tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Öyle bir bela ve musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp, masumları da yakar. Biliniz ki, Ellah’ın azabı şiddetlidir.
(Enfal, 8/25)
Hadîs-i Şeriflerden
İçerisinde Ellah'ın anıldığı bir evle Ellah'ın anılmadığı bir evin farkı diri ile ölünün farkı gibidir.
(Müslim, Müsafirin, 211)
Dualardan
Ya İlâhî! Hadd-i bülûğumuzdan bu zamâna kadar işlediğimiz büyük ve küçük bütün günâhlardan ciddî pişmanlık tevfîk eyleyip, bundan böyle ömrümüzün devâmınca salâh-ı hâl ve a’mâl-i haseneye muvaffakiyetle rızâ-yi âliyeni tahsîle muvaffak buyur.
(Hacı Hulusi Bey)
Vecîze
Üç günden fazla bir mü'min, diğer bir mü'mine küsmemek İslâmiyet emrediyor.
Sözler
  • Önsöz
  • İçindekiler
  • Soru-Cevap

  • بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

    Evvelâ: Böyle hakíkatli, nûranî, bürhânî ve i‘câzî eserlerin vücûda gelmesinde bizleri istihdâm eden Cenâb-ı Hakk’a lâ-yüadd ve lâ-yuhsá şükürler olsun. Bu nev‘í hakáikı bizlere ta‘lîm buyuran Resûl-i Ekrem (sav)’e ve onun âl ve ashâbına da hadsiz salât u selâm olsun. Ümmet-i Muhammed (asm)’ın fesâda girdiği böyle bir zamânda, en büyük lütuf, doğrudan doğruya eczâháne-i Kur’âniyyeden bu asır insânlarının ma‘nevî yaralarına devâ olacak reçete ve edviyeleri alıp Müslümânların istifâdesine sunmak, i‘tikádî ve amelî konularda onlara yardımcı olmak, izn-i İlâhî ile onları âhirzamân fitnesinden muhâfaza etmek için sa‘y u gayret göstermektir.

    Sâniyen: Üstâd Bedîuzzamân (ra) Hazretleri, haşr-i cismâniyye dâir “Dokuzuncu Şuá”ın “Mukaddime”si’ni tevfîk-ı İlâhî ile yazmış, bu eserin bir “Mukaddime” ile “Dokuz Álî Makám”dan ıbâret olduğunu beyân buyurmuş ve o makámlara da işâret etmiştir. O makámları bir kaç def‘a kaleme almaya teşebbüs etmişse de, muvaffak olamamıştır. İşte, bu eser, Üstâd Bedîuzzamân (ra) Hazretleri’nin “Dokuzuncu Şuá‘” nâmındaki eserinin tekmîline bir mâsadak olmak niyyetiyle kaleme alınmış, bu husústa rahmet-i İlâhiyyeden istimdâd edilmiş, rahmet-i İlâhiyye de refîk olmuştur. Bu eser, Rûm Sûresi’nin 17-27. âyet-i kerîmelerinin bürhânî ve i‘câzî bir tefsîridir. Üstâd Hazretleri’nin ta‘kíb ettiği bir tefsîr şeklidir.

    Sâlisen: Bu eserimiz, haşr-i cismânînin isbâtına dâir “Dokuz Álî Makám”dan ıbârettir. Her makám, iki ana bölümde ele alınmıştır: Birinci Bölüm: Âyet-i kerîmelerin meâli, önceki âyetlerle irtibâtı, varsa sebeb-i nüzûlü, lügavî ma‘nâları ve tahlîlleri, tefsîri, Kur’ân’ın vech-i i‘câzını isbât eden usûl ve üslûblarla tefsîri, âyet-i kerîmelerde mevcûd olan nükteler ve edebî san‘atlardan müteşekkildir. İkinci Bölüm: “Dokuz Álî Makám”ın tereşşüh ettiği âyet-i kerîmelerin îzáhı ile tevhîd ve haşr-i cismânînin isbâtı şeklinde teşekkül etmiştir. Bu bölümde evvelâ, tevhîd-i İlâhî isbât edilmiş, daha sonra haşr-i cismânî hakíkati, o tevhîd hakíkati üzerine binâ edilmiştir. Zîrâ, tevhîd, haşirsiz olmaz. İşte, başta sahâbe-i kirâm olmak üzere ehl-i tahkíkın, Kur’ân tefsîrinde ta‘kíb ettikleri usûl ve üslûb da budur. “Risâle-i Nûr” da bu usûl ve üslûbu ta‘kíb etmektedir.

    Râbian: Asrımızın Müceddidi ve Kur’ân’ın müfessiri olan Üstâd Bedîuzzamân (ra) Hazretleri, zamân bulamadığından, eski müfessirîn-i ızám gibi Kur’ân’ı baştan sona kadar kelime kelime, cümle cümle, âyet âyet tefsîr edememiştir. Belki, bu asra bakan ve bi’l-hássa îmânî hakíkatlere dâir olan âyât-ı Kur’âniyyeyi ma‘nevî olarak tefsîr etmiştir. Zîrâ, ehl-i küfür, bu asırda doğrudan doğruya îmânın temellerine saldırıyor, o kaleleri yıkıyor, bid‘atları ihdâs ediyor. Bu sebeble, Ümmet-i Muhammed (asm), bu asırda böyle bir tefsîre daha ziyâde muhtâcdır. Bununla berâber, Üstâd Bedîuzzamân (ra) Hazretleri, “İşârâtü’l-İ‘câz” adlı eserini, ehl-i tefsîr gibi kaleme almıştır. “Bütün Kur’ân’ı böyle tefsîr ederim” diye temennî etmiştir. Ancak, buna muvaffak olamamıştır. İleride böyle bir tefsîr-i Kur’ânî, bir hey’et-i ilmiyye tarafından yazılacağını müjdelemiştir. Böyle bir tefsîr-i Kur’ânî’yi yazacak bir hey’et-i ilmiyyenin teşekkülünü rahmet-i İlâhiyyeden niyâz ederiz.

    Hâmîsen: Kitâbın hacmi fazla olmasın diye konu ile alâkalı pek çok âyet-i kerîmeyi metin ve meâlleriyle berâber zikretmedik. Sûre ve âyet numaralarını, dipnot olarak belirttik. Bu husúsun nazar-ı dikkate alınmasını ve mes’elenin vuzúhla anlaşılabilmesi için o âyetlere de mürâcaat edilmesini okuyucularımızdan ricâ ediyoruz.

    • TAKDÎM
    • BİRİNCİ BÖLÜM: Âyet-i kerîmenin kısa meâli  
    • Hakíkí ma‘nâda Elláh’a îmân nasıl olur?
    • İKİNCİ BÖLÜM: Kelimelerin lügavî ve ıstılâhî ma‘nâları  
    • “Îmân”ın lügat ve şerîata göre ma‘nâsı nedir?
    • “Rab” kelimesinin lügat ve ıstılâhî ma‘nâsı nedir?
    • ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Kelimelerin tahlîli.  
    • Nübüvvete kendi cüz’î irâdesiyle ilk önce kim îmân etti?
    • Kur’ân için ( اُنْزِلَ İndirildi) sígasının kullanılması neye delâlet ve işâret eder?
    • Resûl-i Ekrem aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm niçin “Seyyidü’l-Mürselîn”dir?
    • Kur’ân’da mücma‘ aleyh olan bir harfi inkâr eden ne olur?
    • 73 fırkaya ayrılan Ümmet-i Muhammed’den fırka-i nâciyye kimdir?
    • Cebrâîl (as)’a düşmân olan bir milletin Müslümânlara dost olması mümkün mü?
    • “Muhammedü’r-Resûlulláh” neden bütün ümmetlerde bir esâstır?
    • Acabâ mü’minler, Elláh’dan gelen her şeye itáat etmişler midir?
    • DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: Âyet-i kerîmenin sebeb-i nüzûlü nedir?
    • BEŞİNCİ BÖLÜM: Âyetin mâkabli, Bakara Sûresi ve Kur’ân’la olan cihet-i irtibâtı.
    • 6 Bakara Sûresi’nin 285. Âyet-i Kerîmesinin Tefsîri.
    • Bakara Sûresi’nin 284. Âyeti, sahâbe-i kirâma niçin zor geldi?
    • Bakara Sûresi’nin başı ile sonu arasındaki irtibât nedir?
    • Kur’ân’ın uzun sûrelerinde görülen ortak özellik nedir?
    • ALTINCI BÖLÜM: Âyetin icmâlî tefsîri.
    • Bir bütün olan îmân niçin tecezzî kabûl etmez?
    • YEDİNCİ BÖLÜM: Tefsîr ve beyân
    • Resûl-i Ekrem (asm) neden dünyânın sebeb-i vücûdu ve ahretin de vesîle-i vusúlüdür?
    • Risâlet makámına neden diğer peygamberler vekâleten Resûl-i Ekrem asâleten oturdu?
    • “Hakíkat-ı Kur’âniyye” ve “Hakíkat-ı Muhammediyye”
    • Makbûl bir “ELLÁH’A ÎMÂN” nasıl olur?
    • Zât-ı Akdes-i İlâhî neden düşünülmeye gelmez?
    • Şuûnât-ı İlâhiyye, Sıfât-ı İlâhiyye, Sıfât-ı Selbiyye.
    • İhlâs Sûresi Zât-ı İlâhî’yi nasıl tavsíf eder?
    • Altı sıfât-ı selbiyyenin kısaca ma‘nâsı nedir?
    • Yedi sıfât-ı sübûtiyyenin kısaca ma‘nâsı nedir?
    • Neden hamd ü senâ sâdece ve sâdece Elláh’a mahsustur?
    • Bin bir ism-i İlâhînin kaynağı nedir?
    • Bir hükm-i İlâhîyi beğenmeyen veya nâkıs gören neden “müşrik” sayılır?
    • Elláh’a hakkıyla îmân etmek nasıl olur?
    • Yahûdî ve Hıristiyanlar hangi söz ve davranışlarıyla müşrik ve kâfir olmuşlardır?
    • Yahûdîler Elláh’ı bırakıp háhámlarını, Hıristiyanlar da râhiblerini nasıl Rablar edindiler?
    • Asrımızda şirke düştüğü halde farkına varamayan ne kadar çok Müslümân var?
    • Elláh’ın kudretine ortak koşan Yahûdîlerle hangi noktada diyalog kuruluyor?
    • Muharref Tevrât ve İncîl’den “ehl-i kitâbın müşrik oldukları”na dâir deliller.
    • “Bir Elláh var” deyip, bütün mülkünü etrâfa taksîm eden, mü’min kalabilir mi?
    • Mükemmel bir “MELEKLERE ÎMÂN” nasıl elde dilebilir?
    • Bir kimse “Bu husústa Cebrâîl ve Mikâîl şâhid olsalar da yine inanmam” derse ne olur?
    • Meleklerin belli başlı kısımları nedir?
    • Mükemmel bir “KİTÂBLARA ÎMÂN” nasıl elde edilebilir?
    • Kütüb ve suhuf-i mukaddeseler kimlere nâzil oldu?
    • Hıristiyan ve Yahûdîler niçin ehl-i necât ve ehl-i Cennet olamazlar?
    • “Îmân edilecek şeyler husúsunda” Hıristiyan ve Yahûdîlerin bir imtiyâzı var mı?
    • Mükemmel bir “RESÛLLERE ÎMÂN” nasıl elde edilebilir?
    • “Resûl” ile “Nebî” arasındaki fark nedir?
    • Îmân husúsunda resûller arasında ayırım yapmanın hükmü nedir?
    • Peygamberlere (as) iftirâlar atan Ehl-i Kitâb, Cennet’in kokusunu alabilir mi?
    • Bir tek hükm-i Kur’ânîyi inkâr, niçin bütünüyle amel ve îmânı ibtál eder?
    • Ehl-i Kitâbın kâfir olduğunda şübheye düşmenin şer’î hükmü nedir?
    • “Yahûdî ve Hıristiyanlar ehl-i Cennet’tir” diyen bir kimsenin hâli nice olur?
    • Kâmil insânlar niçin Elláh’a karşı kendilerini hep kusúrlu görmüşler

    ve Elláh’dan mağfiret talebinde bulunmuşlardır?

    • Dünyâda bütün esbâb, âhirette bütün mevcûdât O’na nasıl rücu‘ eder?
    • “Kuvve-i nazariyye” ve “kuvve-i ameliyye” ne demektir?
    • SEKİZİNCİ BÖLÜM: Âyet-i kerîmeden çıkarılan hükümler nelerdir?
    • DOKUZUNCU BÖLÜM: Âyet-i kerîmenin i‘râbı nasıldır?
    • ONUNCU BÖLÜM: Âyet-i kerîmedeki belâğat nev‘leri nelerdir?
    • Îmân neden tecezzî ve inkısâm kabûl etmez bir küldür?
    • Fıtratı bozuk gürûh-i zálime ile “diyalog ve hóşgörü” adı altında

    dîn nâmına teşrîk-i mesâí yapılabilir mi?

    • ON BİRİNCİ BÖLÜM: Âyet-i kerîmedeki istikbâlden haber veren i‘câz vecihleri
    • Gizli zındıka komitesinin aldattığı mü’minler kusúrlarını nasıl affettirecekler?
    • ON İKİNCİ BÖLÜM: Âyet-i kerîmenin fazíleti ile ilgili hadîs-i şerîfler  
    • “Âmentü”, makbûl bir îmânın altı erkânını nasıl beyân eder?
    • Hz. Âdem )as)’dan kıyâmete kadar “Lâ İlâhe İllelláh Muhammedü’r-Resûlulláh” demeyen bir kimse niçin mü’min ve Müslim olamaz?
    • Îmânın sahîh olabilmesi için gerekli olan şartlar nelerdir? 
  • Soru sorabilmek için üyelik girişi yapınız.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.785 sn. deSen
↑ Yukarı