tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Ellah yolunda mallarını harcayanların misâli, yedi başak bitiren bir dâne gibidir ki, her başakta yüz dâne vardır. Ellah dilediğine kat kat fazlasını verir. Ellah’ın lütfu geniştir, O her şeyi bilendir.
(Bakara, 2/261)
Hadîs-i Şeriflerden
Kim sevabına inanarak karşılığını da sadece Ellah’tan bekleyerek bir müslüman cenazesi ile birlikte gider ve namazı kılınıp gömülünceye kadar beklerse her biri Uhud dağı kadar olan iki ölçek sevabla döner. Yine bir kimse cenaze namazını kılıp defnolunmadan ayrılırsa bir ölçek sevabla döner.
(Buhari iman 35)
Dualardan
Cenab-ı Hak beni de, sizi de tarîk-ı Hak'tan şaşırtmasın. Âmîn.
(Barla Lahikası)
Vecîze
Zalimler için yaşasın Cehennem!
Şuâlar

EHL-İ İMANIN KABİRDEKİ DURUMU

27.10.2017

يُثَبِّتُ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَفِي الْاٰخِرَةِۚ وَيُضِلُّ اللّٰهُ الظَّالِم۪ينَ وَيَفْعَلُ اللّٰهُ مَا يَشَٓاءُ۟

     Aziz Mü’minler!

     Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

     “Ellahu Tealâ, hayat-ı dünyada ve âhirette sabit olan kelime-i tevhidi mü’minlerin kalplerinde tesbit eder ve zalim olan kâfirleri, kelime-i küfürle idlâl eder ve Ellahü Tealâ dilediğini işler.”[1]

     Ebu Suud Efendi’nin tefsirinde ve diğerlerinde yazılı olduğu üzere Resûl-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’den şöyle rivayet olunmuştur: “Bir mü’min ölünce ruhu alınır. Sonra kabre konulunca ruhu cesedine iade edilir. İki melek gelerek ona: "Rabbin kimdir? Dinin nedir? Peygamberin kimdir?" diye sual ederler. O mümin der ki: "Rabbim Ellahu Teâlâ'dır. Dinim İslâm’dır. Peygamberim de Muhammed (asm)’dır." Gök tarafından da "Kulum doğrudur" diye bir nida gelir, İşte bu âyet-i kerimedeki "tesbit" bunu göstermektedir. Bütün bu muvaffakiyet, imanın bir neticesidir.[2]

     Temim ed-Darî  (r.a)'dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte ise; Resûlullah (sav)  şöyle buyurmuştur:

     Cenaze kabre konulduğu zaman, namaz sağına gelir, oruç soluna gider, Kur'an ve zikir başucunda dururlar. Namaza yürümesi ayakucunda durur. Sabır, kabrinin kenarında durur. Ellah bir yığın azap gönderir. Azap ona yaklaşır. Namaz ona:

     - Uzaklaş! Vallahi o, ömrü boyunca beni bırakmadı. İşte şimdi kabre konulduğu zaman istirahat etti, der.

Azap solundan girmeye kalkışır. Bu sefer oruç da aynı şeyi söyler. Azab, başucundan gelir, Kur’an ve zikir ona aynı şeyleri söyler. Hiç bir taraftan azap ona yanaşamaz. Azap bir kapı bulmak için uğraşır. Fakat, ibadetin o salih kulu her ta­raftan koruduğunu görünce kalkar, gider. Sabır diğer amellere der:

     - Onunla yalnız başıma karşılaşıp onu geri çevirebilirdim. Fakat, bek­ledim. Eğer siz aciz kalsaydınız, ben o azabın hakkından gelirdim. Lâkin siz madem bu işi yerine getirdiniz, ben sıratta ve mizanda onun arkasındayım, müdafaa edicisiyim.                             

     Resûlullah(sav) devamla buyurdu ki:

     “Daha sonra Ellah, o kimsenin kabrine iki melek gönderir. Gözleri kapan şimşek gibi, sesi sağır eden gök gürültüsü gibi, dişleri geyik boynuzu gibi, nefesleri alev gibidir. Kılları içinde gömülmüşlerdir. Omuzlarının mesafesi bir mesire kadar geniştir. O iki melek, mü’minler hariç hiç kimseye şefkat ve merhamet etmezler. Onlara Münker ve Nekir denilir. Her birinin elinde bir topuz vardır. Bütün ins ve cin birleşse, onu yerinden kımıldatamazlar. Kabre konulan mü’mine ‘Otur!’ derler. O da kabrinde oturarak doğrulur. Ona sual ederler:

       -  Rabbin kimdir, dinin nedir, peygamberin kimdir?’O:                                                                                 

     - Rabbim Ellah'tır, birdir. Şeriki yoktur. İslam, dinimdir. Muhammed (sav) peygamberimdir. O, peygam­berlerin en sonuncusudur. O iki melek ona:

     -Doğru söyledin, derler. Kabrinin önünden, arkasından, sağından, solundan, altından, üstünden itip kabrini genişletirler. Sonra ona:

     - Üstüne bak, derler. O da bakar ki; Cennetten kabrine bir kapı açılmış. Ona:

     - Ey Ellah'ın salih kulu!  İşte evin budur. Ellah'a itaat ettiğinden do­layı bu sana ihsan edildi, derler.

Resûlullah (sav) buyurdu ki, Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Ellah'a yemin ederim ki, o zaman o meyyitin kalbine öyle bir sevinç gelir ki, ebediyyen ondan gitmez. Sonra o melekler ona şöyle derler:

     - Altına bak. O da bakar, görür ki; Cehenneme açılmış bir ka­pıdır. O iki melek ona der:

    - Ey Ellah'ın kendisinden razı olduğu kul! İman ve ubudiyetin sebebiyle Ellah seni bundan kurtardı. Resûlullah (sav)  buyurdu ki:

     - Nefsim kudret elinde olan Ellah'a yemin ederim ki, o vakit onun kalbine öyle bir sevinç ve ferah gelir ki; ebediyyen ondan git­mez. Sonra, onun için Cennete yetmiş yedi kapı açılır. O kapılardan Cen­netin kokusu ve havası ona gelir. Ellah onu diriltinceye kadar kabrinde bu hâl böyle devam eder.

 

(Semendel Yayınlarından 29. Söz’ün Şerhi)

 


[1] İbrahim 27

[2] Ömer Nasuhi BİLMEN, Kur’an-ı Kerim’in Meal-i Alisi ve Tefsiri

Bu yazi 3264 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2025 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.216 sn. deSen
↑ Yukarı