tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Öyle bir bela ve musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp, masumları da yakar. Biliniz ki, Ellah’ın azabı şiddetlidir.
(Enfal, 8/25)
Hadîs-i Şeriflerden
Halktan bir şeyler istemek, kişinin kendi yüzüne açtığı bir yaradır. Kişi böylece kendi yüzünü berelemiş olur. Kişinin devlet başkanından hakkını istemesi ya da çok zaruri durumlardan dolayı istemek böyle değildir.
(Tirmizi, Zekat 38)
Dualardan
Cenab-ı Erhamürrâhimîn sizlere bin rahmet eylesin, âmîn.
(Kastamonu Lahikası)
Vecîze
Hiss-i rekabet, makina-i terakkiyat-ı medeniyetin buharı hükmünde olan müsabakayı intac eder.
Âsâr-ı Bediiyye
CELAL VE İKRAM SAHİBİ RAB (2)

CELAL VE İKRAM SAHİBİ RAB (2)

02.02.2024

تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِ

“Ya Ekreme’r-Rusül! Celâlet, azamet, ikram ve ihsan sahibi olan Rabbin Tealâ'nın ismi yüce, baki ve daim oldu.”[1]

Bu ayet-i kerimede geçen ذِي الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ isimleri ifade eder ki; “Ya Muhammed a.sm)! Kur’an’ı ta’lim eden senin Rabbin, hem teklifi cihetten, hem de tekvini cihetten celal ve ikram sahibidir.”

Teklifi cihetten hem emirlerini, hem de nehiylerini göndermiştir. Emirler cemalinden, nehiyler ise celalinden gelmektedir. Senin Rabbinin tekvini cihetten de dünyada hem lütuf ve cemal tecelliyatı, hem de kahr ve celal tecelliyatı vardır. Mesela; gündüzler cemal tecellisinden, geceler ise celal tecellisindendir. Hem gece ve gündüzde, kış ve yazda birer taife masnuatın icad edilmesi, cemalli esmanın tecellisindendir. Onların mevt ve fenaya, zeval ve firaka mazhar edilmesi de, celalli esmanın tecellisindendir. O masnuatın yeniden icad ve ihya edilmesi ise, yine cemalli esmanın tecellisindendir.

Senin Rabbinin ismi mübarektir. O Rabbin ise; hem celal, hem ikram sahibidir. Bu surenin baş kısmında Rahman ismi zikredildi. Daha sonra bu ismin hazinesinden akıp gelen maddi ve manevi, dünyevi ve uhrevi ni’metler ta’dad edildi. Daha sonra o nimetlere şükretmeyen ehl-i küfür ve isyan zecr ve tehdid edildi. Ardından şükür vazifesini eda eden ehl-i iman ve taat, cennet nimetleriyle tebşir edildi. Düşmanlarından intikamlarının alınacağı bildirilmekle de, onlara ayrı bir müjde daha verildi.

Neticede Resul-i Ekrem (asm)’a hitaben “Senin Rabbin, rububiyet sıfatıyla âlemi terbiye ediyor.” O terbiye de Rahman isminden kaynaklanıyor. Evet, dünya ve ahiretin terbiyesi, Rahman ismine dayanıyor. Senin terbiyen namı altında bütün âlemi terbiye edip, cennet ve cehenneme hadsiz mahsulat yetiştiren Rahman ismi ne mübarektir. İşte Senin Rabbin, celal sahibidir. Yani hem bu âlemi harab eder, hem de dünya ve ahirette kâfirleri cezalandırır. Hem Senin Rabbin, ikram sahibidir. Yani bu dünyada ehl-i imana muvakkaten ikram ettiği gibi; dünya harab olduktan sonra, onu ahiret suretinde tekrar diriltmekle de onlara ebediyyen ikram edecektir.

ذِي الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ ifadesinin üç manası vardır:

Birincisi: Her iki isim, masdar-ı bina faildir. Bu takdirde manası şöyle olur: “Ellah celal ve ikram sahibidir. Yani azamet ve kibriya sahibi ve mahlukatına, hususan insana iyilik yapan Zat’dır.”

İkincisi: Her iki isim, masdar-ı bina mef’uldur. Bu takdirde manası şöyle olur:  “Ellah, tazim ve ikram olunmaya yani ibadet olunmaya layık Zat demektir.”

Üçüncüsü: Biri masdar-ı bina fail, biri masdar-ı bina mef’uldür. Bu takdirde manası şöyle olur: “Ellah celal sahibi ve kendisine iyilik yapılmaya, yani ubudiyette bulunulmaya layık olan Zat’dır.”

Sual: Cennette celalli, cehennemde de cemalli isimlerin tecellileri nasıl olur?

Elcevab: Cennette cemallî esmanın tecelliyatı esas, celallî esmanın tecelliyatı ise, tebeî olarak görünür. Cehennemde ise, celallî esmanın tecelliyatı esas, cemallî esmanın tecelliyatı ise, tebeî olarak görünür. Mesela; Cenab-ı Hakk’ın, kafirleri yokluğa mahkûm etmeyip cehennemde de olsa onlara bir vücud vermesi, kafirler hakkında bir nevi rahmettir ve cemallî esmanın tecellisindendir. Keza cehennemde kafirlerden intikam alması, mü’minler için bir rahmettir ve cemallî esmanın tecellisindendir.

Hem cennette de celal tecellisi vardır. Çünkü celal, sadece yok etmek manasında değildir. Kibriya ve azamet, kusur ve noksanlıktan münezzeh olmak da celaldir. O Zat-ı Rahman, cennette mü’min kullarına o kadar ikram ve ihsanda bulunacak ki, onlar artık o ikram ve ihsanın fevkinde bir şey bulamazlar. İşte bu ikram ve ihsanda görünen bolluk ve azamet, celali gösterir.  Hem Cenab-ı Hak, ehl-i cennete cehennemin ve orada azab gören  ehl-i cehennemin hallerini gösterir ki; bu da bir nevi celal tecellisidir.[2]

 

(Semendel Yayınlarından Rahman Suresinin Tefsiri adlı eserden alınmıştır.)

 


[1] Rahman, 35:78.

[2] A’raf 44 , 50 ; Saffat 50-57 ; Müddessir 40-47

 

Bu yazi 771 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.218 sn. deSen
↑ Yukarı