Elif (ا) ismi ile işaret edilen harfin müsemması bir çizgidir ve mahreci de bir tek sesdir. Harflerin seslendirilmesi ise, hareke ile mümkündür. Hareke de üstün, esre ve ötre olmak üzere üçtür. Buna göre elif harfi e, i veya u diye seslendirilir. Bu harf, tek bir ses olduğu ve tek bir çizgiyle yazıldığı halde, ismine elif (الف) denmiş ve üç harfle telaffuz edilmiştir. Peki niçin böyle olmuştur? Niçin bir harf yazıldığı halde üç harf okunmaktadır? Mahreci tek bir ses, yazıda da tek bir çizgi olduğu halde ismi niçin üç harflidir?
Elcevab: Bunun sırrı şudur ki; Elif harfinin şekli olan (ا) bu çizgi, cismin üç boyutundan biri olan tûlünün, yani uzunluğunun ifadesidir. Çünkü bu çizgi bir hattır. Hat ise cismin uzunluğudur. Zira cismin tûl (uzunluk), ard (عَرْض) (en) ve umk (derinlik) olmak üzere üç boyutu vardır. Bunlardan derinlik çıkarıldığı zaman geriye satıh (yüzey) kalır. Uzunluk ve genişlikten ibaret olan bu satıhdan da eni çıkarıldığı zaman geriye kalan uzunluğa ise hat (çizgi) denilir. Elif harfinin işareti olan şu çizgi, bu hatta, yani uzunluğa işaret etmektedir. Eğer bu uzunluk dahi kesilse, nihayette zerre kalır ki; ona da nokta denilir.
İşte elifin çizgisiyle işaret edilen o uzunluk, şu noktalar hükmünde olan zerrelerden mürekkebdir. Çünkü elif, ülfetten alınmadır. Ülfet ise birleşme, anlaşma, dayanışma manasındadır. Zerrelerin birleşmesiyle elif oluşur. Elif ise kağıt üzerinde oluşan bir hattır. Ellah’tan başka kimsenin bilemiyeceği kadar zerre yanyana gelerek o tul oluşur. Diğer taraftan yanyana gelerek en oluşur ve satıh meydana gelir. Öteki taraftan yanyana gelerek derinlik oluşur ve cisim meydana gelir. Elifin çizgisi, zikrettiğimiz cihetle cismin uzunluğuna işaret eder. Fakat diğer taraftan kağıttaki şu çizgi, zahiren tek bir boyut zannedilirken hakikatte maddesi itibariyle o dahi üç boyutludur. Çünkü o dahi bir cisimdir. Onun da uzunluğu, eni ve derinliği vardır. Elif diye isimlendirdiğimiz şu çizginin meydana gelebilmesi için, mutlaka herbir zerrenin diğer zerrelerle ülfet edip yanyana durması lazımdır.
İşte Kur’an, bu sır ile manen der ki; “Ey beşer! Sen tek bir harfi söylüyorsun ve tek bir çizgiyi çiziyorsun. Halbuki o tek harf ve o tek çizgi, milyonlarca zerrenin terekkübünden meydana gelir. Şayet bütün esbab toplansa, o zerratı terkib etmeye kadir olabilirler mi? Demek kesretin en geniş dairesinde ve en müntehasında bulunan şu harflerin teşekkülü dahi, Cenab-ı Hakk’ın ilim, irade ve kudretinin tasarrufu altındadır.”
Hem Kur’an, bu sır ile manen der ki; “Ey ehl-i iman! Elifi oluşturan zerrattan ders ve ibret alarak; nefis ve enaniyetten vazgeçerek Kitab ve Sünnet etrafında yekvücud haline gelseniz, aranızda ülfet, muhabbet ve ihlası te’sis etmek suretiyle irade-i külliye-i İlahiyeye tabi olsanız, böylece bir şart-ı adi hükmünde olan hakda tesanüd ve ittifakı te’min etseniz, o zaman Cenab-ı Hak, sizin vasıtanızla âlemde maddi ve manevi pek çok harikaları ve fütuhatı vücuda getirecektir.”
İmam Ebu Hanife (ra) Hazretleri, Kur’an’ı öğrenmeye başladığında hocası, bir çizgi çizer ve “Bu, elif harfidir.” der. O da; “Hocam! Burada bir harf görünüyor. Sen ise üç harf telaffuz ediyorsun. Bunun manası nedir?” diye sormuş.
Yine bu sırdan dolayı Hacı Hulusi Bey (ra): “Dersimiz, elifi geçmemiştir.” buyurmuştur.
Evet tarihte hiçbir kimsenin dersi, elifi geçmemiştir. Ellah’ın i’lamı müstesna, hiçbir kimse, hiçbir mahlukun künh-ü mahiyetini hakkıyla bilememiştir. Daha o elifin zerresini bitirmeden insan ölür, gider. Herkesin ilmi elifte kalır.
(Semendel Yayınlarından Rahman Suresinin Tefsiri adlı eserden alınmıştır.)
İsim | |
Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
Yorum | |
Doğrulama Kodu | |
Gönder |