tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Kim Ellah’ın huzuruna bir iyilikle gelirse, o kimse için işlediği iyiliğe mukabil, on kat sevab ve mükafat vardır. Kim de bir kötülükle gelirse, o kimse işlediği o kötülüğe mukabil sadece misliyle cezalandırılır. Onlar asla zulme uğramazlar.
(En’am, 6/160)
Hadîs-i Şeriflerden
Bir mü’minin mü’mine karşı durumu parçaları birbirine sımsıkı kenetlenmiş binanın taş ve tuğlaları gibidir.
(Buhari, Salat 88, Müslim, Birr 65)
Dualardan
Cenab-ı Hak, sizi bu hizmet-i nuriyede daima muvaffak eylesin, âmîn. Ve sizden ebeden razı olsun, âmîn.
(Kastamonu Lahikası)
Vecîze
Ey devamı isteyen nefis! Daimî olan bir Zât'ın zikrine devam eyle ki, devam bulasın.
Mesnevî-i Nuriye

İMANDA, MANEVİ BİR CENNET, KÜFÜRDE İSE MANEVİ BİR CEHENNEM SAKLIDIR

20.11.2020

#CumaDersi

 

İman, Şecere-i Tuba-i Cennet’in bir çekirdeğini taşıyor. Bu sebeble îman, dünyada cennet hayatı gibi bir hayata mazhar olmak demektir. Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de

فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ف۪ى جَنَّاتِ النَّع۪يمِ

“İman edip salih amel işleyenler naim cennetlerindedir.”[1] buyuruyor. Ehl-i İman şu anda cennettedir ferman ediyor. Demek îmân, ma’nevi bir cennettir.

Küfür, ise bir Şecere-i Zakkûm-u Cehennem’in tohumunu saklıyor. Küfür, dünyada cehennem hayatı gibi bir hayata mazhar olmak demektir. Evet, kafirin küfrü, ma’nevi bir cehennemdir, onu ma’nen yakar. Gelecek ayet-i kerimeler, bu hakikati ifâde etmektedir:

Birinci Âyet-i Kerîme: Beyyine Sûresi’nde şöyle buyruluyor:

اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِك۪ينَ ف۪ي نَارِ جَهَنَّمَ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمْ شَرُّ الْبَرِيَّةِۜ

“(Muhakkak o kimseler ki,) Risâlet-i Muhammediyye (asm) ve Kur’ân’ı inkâr etmekle (kâfir oldular. Onlar da) iki kısımdır. Bir Kısmı: (Ehl-i kitâb olan Yahûdî ve Hıristiyanlardır.) Diğer Kısmı: (Müşriklerdir.) Bu küfür sıfatıyla muttasıf olan ehl-i kitâb ve müşrikler,

1. ف۪ي نَارِ جَهَنَّمَ “Küfürlerinden dolayı Cehennem ateşindedirler.”

2. خَالِد۪ينَ ف۪يهَا “Küfürlerinden dolayı Cehennem’de ebedî kalacaklardır.”

3. اُو۬لٰٓئِكَ هُمْ شَرُّ الْبَرِيَّةِ “İşte küfür ve şirk ehli olan bu kimseler, (ehl-i kitâb ve müşrikler) mahlûkátın en şerli olanlarıdır.” Zîrâ, onlar, kendi hakíkí menfaatlerini zâyi’ etmiş, salâh-ı hâlden mahrûm kalmış ve en büyük azâba müstahak olmuş kimselerdir.”[2]

İkinci Âyet-i Kerîme: Hûd Sûresi’nde şöyle buyruluyor:

فَاَمَّا الَّذ۪ينَ شَقُوا فَفِي النَّارِ

“(Kendi irâdeleriyle şekâvete düşmüş olanlar,) dünyâda iken imân ve ubûdiyetten istinkâf etmek sûretiyle şekâvete dûçâr olan bedbahtlar, (ateştedirler.) Küfür ve inkârları sebebiyle dünyâda ma’nevî bir ateş onların kalblerini ma’nen yaktığı gibi dâr-ı âhirette dahî maddî ve hakîkî bir Cehennem’e atılacak, cismânî ve rûhânî azâb ve elem çekeceklerdir.”[3]

Üçüncü Âyet-i Kerîme: İnfitâr Sûresi’nde şöyle buyruluyor:

وَاِنَّ الْفُجَّارَ لَف۪ي جَح۪يمٍ

“(Ve muhakkak fâcirler,) şirk, küfür, nifâk ve isyân ile Rab’lerine karşı gelenler, bâtıl i’tikâdları ve fâsid amelleri sebebiyle dünyâda ma’nevî bir ateş içinde oldukları gibi âhirette de hakîkî ma’nâda (yakıcı ateş içindedirler.) Onlar; Cehenneme atılacak, orada ebedî bir azâba dûçâr olacaklardır.”[4]

Bu ayet-i kerimeler, “Ehl-i küfür ve ehl-i şirk ileride Cehennem’e girecekler.” demiyor. Daha dünyadayken cehennemin içinde olduklarını ifade ediyor.

Evet, kafirin batıl itikadı ve kötü ameli, ma’nevî bir cehennemdir, onu manen yakar.

 

(Semendel Yayınlarından “Dâr-ı Şekâvet Cehennem” adlı eserden alınmıştır.)

 


[1] Hac, 22:56.

[2] Beyyine, 98:6.

[3] Hûd, 11:106.

[4] İnfitâr, 92:14.

 

Bu yazi 2403 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.127 sn. deSen
↑ Yukarı