tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Toprağı verimli olan güzel bir memleketin bitkisi, Rabbinin izniyle yeşerip çıkar. Çorak, verimsiz olan bir yerin bitkisi ise çıkmaz, çıkan da bir şeye yaramaz. İşte şükredecek kimseler için biz, ayetleri böyle farklı üsluplarla tekrar tekrar açıklarız.
(A’raf, 7/58)
Hadîs-i Şeriflerden
İnfak et, sayıp durma. Sana da sayı ile verilir. Fazlalık malını ve paranı muhtaç kimselerden esirgeme, senin de rızkın engelenir.
(Buhari, Zekat 21, Müslim, Zekat 88)
Dualardan
Ya İlâhî! Ordularımızı, hâricî ve dâhilî her türlü düşmanlara her zamân ve her yerde mansûr ve muzaffer eyle. Devlet adamlarımızı ma’nevîyyâta, memleketin umranına ve milletin refâhına hâdim eyle.
(Hacı Hulusi Bey)
Vecîze
Evet âdi bir muntazam makine, intizam ve mizanlı heyetiyle şeksiz bir mahir ve dikkatli ustayı gösterdiği gibi; kâinatı dolduran hadsiz zîhayat makineler de, herbirisi binbir mu'cizat-ı ilmiyeyi gösteriyorlar.
Şuâlar
CİNLERDEN PEYGAMBER GELMİŞ MİDİR?

CİNLERDEN PEYGAMBER GELMİŞ MİDİR?

03.02.2023

سَنَفْرُغُ لَكُمْ اَيُّهَ الثَّقَلَانِ “Ey cin ve ins! Yakında hesabınızı göreceğiz.”[1] ayet-i kerime, insanlar gibi cin taifesinin de mükellef olduğunu sarahaten ifade etmektedir. O halde imtihan ve tecrübe meydanı olan şu dünyada insanlar gibi cinler de imtihan edilmektedir. Bu durumda onların da vahy-i semavi ile irşad edilmeleri ve mükellefiyetlerinin kendilerine bildirilmeleri gerekir. وَمَا كُنَّا مُعَذِّب۪ينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولًا “Biz, bir peygamber göndermedikçe kimseye azab edecek değiliz.”[2] ayet-i kerimesi, mükellefiyet ve mes’uliyetin ancak peygamberlerin gönderilmesiyle tahakkuk edeceğini ifade etmektedir.

Cinlerden peygamber gelip gelmediği konusunda ulema-i İslam iki görüş bildirmişlerdir:

Birinci Görüş: Cinlerden de peygamber gelmiştir.

Bu görüş sahiplerinin delilleri şunlardır:

Birinci Delil:

يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ اَلَمْ يَأْتِكُمْ رُسُلٌ مِنْكُمْ يَقُصُّونَ عَلَيْكُمْ اٰيَات۪ي وَيُنْذِرُونَكُمْ لِقَٓاءَ يَوْمِكُمْ هٰذَاۜ قَالُوا شَهِدْنَا عَلٰٓى اَنْفُسِنَا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا وَشَهِدُوا عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ اَنَّهُمْ كَانُوا كَافِر۪ينَ

“Cenab-ı Hak, kıyamet gününde tevbih tarikiyle buyuracaktır ki: (Ey cin ve ins cemaati!) Siz dünyada iken (içinizden size benim âyetlerimi tebliğ eden) beyan ve izah buyuran (ve sizi bugüne kavuşmanızla korkutan peygamberler gelmedi mi?) Neden küfür ve isyan ile dünya hayatını zâyi ettiniz? Onlar da böyle bir tevbih ile karşılaşınca (Diyecekler ki, biz kendi aleyhimizde şahitlik ederiz) ki bize peygamberler gelmiş, bizi uyarmışlardı. Fakat ne yazık ki, biz onlara karşı isyankâr bir vaziyet aldık. Şimdi azabı hak etmiş bulunuyoruz. (Ve onları dünya hayatı aldattı.) Onlar, dünyanın geçici ve değersiz varlığına, lezzetlerine aldandılar, uhrevî nimetleri, mükâfatları düşünmediler: Sonsuz azabı gerektiren isyanlarda bulunup durdular (ve) şimdi âhiret âleminde öyle ister istemez (kendi aleyhlerinde şahitlikte bulundular ki: Onlar muhakkak kâfir kimseler olmuşlardı.) Dünyada iken küfür içinde yaşamış olduklarını böylece itirafa mecbur olacaklardır.”[3]

Ayet-i kerimesinin zahiri manası, hem insanlardan, hem de cinlerden peygamberlerin geldiğini göstermektedir.

İkinci Delil:

اِنَّٓا اَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَش۪يرًا وَنَذ۪يرًاۜ وَاِنْ مِنْ اُمَّةٍ اِلَّا خَلَا ف۪يهَا نَذ۪يرٌ

“Biz seni müjdeleyici ve inzar edici olarak hak ile gönderdik. Her ümmet için mutlaka inzar edici bir peygamber bulunmuştur.”[4]

Ayetine göre cinlerden de peygamber gelmiştir. Çünkü onlar da bir ümmettir.

Üçüncü Delil:

وَلَوْ جَعَلْنَاهُ مَلَكًا لَجَعَلْنَاهُ رَجُلًا وَلَلَبَسْنَا عَلَيْهِمْ مَا يَلْبِسُونَ

“Eğer peygamberi bir melek kılsaydık, muhakkak ki onu insan suretine sokar, onları yine düşmekte oldukları şübheye düşürürdük.”[5] ayet-i kerimesi, peygamberler ile ümmetleri arasında karşılıklı anlaşma zemininin olması gereğine işaret etmektedir. Bu zeminin ilk şartı, gönderilen peygamberin, gönderildiği ümmetin cinsinden olmasıdır. Buna göre cinlerin peygamberlerinin de kendi cinslerinden olması gerekir. Şayet gönderilen peygamber, kendi cinslerinden olmazsa her hususta onlara rehber ve mukteda bih olamaz.

İkinci Görüş: Cinlerden peygamber gelmemiştir.

Bu görüş sahiplerinin delilleri şunlardır:

Birinci Delil: İslam âlimleri, nebi kelimesini tarif ederken peygamberlerin hem erkek, hem de insan olması gerektiğini beyan buyurmuşlardır. O halde cinlerden peygamber gelmemiştir.

İkinci Delil: Yukarıda geçen En’am suresinin 130. ayet-i kerimesi çok net olarak cinlerden peygamber geldiğini ifade etmemektedir, diyerek ayet-i kerimeyi başka şekillerde te’vil etmişlerdir.

Ulema-i İslam’ın çoğunluğuna göre, cinlerden peygamber gelmemiştir. İnsanlara gönderilen resullerden murad, insanlar içinden seçilen peygamberlerdir. Cinlere gönderilen resullerden murad ise, ya insanlar içinden seçilip gönderilen peygamberlerdir. Ya da peygamber tarafından kendilerine gönderilen ve cinlerden olan elçilerdir. O elçiler, peygamberin şeriatından işittiklerini, resuller gibi kendi kavimlerine tebliğ ederlerdi. Ahkaf Suresi’nin 29-32. ayet-i kerimeleri ve Cin Suresi bu hakikati ifade etmektedir.

Hazret-i Muhammed (asm), hem insanlara, hem de cinlere gönderilmiş bir peygamber olduğu ve Ondan sonra ne insanlardan, ne de cinlerden bir peygamber gelmeyeceği hususunda Ulema-i İslam ittifak etmiştir ve bu konuda icma vardır.

 

(Semendel Yayınlarından Rahman Suresi’nin Tefsiri adlı eserden alınmıştır.)

 


[1] Rahmân, 55:31

[2] İsra, 17:15.

[3] En’am, 6:130.

[4] Fatır, 35:24.

[5] En’am, 6:9.

 

Bu yazi 3273 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.233 sn. deSen
↑ Yukarı