بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Muhterem Efendim!
Gàyet acîb bir mes’eleyi istişare mahiyetinde bana yazıyorsun.
Evvelâ: Size şunu tavsiye ederim ki; uhdesinden gelinemeyecek şeylerle meşgûl olmaya lüzûm yoktur. Islah-ı âlem, ancak irade-i İlâhiyye ile mümkündür. Nitekim Üstâd-ı Muhterem (ra); “Ben de âlemin ıslahını arzu ediyorum. Dua ediyorum. Fakat irade edemiyorum.” buyuruyor.
Saniyen: En kolay iş, nefsimizin ıslahı iken ona bile muvaffak olamıyoruz. Bu derdin çâresi, emrolunduğu gibi istikamet etmek için sa’y etmek, İlahî icrâata karışmamak, tevfîk ve mededi yalnız Ellah’tan beklemektir, kanâatindeyim. Beşere hidâyet nurunu getiren Peygamber-i Zişan (asm), o nur ile Arz’ın sekenesinin yarısını şirkten kurtarmış, beşte birini de hidâyete erişmeye vesile olmuştur. Fakat ümmeti yetmiş üç fırkaya inkısam edeceğini, bunlardan yalnız bir fırkanın ehl-i saâdet olacağını da haber vermiştir. Bu haber, tahakkuk etmiştir. Bu zamânın adını da kendileri koymuş, “fesad-ı ümmet zamânı” buyurmuş, çâreyi, devâyı da emir ve tavsiye etmiştir. Bizler, bu mariz asırda ve fesad-ı ümmet zamânında lillahi’l-hamd mahza lütf u ihsan-ı İlahî olarak en makbûl bir hizmetle taltîf edilmişiz. Bu hizmetin hâdimlerine ihlas düsturları ile de tefrikalara düşmemek imkânı verilmiş. İhlası bırakanlar zarara uğrarlar, uğruyorlar ve uğrayacaklardır. O gibilere acıyarak hayr duâ eylemeliyiz. Bu kudsi hizmette neticeyi düşünmeden tek başımıza da kalsak, emrolunduğu gibi harekete ikdam eylemek ve meded-i Bari’yi niyaz eylemek zaruridir. Biz, ihlas kuvvetini küçük görenlerden değiliz. Şahsîyet-i ma’nevîyye, bu hizmetin ihlaslı ve devâmlı şakirdleri zümresindedir. Ellah, ihlaslı hizmete sebat ile devâm tevfîk ve teysîr buyursun. Âmîn.
“Ey derde derman isteyen! Yetmez mi dert derman sana” diyen zât gibi biz de; “Ey bu asrın ma’nevî elemîni nefsine çektiren kardeş! Yetmez mi Kur’ân ve îmân hizmeti sana?” diyerek [1] لاَ تَقْنَطوُا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِ ile yazıma son veriyorum.
اَلْبَاق۪ي اَلْحُبُّ فِى اللّٰهِ
Âciz ve Pür-kusûr Bir Abd-i Müznib
el-Ma’lûm Dâîniz[2]
[1] Zümer 53
[2] Mektûbât-ı Hulûsiyye II, s. 27-28.
İsim | |
Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
Yorum | |
Doğrulama Kodu | |
Gönder |