بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Evvelâ: Bizleri hakáik-ı Kur’âniyye ile meşgúl eden, ona áid îzáh ve tefsîrlerle, i‘câz ve nüktelerle, usûl ve üslûblarla o hazîne-i ezeliyye-i ma‘neviyyenin cevâhirini -denizden bir katre misâli- ortaya koymak husúsunda muvaffak eden Rahmân-ı Zü’l-Cemâl’e hadsiz şükürler olsun. Kur’ân ve Sünnet vâsıtasıyla, tevhîd ve haşir gibi en yüksek hakíkatleri bizlere ta‘lîm buyuran Resûl-i Ekrem (asm)’a ve onun âl ve ashâbına da nihâyetsiz salât u selâm olsun.
Sâniyen: Üstâd Bedîuzzamân (ra) Hazretleri, “Şuá‘lar” adlı eserinde, “Belki, inşâelláh, ‘Risâle-i Nûr’un bir şâkirdi, Sûre-i Rahmân’ı tefsîr edip bu mes’eleyi de halleder”[1] buyurarak, bu sûre-i celîle husúsunda ileride bir tefsîr yazılacağını müjdelemiştir. Te’lîf edilen bu eserin, Üstâd Bedîuzzamân (ra) Hazretleri’nin müjdelediği tefsîrin bir ferdi, bir mâsadakı, bir nümûnesi ve bir misâli olmasını rahmet-i İlâhiyyeden temennî ve niyâz ederiz.
İşte bu eser, o mev‘úd ve mübeşşer olan eserin bir mâsadakı olmak niyyetiyle kaleme alınmıştır.
Sâlisen: Bu sûre tefsîr edilirken şöyle bir metod ta‘kíb edilmiştir:
1. Âyet-i kerîmelerin meâli.
2. Önceki âyetlerle olan irtibâtı.
3. Lügavî ma‘nâları ve tahlîlleri.
4. Tefsîri.
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم