بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ وَ الصَّلَاةُ وَ السَّلَامُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰ لِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَع۪ينَ
Aziz Ahiret Kardeşlerim!
Kumpas davasıyla hapse girdiğim 2010 tarihinden yaklaşık iki-üç yıl evvel Elazığlı bir zat, halk arasında Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin mutlak varisi diye meşhur olan altı kişiden en yaşlı olan ikisine, “Molla Muhammed, mehdilik davasında bulunuyor” diye söylemiş. Onlar da bizzat o zamanın mevcud MİT Müsteşarıyla görüşerek bunu rapor haline getirmişler. Mehdilik davasında bulunduğum iddiasının temeli, Elazığ’dan kaynaklanıyor. Bu sebeble bu kişiler, beni suçlandırıp hapse attırmak için Elazığ’da Alevi bir gazeteciyi, bu konuyu gazetede teşhir etmek maksadıyla görevlendirmişler. Alevi gazeteci insaflı çıkıp araştırma sonucunda “Böyle bir iddia asılsızdır.” deyip rapor yazdı ve bunu gazetede neşretti.
Halk arasında Üstad (ra)’ın mutlak varisi diye bilinen altı kişiden en yaşlı olan iki kişinin o zamanın mevcut MİT Müsteşarına giderek “Molla Muhammed, mehdilik davasında bulunuyor” iftirasını atmak suretiyle hakkımda şikâyetçi olmaları, 2010 tarihinde kumpas davasıyla gözaltına alındığım zaman, savcılık soruşturmasında tesbitli olarak tekrar karşıma çıktı. Onların şikâyetleri, soruşturma dosyasına girdi. Ancak Elazığlı Alevî gazetecinin müsbet raporuyla, bu konu, hakkımda fazla bir suç teşkil etmedi, yoksa kurtulamazdım.
Benim yanımda okuyanlar, benim yanımdan ayrıldıktan bir müddet sonra müfteriyane “Hoca Abi, mehdilik dava ediyor.” diye dava etmeye başladılar. Halbuki yanımdayken böyle bir iddiaları yoktu. Haşa bin kere haşa! Ben, kendimi bildim bileli böyle bir iddiada bulunmadım. Bu konuda Halık-ı Âlem’i, yeri ve göğü şâhid olarak gösteriyorum.
Bununla beraber şu hususu da ifade etmek isterim:
Evvela: Rivayete göre Mehdi, Âl-i Beyt-i Nebevîden olacak. Halbuki ben, zahire göre neseben Al-i Beyt-i Nebevî’den değilim.
Saniyen: Rivâyete göre Mehdi’nin ismi, Muhammed; babasının ismi, Abdullah; annesinin ismi, Âmine olacak. Bazı rivayetlerde ise sadece babasının ismi geçmektedir. Halbuki benim babamın ismi, Resûl; annemin ismi ise Gülo’dur. Bu isimler, hadiste zikredilen isimlere muvafık düşmüyor.
Sâlisen; Mehdi, kırk yaşında olacak. Ben, şu an seksen yaşıma yaklaştım. Kabir kapısındayım. Görme kabiliyetimi kaybettim. İşitme kabiliyetimde de zafiyet var. Devamlı alil, hasta bir insanım. Bununla beraber hâlimden şikayet etmiyor, Rabb-i Rahimime şükrediyorum.
Rabian: Zahirî vücudum, hadis-i şeriflerde beyan edilen Mehdi’nin zahiri hiçbir evsafına, şemailine benzemiyor.
Bu rivayetler de gösteriyor ki; hakkımda yapılan bu iddia, sadece iftiradan ibarettir.
Muhterem Kardeşlerim!
Ben, kendi günahlarımla meşgûlüm. Bu nev’ iftiralarla meşgul olmaya vaktim yoktur ve bu iftiralarda bulunanlarla da alakam yoktur. Onlara şahsî hakkımı helal ediyorum. Kur’an’ın hakkına ise karışmıyorum.
Şu ana kadar kısmen münzevi bir hayat yaşadım. Bundan sonraki hayatımda da Cenab-ı Hak, tevfikini refik ederse, bazen derslere katılmak müstesna, eski günahlarıma keffâreten daha fazla münzevi yaşamak, cem’iyyet-i beşeriyyeden çekilmek istiyorum.
Bu sözlerimi okuyup dinleyenlere selam olsun.
Pür-kusur bir abd-i müznib
Muhammed DOĞAN
İsim | |
Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
Yorum | |
Doğrulama Kodu | |
Gönder |