tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.
(Hicr, 15/99)
Hadîs-i Şeriflerden
Bir kimse darda kalmış bir borçluya mühlet verirse veya borcunun bir kısmını ya da tamamını bağışlarsa, Ellah o kişiyi gölgesinden başka gölge bulunmayan kıyamet gününde Arşının gölgesinde gölgelendirir.
(Tirmizi, Büyu, 67)
Dualardan
Ya İlâhî! Sûrî ve ma'nevî bütün müşküllerimizi hall u âsân eyle.
(Hacı Hulusi Bey)
Vecîze
Seni intizar etmekte ve senin de sür'atle ona doğru gitmekte olduğun "kabir", dünyanın zînetli, lezzetli şeylerini hediye olarak kabul etmez. Çünki dünya ehlince güzel addedilen şey, orada çirkindir.
Mesnevî-i Nuriye

HACI HULUSÎ BEY’İN İSTİŞARÎ TOPLANTILAR HAKKINDA SORULAN BİR SUALE VERDİĞİ CEVAP

21.12.2014

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

 اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰ لِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَع۪ينَ

 

Hacı Hulusî Bey’in istişarî toplantılar hakkında sorulan bir suale verdiği cevab

Kıymetli istişârî mektubunuzu aldım. Mektubunuzda bahsettiğiniz istişârî toplantılara ve bazı ahvale iştirak etmemede, şimdiye kadar sebat göstermeniz, şayan-ı takdir ve tebriktir. Aynı şekilde devam ettirin. Bu gibi şeylerle meşguliyet, esas-ı hizmeti ihmale uğratır. Alışılmadık şeyler, mideyi fesada uğratıp, manevi sıhhati bozar. Selamet, derkenarest.

                                                                                                    Muhibb-i Muhlisiniz

                                                                                               İbrahim Hulusî YAHYAGİL

Bu tür istişare toplantılarına katılan Merhum Mahmud Allahverdi’nin bu konu hakkında kanaatlerini sorduğunda Hacı Hulusi Bey’in O Zat’a verdiği cevab gayet manidardır:

“Ben, böyle şeylere lüzum görmüyorum. Biz neyi şura edeceğiz? Benim tavsiyem budur: Kardeşlerim, kendilerini alakadar etmeyen işlerle meşgul olmasınlar. Biz, doğrudan doğruya Risale-i Nur mesleğini esas almalıyız ve bu mesleğin en mühim esası olan ihlas düsturlarına göre hareket etmeliyiz. Meşveret, bizi meşgul etmekten ileri geçmedi. Bize, Üstad’ın bıraktığı ihlas düsturları ve Risale-i Nur kâfî değil mi? Kader-i İlahi hükmediyor. Buna tabi olmak daha iyi olmaz mı? Kader-i İlahi bizi bir yola sevketmiş. Fikrimizi karıştırırsak bozarız. Kendimize ukalalık etmeyelim. Sizi alkışlamadım, sizi tenkid de etmedim.”

Hacı Hulusi Bey’e, “İstişare toplantılarına katılalım mı?” diye sorulan bir suale, O Zat’ın verdiği cevab gayet düşündürücüdür:

“Kardeşim! İki zeki adam çıkıyor, cemaati bölüyorlar. Her vilayet, kendi meşveretini yapsın, yürütsün.”

 

Nurculuk Tabiri

1957 senesinin Kasım ayının sonunda son defa Üstad Hazretleri’yle görüşmeye gittiğimde yeni yazılı eserler masanın üzerinde duruyordu. Fakat o, eski yazı Mektubat’tan ders yaptı.

İkinci Mektub’ta hediyenin kabul edilmemesine dair mektubu kendileri okurken, Nurculuk tabiri geçince, orada durdular ve “Şimdi bu tabir çok hoşuma gitmiyor. Çünkü insafsız insanlar, ondan başka mana çıkarıyorlar. En iyisi Nurculuk yerine, Nurların, Kur’an’ın şakirdleri, tilmizleri denilmeli.” buyurmuşlardı. Bu hatıranın hatırına hürmeten biz de Nurculuk tabiri yerine, şakird, tilmiz tabirini kullanıyoruz.  

 

Postnişinlik

Sual: Üstad’ın vefatından sonra yerine kim bu vazîfeyi devâm ettirecek?

Cevab: Nur’un mesleği, tarîkat değildir ki; bir babaya lüzûm görülsün ve bir postnişîne ihtiyâç olsun.

Sual: Üstad’ın varisleri kimlerdir?

Cevâb: Vârisler, hastalığı zamânında hayatta bulunup sünnet olan vasiyyeti yerine getirecek zâtlardır. Üstâd Hazretleri, bir tarîkatın pîri değildir ki; postnişînlik vazîfesini birine veyâ bir zümreye aralarında birini seçmek üzere bıraktığı, vâris yaptığı düşünülebilinsin. Bu bâbta bir şûrâ da düşünülemez. Hem bir hadîs-i şerîf ile sâbit olan her yüz başında bu ümmete Cenâb-ı Hak, îmânlarını tecdîd için bir müceddid göndermesi husûsunun onun bir ferdi, bu asırda Risâle-i Nûr’dur diyen Üstâd’ımızdır.

Sual: Varisleriniz kimlerdir?

Cevab: Dinlenecek söz, Kur’an’dır ve O’nun sırr-ı i’cazını beyan eden Nurlar’dır.  Şahsiyyet-i maneviyyeye aid olan hüsn-ü zanlar, herhangi bir şahsa mal edilemez. İhlâs Dersi ve düsturları, bu hususta kimseden bir şey öğrenmeye ihtiyaç bırakmayacak kadar açıktır. Biz Ellah’a hamd olsun, Kur’an’ın şakirdiyiz. Şahsiyyet-i maneviyye haline gelen ihlâslı kardeşlerde tefanilik vardır. Birisi ölürse, kalan ruhlar hizmete devam ederler. Varis, işte o şahsiyyet-i maneviyyedir. Bu fakire, o şahsiyet-i maneviyye içinde bildiğiniz cüz’i izahları yapmak, ihtiyar ve iktidarım olmadığı halde ihsan buyrulmuştur.

 

            Sûre-i Hicr’in 9. ayetinde;

اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ

“Biz Kur’an’ı inzal ettik. O’nu tebdil ve tahriften hıfz edicilerdeniz.”

 

Ve Sûre-i Saff’ın 8. ayetinde;

يُر۪يدُونَ لِيُطْفِؤُ۫ا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِه۪ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ

“Onlar kasdederlerdi ki, Ellah’ın nurunu söndüreler. Ellahu Teâlâ nurunu her zaman i’la ve i’lan edecektir. Her ne kadar kâfirler kerih görürlerse dahi.”

 

Bu iki ayetin hükümlerince, elbette Kur’an derslerinin izah edicilerini de halketmek, Ellah’a ait vazifedir. Ellah’ın rahmetinin devam edeceğine inanıyoruz.

اَلْبَاق۪ي اَلْحُبُّ فِى اللّٰهِ

                                                                                                         Muhibb-i Muhlisiniz

                                                                                                         İbrahim Hulûsî

***

 

İHTAR

Şahsıma ve kaleme aldığım kitablarıma karşı itirazda bulunanlara cevab vermemelerini kardeşlerimden hasseten rica ederim.

      Muhammed DOĞAN

(Molla Muhammed el-Kersî)

Bu yazi 10707 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.788 sn. deSen
↑ Yukarı