بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
KİTÂB, SÜNNET, İCMÂ-I ÜMMET VE KIYÂS-I FUKAHÂYA GÖRE CİHÂDIN AÇIKLAMASIDIR
İnsân, halîfe-i rû-yi zemîn olması hasebiyle kendi nefsini ıslâh etmekle mükellef olduğu gibi; başkalarının hakkı bulmak sûretiyle nefislerini ıslâh etmeleri için sa’y ü gayret göstermekle de mükelleftir. Buna Müslümânların “irşâd vazîfesi” denir. Kur’ân, bu vazîfeyi şöyle ta’lîm buyurmaktadır:
اُدْعُ اِلى سَبيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّتى هِىَ اَحْسَنُ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبيلِه وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَدينَ
“(Resûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücâdele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve o hidâyete erenleri de çok iyi bilir.”(Nahl 125)
İşte Kur’ân-ı Azîmüşşân’ın bu emrine imtisâlen; müsteşrik ve masonlar tarafından Âlem-i İslâm içine atılan ve kitâb, sünnet, icmâ’-ı ümmet ve kıyâs-ı fukahâyâ Muhâlif olan cihâd konusundaki fâsid te’vîller ve bâtıl inançlardan Müslümânları kurtarmak için hakkı izhâr ve teblîğ sadedinde bu eseri kaleme aldık. Bu eseri yazmaktaki gáye ve hedefimiz:
1) Mü’minlerin maddî cihâd konusundaki i’tikádlarını tashîh etmek, -ehl-i îmân cihâd etmese bile- cihâda tarafdâr olmalarını te’mîn etmek ve bu konuda serdedilen yanlış ve bâtıl fikirlerden Müslümânların inançlarını muhâfaza etmektir.
2) Takrîben 300 âyetle sâbit olan cihâd emrini tesbît etmekle, bir Müslümânın böyle kuvvetli delîllerle sâbit olan bir farîzayı inkâr etmesinin mümkün olmadığını; böyle bir düşüncenin ancak müsteşrik ve masonlara ve onlara tâbi’ olanlara âit olduğunu göstermektir.
3) Cihâd emrini bilfiil yerine getirmek, devletin vazîfesidir. Devlet, bu vazîfeyi yapmasa, bile bu emr-i İlâhînin inkârına gitmemesini teblîğ etmektir.
4) Bu eser, kitâb, sünnet, icmâ’-ı ümmet ve kıyâs-ı fukahâya göre hazırlanmış bir araştırma ve nakilden ibârettir. Bu eserde cumhûr-i ulemânın re’yi beyân edilmiştir. Müellifin şahsî bir fikri mevcûd değildir.
Kısaca: Bu eserin yazılmasındaki gáye; cihâd konusundaki emr-i İlâhîyi teblîğdir. Müslümânları dâhilî bir ayaklanmaya veyâ toplumda fesâd çıkarmaya sevk etmek için bu eser kaleme alınmamıştır. Rabb-i kerîmimiz, cümlemizi hak olan sırât-ı müstakímden ayırmasın. Âmîn!..
Sa’y ü gayret bizden, tevfîk Cenâb-ı Hak’tandır.
Bu eser, 20 fasıldan ibârettir.