بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Üstad Bediüzzaman Said Nursî (ra) Risale-i Nur Külliyatı ile Kur’an’ı Hakim’in cadde-i kübrasını göstermiş; sünnet-i seniyyeyi bid’alara karşı müdafaa etmiş, hayatı boyunca Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaatin kitap ve sünnet-i seniyyenin düsturlarından asla taviz vermeden; mezhep imamlarının gittikleri cadde-i kübra-yı Kur’ânîyi ilmen ispat etmiş ve bid’alara karşı müdafaa etmiştir. Hal böyle iken kökü ecnebi diyarında bulunan bir zındıka komitesi, Risale-i Nur’ları okuyanların zihinlerini bulandırmak, ümmeti, Kur’an-ı Azîmüşşan’ın bu nurlu tefsirinden soğutmak için dehşetli fikirlerini yaymış, Üstadın (ra) bazı cümlelerine kast-ı mahsusla yanlış ma’nâlar vermiştir. İşte altı mes’eleden oluşan bu eser, o gizli komitenin şimdiye kadar yaydığı bütün zehirli fikirleri edille-i şer’iyyeye dayanarak çürütmek ve doğruları gözler önüne sermektedir.
Birinci Mes’ele: Hz. Îsâ (as)’ın âhirzamânda nüzûl edeceğine dâir Üstâd Bedîüzzamân (ra) Hazretlerinin bir kısım beyânâtının şerh ve îzâhıdır.
İkinci Mes’ele: Üstâd Bedîüzzamân (ra)’ın neşredilmeyen bir mektûbunda geçen, “Hz. Mehdî, siyâseti tam dîndar Îsevîlere bırakacaktır.” ifâdesinin şerh ve îzâhı hakkındadır.
Üçüncü Mes’ele: “Yirminci Lem’a”da İkinci Sebeb’in hâşiyesindeki şu gelecek cümlelerin şerh ve îzâhıdır: “Hadîs-i sahîhle Âhirzamânda Îsevîlerin hakíkí dîndarları ehl-i Kur’ân ile ittifâk edip, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacakları gibi; şu zamânda dahi ehl-i diyânet ve ehl-i hakíkat, değil yalnız dîndaşı, meslekdaşı, kardaşı olanlarla samîmî ittifâk etmek, belki Hıristiyanların hakíkí dîndar rûhânîleri ile dahi medâr-ı ihtilâf noktaları muvakkaten medâr-ı münâkaşa ve nizâ’ etmeyerek, müşterek düşmanları olan mütecâviz dinsizlere karşı ittifâka muhtâctırlar.”
Dördüncü Mes’ele: Üstâd Bedîüzzamân (ra)’ın misyonerlikle alâkalı şu gelecek ifâdelerinin şerh ve îzâhı hakkındadır:
“Hem Salâhaddînin, Asâ-yı Mûsâyı Amerikalıya vermesi münâsebetiyle deriz: “Misyonerler ve Hıristiyan rûhânîleri, hem Nûrcular, çok dikkat etmeleri elzemdir. Çünkü, herhâlde şimâl cereyânı, İslâm ve Îsevî dîninin hücûmuna karşı kendîni müdâfaa etmek fikriyle, İslâm ve misyonerlerin ittifâklarını bozmaya çalışacak. Tabaka-i avâma müsâadekâr ve vücûb-i zekât ve hurmet-i ribâ ile, burjuvaları avâmın yardımına da’vet etmesi ve zulümden çekmesi cihetinde Müslümanları aldatıp, onlara bir imtiyâz verip, bir kısmını kendi tarafına çekebilir.”
Beşinci Mes’ele: Üstâd Bedîüzzamân Hazretlerinin Kastamonu Lâhikası’nda, İkinci Cihân Harbi’nde zarar gören ba’zı ma’sûmlar hakkında yazdığı bir mektûbun şerh ve îzâhı hakkındadır.
Altıncı Mes’ele: Risâle-i Nûr Külliyâtında bulunan ve aslı Arapça olan eserlerin Türkçe’ye tercümelerinde ba’zı hatâlar bulunmaktadır. Bu hatâlar, ciddî yanlış anlamalara ve ma’nâ kaymalarına sebeb olmaktadır. İşte bu Altıncı Mes’ele, İşârâtü’l-İ’câz tercümesindeki Fâtihâ Sûresi’nin
وَلاَ الضَّالِّينَ
kelimesinin îzâhında bulunan ehemmiyyetli bir yanlışın tashîhi hakkındadır.
Hazırlanıyor...