tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Toprağı verimli olan güzel bir memleketin bitkisi, Rabbinin izniyle yeşerip çıkar. Çorak, verimsiz olan bir yerin bitkisi ise çıkmaz, çıkan da bir şeye yaramaz. İşte şükredecek kimseler için biz, ayetleri böyle farklı üsluplarla tekrar tekrar açıklarız.
(A’raf, 7/58)
Hadîs-i Şeriflerden
İnfak et, sayıp durma. Sana da sayı ile verilir. Fazlalık malını ve paranı muhtaç kimselerden esirgeme, senin de rızkın engelenir.
(Buhari, Zekat 21, Müslim, Zekat 88)
Dualardan
Ya İlâhî! Ordularımızı, hâricî ve dâhilî her türlü düşmanlara her zamân ve her yerde mansûr ve muzaffer eyle. Devlet adamlarımızı ma’nevîyyâta, memleketin umranına ve milletin refâhına hâdim eyle.
(Hacı Hulusi Bey)
Vecîze
Evet âdi bir muntazam makine, intizam ve mizanlı heyetiyle şeksiz bir mahir ve dikkatli ustayı gösterdiği gibi; kâinatı dolduran hadsiz zîhayat makineler de, herbirisi binbir mu'cizat-ı ilmiyeyi gösteriyorlar.
Şuâlar
CENNET’TE İKİ KISIM SAADET VARDIR

CENNET’TE İKİ KISIM SAADET VARDIR

22.09.2023

ف۪يهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِۙ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّ

“O cennetlerde gözlerini zevclerine hasretmiş, asla başka bir kimseyi görmek istemeyen kadınlar vardır ki; onlara zevclerin­den evvel ins u cinden hiç bir kimse dokunmamıştır.”[1]

Bu sure, bu ayet-i kerime ile de Ellah’tan korkup takva dairesinde bulunanlara son müjdeyi verdi. Cennette ağaçların, suların, meyve ve yiyeceklerin, yatakların bulunduğunu haber verdikten sonra, neticede ehl-i cennete, cennete münasib ve onların ünsiyet edeceği hanımlar verileceğini müjde verdi. Çünkü şu nimetlerin kemali ancak bununla olur.

Kur’an, bu surede ehl-i imanın mazhar olacağı nimetleri bir tertib ile zikrediyor. Zira dünyada bir insanın saadeti için;

Evvela; bağ ve bahçe ile muhat bir mesken lazımdır.

Saniyen; o bahçeleri şenlendirecek, daima yeşil ve taravetdar tutacak, sesiyle insanları rahatlatacak, evinin önünden ve bahçesinden akacak ve o mesken sakinlerinin su ihtiyacını karşılayacak, daimi cereyan eden çeşmeler ve pınarlar lazımdır.

Salisen; o mesken sahiplerinin devam ve bekaları için muhtaç oldukları yiyecek ve meyveler lazımdır.

Rabian:  O meskenin iç kısmının döşenmesi, bahusus ehl-i cennetin istirahat edebileceği yatak ve koltukların bulunması lazımdır.

Hamisen: Bütün bu nimetlerin kemali demek olan insanın arzuladığı ve kendisiyle ünsiyet ve ülfet edeceği bir eş lazımdır.

Madem dünyada bir insanın saadeti, bu nimetlere bağlıdır. Acaba sadece saadet yeri olan cennette bu nimetlerin en mükemmel şekliyle bulunmaması mümkün müdür? İşte bu surede cennetteki nimetler, mezkûr minval üzere zikredilmiştir.

Bir insan, bütün hayatı boyunca çalışıp çabalayarak saadet-i dünyeviyenin temel esasları olan geniş ve rahat bir mesken, saliha bir zevce ve kifayet derecede bir rızık ancak bulabilir. Çok kimse, belki bu dünyevi saadetin bir kaçına sahib olsa bile, gönlüne göre hepsini bir arada bulamaz. O dert ve sıkıntı içinde yaşar, sonra ölüp gider. Zira gözle görüyoruz ki; insanlardan bir kısmı, hayatının sonuna kadar bir ev sahibi olamıyor. Bir kısmı, kifayet derecede bir rızk bulamıyor. Bir kısmı da evleniyor, ancak hayatının sonuna kadar hanımının huysuzluğundan ve naşizeliğinden dolayı dert ve elem çekiyor. Veyahut kadın, erkeğin ahlaksızlığından ve huysuzluğundan dert ve elem çekiyor. Böylece huzur bulamıyor. Hem insan, şayet bu üç esasa gönlünce ulaşsa bile, bu defa bunların zeval ve fenası, onu kalben ve ruhen daima huzursuz eder, hatta perişan eder. Zira zeval-i lezzet elemdir.

İşte Kur’an-ı Mu’cizu’l-Beyan, bütün nev-i beşere ve cin taifesine kedersiz, elemsiz, sıkıntısız, zevalsiz, daimi ve istenilen her şey içinde bulunan bir dar-ı saadet müjdesini getirmiştir. Bu öyle bir müjdedir ki, zerre kadar akıl ve hissi bulunan bir insanın, bu müjdeye karşı lakayd kalmaması icab eder. Keza Kur’an-ı Mu’cizu’l-Beyan, bu müjde ile nev-i beşeri ve cin taifesini gaflet uykusundan uyandırıp yüzlerini dar-ı fenadan dar-ı bekaya, saadet-i daimeye çeviriyor. Şöyle ki:

“Ey cin ve ins! Aklınızı başınıza toplayınız. Dünyanın bu zahiri ve aldatıcı zineti, sizi saadet-i ebediye için hazırlanmaktan alıkoymuştur. Heva-i nefsiniz ve şeytanın vesvesesi sizi Ellah’a kulluktan ve ibadetten uzaklaştırmıştır. Çalışın, bu düşmanlara karşı kendinizi muhafaza edin. O Halık-ı Rahman, dünyadaki o fani nimetlere bedel, size daimi bağ ve bahçelerle muhat ali sarayları, saliha ve tertemiz güzel huri ve zevceleri, her iştihanıza cevab verecek taam, meyve ve içecekleri ve bütün bunların pek çok fevkinde   وَلَدَيْنَا مَز۪يدٌ “Ellah tarafından hususi bir lütuf olmak üzere o cennete girecek zâtlar için, o kavuşacakları cennet nîmetlerinin ve lezzetlerinin pek fevkinde daha fazlası da vardır.”[2] ferman-ı kudsisi ile ifade edilen “rü’yet-i cemalullah”ı kemal-i merhametinden size ihsan edeceğini müjdelemiştir. Zira nev-i beşerin bütün hissiyatı ve arzuları, ancak Cenab-ı Hakk’ın kurbiyetine, lutfuna, rızasına, tecellisine ve rü’yetine mazhariyetle tatmin olur. Nev-i beşerin saadet noktasındaki kemali, ancak bununla tahakkuk eder.

İnsanın maddi ve manevi, cismani ve ruhani olmak üzere iki yönü vardır. İnsanın maddi ve cismani cihazatı, maddi ve cismani bir saadeti istediği gibi; onun manevi ve ruhani cihazatı da  manevi ve ruhani bir saadeti ister. Cennetin mesken, ekl-şürb ve nikah denilen cismani saadeti, insanın maddi ve cismani cihazatına bakıp onları tatmin ettiği gibi; Ellah'ın rızasına, lütfuna, tecellisine, kurbiyetine mazhar olmak denilen ruhani saadeti de insanın manevi ve ruhani cihazatına bakıp onları tatmin eder. Gelecek ayet-i kerime, bu iki kısım saadeti müjdelemektedir:

لِلَّذ۪ينَ اَحْسَنُوا الْحُسْنٰى وَزِيَادَةٌ

(İhsanda bulunanlar için) yani imân ve salih ameller sahibi olanlar için, tam bir ihlas ile ibâdet ve itaatte bulunanlar için (güzellik) güzel mükâfat ve güzelliklerin timsâli olan cennetler vardır, (ve bir fazlası) da (vardır.) Bu da güzel amellerinin kat kat mükafatıdır veya rızay-ı İlahi ile rü’yet-i cemalullaha mazhar olmaktır.”[3]

 

(Semendel Yayınlarından Rahman Suresi’nin Tefsiri adlı eserden alınmıştır.)

 

 


[1] Rahman, 55:56.

[2] Kaf, 50:35.

[3] Yunus, 10:26.

Bu yazi 1154 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.244 sn. deSen
↑ Yukarı