tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Ey insanlar! (Siz, ekseriyetle dünya hayatını ahiret hayatına tercih ediyorsunuz. Halbuki ahiret, dünyadan daha hayırlıdır ve devamlıdır.) Ahiret hayatı ebedidir. Ehl-i iman hakkında cismani ve ruhani saadetleri camidir. Dünya hayatı ise fanidir. Elem ve kederden hali değildir.
(A’la, 87/16-17)
Hadîs-i Şeriflerden
İnsanlara merhamet etmeyen kimseye Ellah da merhamet etmez.
(Buhari, Edeb 18)
Dualardan
Feya Rabbî, ya Hâlıkî, ya Mâlikî! Seni çağırmakta hüccetin hacetimdir. Sana yaptığım dualarda uddetim fâkatimdir. Vesilem fıkdan-ı hile ve fakrimdir. Hazinem aczimdir. Re's-ül malım, emellerimdir. Şefiim, Habibin (Aleyhissalâtü Vesselâm) ve rahmetindir. Afveyle, mağfiret eyle ve merhamet eyle yâ Ellah yâ Rahman yâ Rahîm! Âmîn!
(Mesnevi-i Nuriye)
Vecîze
Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.
Mektûbat

İMAN VE İBÂDET

12.02.2021

#CumaDersi

 

اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ

Aziz Kardeşlerim!

İnsân, şu kâinâta baktığı zaman evvelâ iki şey nazar-ı dikkatini celb eder:

Birincisi: Her şey antika bir san’attır. Meselâ bir çekirdek, koca bir ağacın programını saklıyor. Bir yumurta, büyük bir tavus kuşunu netîce veriyor. Bir damla meniden hârikà bir insân yaratılıyor. Kupkuru bir ağaçtan, bahar mevsiminde hazîne gibi meyveler akıp geliyor. Ve hâkezâ her şeyde öyle mükemmel bir san’at var ki, akıl hayrette kalır ve şöyle der:

“Elbette bu antika san’atlarla kendini bana tanıttırmak isteyen biri var.”

İkincisi: Her şey hârikà bir eser-i san’at olduğu gibi, aynı zamanda bir ni’mettir. İnsâna musahhar kılınmıştır ve ona hizmet ediyor. Meselâ Güneş, onun için bir lâmba ve bir soba vazîfesini görür, ağaçlar birer hûri gibi sündüs-misâl hullelerle süslenmiş ve latîf elleriyle ona hazîne-i rahmetin hediyeleri olan meyveleri takdîm eder. Toprak, kudret mutfağının bir kazanıdır, çeşit çeşit taamlar onda pişirilir ve hâkezâ, şu âlemdeki her şey insâna hâdimdir ve Mün’ım-i Hakìkì nâmına ona ni’metleri takdîm etmektedir.

Demek mu’cizâne san’atlarıyla kendisini insâna tanıttırmak isteyen o Sâni’-ı Zülcelâl, ni’metleriyle de kendisini onlara sevdirmek istiyor.

İnsânın vazîfesi, Sâni’-ı Hakîm’in kendisini tanıttırmak istemesine mukàbil îmân ve ma’rifetle mukàbele etmek ve kendisini sevdirmek istemesine mukàbil, ubûdiyyet ve istiâne ile ona muhabbet ve iştiyâkını izhâr etmek ile mukàbele etmektir.

Evet şu kâinâtta görünen levha-i san’atın arkasında bir Ma’rûf Zât var, kendisini tanıttırıyor ve tanıttırmasına karşılık îmân ile tanınmak istiyor. Ve şu âlemde görünen levha-i ni’met arkasında bir Mün’ım Zât var, hadsiz ni’metleriyle kendisini insâna sevdirir. Sevdirmesine karşılık şükür ve ubûdiyyet ister.

O halde insân, ma’rifet ve ibâdetini yalnız O’na tahsîs ederek, إِيَّاكَ نَعْبُدُ  ile mukàbele etmesi lâzımdır. إِيَّاكَ نَعْـبُدُ cümlesinin  ma’nâsı şudur:                    

“Ey kâinâttaki bütün san’at eserleriyle kendini bize tanıttıran Rabbimiz! Ma’rûf ve Meşhûr yalnız Sensin. Bu yüzden biz, îmân ile yalnız Seni tanırız. Fakat Seni hakkıyla bilmek ve tanımak mümkün değildir. Zîrâ Senin ta’rîf edicilerin bütün masnûâttaki mu’cizelerindir. Her şey yalnız Seni ta’rîf ettiği gibi, biz de yalnız Seni Ma’rûf biliriz. Masnûâta ma’nâ-yı harfî ile bakıp yalnız Senin tecelliyât-ı esmânı görmekteyiz.

Ve ey bütün bu hadsiz ni’metlerle kendini bize sevdiren Rabbimiz! Mün’ım ve Ma’bûd yalnız Sensin. Bu yüzden ubûdiyyetimizi de yalnız Sana tahsîs ederiz. Bütün bu kâinâttaki ni’metlerin üzerinde Senin cemâlli esmânın tecelliyâtını görüyoruz.. Onun için yalnız Seni sevip muhabbet ve ibâdetimizi de yalnız Sana tahsîs ederiz.”

إِيَّاكَ “Yalnız sana” demektir. Namaz kılan mü’min, bu muhâtaba ve mükâleme makàmında daha âsâr-ı kâinâtı görmez ve kâinâttaki san’atların ve ni’metlerin arkasında perde-i gaybda saklı, fakat kalb gözüne görünen o Ma’rûf ve Mün’im’e karşı;

“Ben, her şeyde yalnız Senin ef’âl ve esmânın tecelliyâtını görür ve bilirim ve yalnız Seni sevip Sana ibâdet ederim” der.

İşte buna “ihsân” denir. Yâni, Allah’ı görür gibi ibâdet etmektir.

 

(Semendel Yayınlarından On Birinci Söz ve Şerhi)

 

Bu yazi 3524 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.217 sn. deSen
↑ Yukarı