] Mektubat, Yirmisekizinci Mektub/Yedinci Risale olan Yedinci Mesele/Mahrem bir suale cevabdır, s. 376.

Bu yazi 3926 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2025 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.577 sn. deSen
↑ Yukarı