tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
(O kimseler ki imân etmişler,) yani Hazret-i Muhammed (asm)’a indirilen vahy-i İlahinin tümünü birden kalben tasdik edip dil ile ikrar etmişler (ve imanlarına bir zulmü) herhangi bir şirki (bulaştırmamışlardır. İşte) asıl (korkudan) ebedî azaba düşme endişesinden (emin olmak, onlara) halis imâna sahip olan zatlara (aittir.) Onların istikballeri güven içindedir. (Ve hidâyete ermiş olanlar da onlardır.)
(En’am, 6/82)
Hadîs-i Şeriflerden
Karanlık gecelerde mescidlere yürüyerek giden kimseleri, kıyamet gününde tam bir nura kavuşacaklarını müjdeleyiniz.
(Ebu Davut,Salat 50, Tirmizi, Salat 116)
Dualardan
Ya İlâhî! Zalimlerin şerlerini üzerlerimizden kaldır. Mü’minlerin dualarına ortak et ve takdîr buyurduğun musibetlerden bizleri lütfunla esirge.
(Hacı Hulusi Bey)
Vecîze
Aç canavara karşı tahabbüb, merhametini değil, iştihasını açar. Hem de diş ve tırnağının kirasını da ister.
Mektûbat

DÜNYA, AHİRETİN TARLASIDIR

14.07.2017


DÜNYA, AHİRETİN TARLASIDIR
اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ م۪يقَاتًا

Aziz Kardeşlerim!
Dünya ahiretin tarlasıdır. Burada hem insanın amelleri ekilir, hem de bütün mevcudat ekilir. Haşirde ise harman edilir. Cennetin mahsulâtı Cennet’e, Cehennem’in mahsulatı ise Cehennem’e gönderilir. Mesela; gündüzler Cennet’e, geceler Cehennem’e; baharlar Cennet’e, kışlar Cehennem’e; salih insanlar Cennet’e, facir insanlar Cehennem’e; Güneş’in ışığı Cennet’e, harareti ise Cehennem’e; güzel kokular Cennet’e, pis kokular Cehennem’e; güzel manzaralar Cennet’e, çirkin manzaralar Cehennem’e akıp gidiyor. Bu mevcudat, Cennet ve Cehennem’den gelmiş, dünya denilen bu mezraada ekiliyor, haşir meydanına mahsulâtını döküyor. Kıyamet gününde mahşer denilen beyderde tasfiye edilip yararlı maddeler Cennet’e, zararlı maddeler ise Cehennem’e dökülür. Hem tekvini, hem de teklifi olarak Cennet ve Cehennem mahsulleri bir tarafa ayrılır. Böylece zıdların cevelengahı olan bu dünya, ahiret denilen âlemde tasfiye edilerek Cennet veya Cehennem’de karar kılmak suretiyle vazifesini ifa etmiş olur. 

Dünya, Cennet ve Cehennem’in bir nümunesidir. Bütün mevcudat oradan gelmiş, tekrar oraya akıp gitmektedir. Mesela; bütün gündüzler, nurlar, baharlar, mutedil hava, gölgeler, güzel sesler, güzel kokular, münbit arazi Cennetten gelmiş, yine Cennete gidiyorlar. Bütün geceler, zulmetler, kışlar, şiddetli soğuk ve sıcaklar, çirkin sesler, pis kokular, çorak arazi Cehennemden gelmiş, yine Cehenneme gidiyorlar. Demek dünya ahiretin bir çiçekdanlığıdır. Orayı haber verip oraya mahsulat yetiştiriyor. 
Hem nasıl ki, ehl-i imanın iman ve amel-i salihi, Cennet’te faideli ve lezzetli meyveler ve mahsûlat verir. İman ve amelî, saray, bağ, bahçe, huri, meyve gibi nimetler şeklinde tecessüm ederek kendisine orada takdim ve ikram edilir. Aynen öyle de ehl-i şirk ve küfür, madem bu dünyada küfre girmiş, şirke düşmüş, isyan etmiş, tekvînî ve teklîfî kanunlara muhalefet etmiştir. Elbette bu inanç ve amelleri, dar-ı ceza olan Cehennem’de ateş, hamîm, gassak, dari’, zakkum gibi enva-i azab şeklinde tecessüm edecek ve onlar, bununla muazzeb olacaktır. 
Hem her insanda Cennet ve Cehennem’in birer nümunesi vardır. Mesela; güzel ahlak Cennetin, kötü ahlak ise Cehennem’in nümunesidir. Mesela; rahmet ve şefkat etmek Cennetin, gadab ve hiddet etmek ise Cehennemin nümunesidir. O insanın hayr işlemesi Cennetin, şer işlemesi de Cehennemin nümunesidir.

Kardeşlerim!
Vatka ki meclis-i imtihan kapanır. Cenab-ı Hak, geceleri, gündüzleri, iyileri, kötüleri, kışları, yazları vehakeza teklifen ve tekvinen bütün iyilik ve kötülüklerin, güzellik ve çirkinliklerin, hayr ve şerrin hepsini toplayıp haşir meydanına döker. 


وَامْتَازُوا الْيَوْمَ اَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ  ayetinin işaretiyle; “Bugün birbirinizden ayrılın!”   diye ferman buyurur. Yani, “Ey cürüm sahibleri olan kâfirler, müşrikler, münafıklar, asiler! Bugün Cehennem tarafına doğru ayrılın! Çünkü sizler mücrimsiniz.” Keza “Ey geceler, ey karanlıklar, ey pis kokular, ey kışlar! Sizler de ayrılın, Cehenneme gidin. Zira imtihan bitti. Dar-ı imtihanda gündüzler, nurlar, güzel kokular, baharlar ile beraber idiniz. Halıkınız, sizi imtihan ve tecrübe için karşı karşıya getirdi. Siz de birbirinizle mücadele ve mücahede ettiniz. Bu mücadele ve mücahede süresi bitti. Şimdi sizler kendinize münasib olan ceza tarafına çekilin.” diye emreder. 
O gün mücrimlere tevbih suretinde “Haydi Cehenneme gidin.” denilir. Muttakilere ise; tebşir suretinde  سَلَامٌ عَلَيْكُمْ طِبْتُمْ فَادْخُلُوهَا خَالِد۪ينَ “Ey mü’minler, ey salihler, ey müttakiler! Size selam olsun. Tertemiz geldiniz. Artık ebedi kalmak ve mükâfatınızı almak üzere girin Cennete.” Keza “Ey gündüzler, ey nurlar, ey güzel kokular, ey baharlar! Mükâfatınızı almak üzere Cennete girin.” ferman edilir.


Hülasa: Dünya bir tarladır. Hem nev-i beşerin ameli burada ekilir. Hem de başta insan olmak üzere güneş, ay, yıldızlar, gece, gündüz, kış, yaz, nebatat, hayvanat kısaca her şey burada ekilir. Zira bu dünya, Cennet veya Cehennem’e mahsulat yetiştiren bir tarla ve bir fidanlık bahçedir. Kıyamet gününde kötüler ve kötü maddeler Cehennem tarafına ayrılmak; iyiler ve iyi maddeler de Cennet tarafına gitmek suretiyle şu imtihan ve tecrübenin neticesi tahakkuk edecektir.


(Semendel Yayınlarından Yirmi Dokuzuncu Söz ve Şerhi)
 

Bu yazi 4685 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.244 sn. deSen
↑ Yukarı