ŞUÛNÂT-I İLÂHİYYE: Şuûnât-ı İlâhiyye, ba‘zı ulemâ ıstılâhınca sıfât-ı selbiyyeye ıtlâk olunur. Ba‘zı ulemâ nazarında ise, ta‘bîrinden áciz kaldığımız “ muhabbet, gadab, şefkat, sürûr-i mukaddese” gibi maánî-i kudsiyye hakkında kullanılır. Elláh’ın bu nev‘ı şuûnâtında dahi şerîki yoktur. Ba‘zan da umûmiyyeti ifâde eder. Ya‘nî, bu ma‘nâya göre, “şuûnât” ta‘bîrinde sıfât, esmâ ve ef‘ál-i İlâhiyye de dâhıldir.
SIFÂT-I İLÂHİYYE: Kelâm ilmi ıstılâhında; Cenâb-ı Hakk’ın Zât’ının lâzıme-i zarûriyyesine “sıfât” denilir. Sıfât-ı İlâhiyye ise iki kısma ayrılır: 1- Sıfât-ı Selbiyye, 2- Sıfât-ı Sübûtiyye.
SIFÂT-I SELBİYYE : Cenâb-ı Hakk’ın lâzıme-i zarûriyye-i Zâtiyyesi olan ve Zât-ı Akdes-i İlâhiyyeyi tavsíf ve takdîs eden, mahlûkátta benzerleri bulunmayan ve kendi zıdlarını selbeden sıfâtlara denir. İşte, kendi zıdlarını selbettiği için bu sıfâtlara “selbiyye” denilmiştir. Zât-ı Akdes-i İlâhî’nin künh-i mâhiyyeti bilinmediği için hakíkí ta‘rîfi mümkün değildir. Ancak o Zât-ı Akdes, nekáisten ve zıdlarından takdîs edilmekle tavsíf edilebilir.
Sıfât-ı selbiyye altı tanedir:
1-VÜCÛB-i VÜCÛD: Varlığı aklen zarûrî, yokluğu ise aklen muhâl olan vücûda “Vücûb-i Vücûd” denilir. Bu sıfâta, Sıfât-ı Selbiyye denildiği gibi, sıfât-ı ayniyye ve sıfât-ı nefsiyye de denilmektedir. Cenâb-ı Hak, Vâcibü’l-Vücûd’dur. Mâsivâsı mümkinü’l-vücûddur.
2- KIDEM: Varlığının başlangıcı olmamasıdır. O Zât-ı Vâcibü’l- Vücûd “Kadîm”dir, Ezelî’dir. Mâsivâsı ise hâdistir.
3- BEKÁ: Varlığının sonu olmamasıdır. O Zât-ı Vâcibü’l-Vücûd "Bâkí"dir, "Ebedî"dir. Mâsivâsı ise fânîdir.
4- VAHDÂNİYYET: O Zât-ı Vâcibü’l-Vücûd birdir. Vâhid’dir, Ehad’dir. Zâtında, şuûnâtında, sıfâtında, esmâsında ve ef‘álinde şerîki, nazíri, misli, misâli ve mesîli yoktur. Mâsivâsı ise müteaddiddir.
5- MUHÁLEFETÜN Lİ’L-HAVÂDÎS: Sonradan yaratılanlara benzememesidir. O Zât-ı Zü’l-Celâl, mahlûkátın cinsinden değildir. Mâsivâsı ise biribirine benzemektedir.
6- KIYÂM Bİ-NEFSİHÎ: O Zât-ı Vâcibü’l-Vücûd, Zâtıyla káimdir. Varlığı için hîç bir şeye muhtâc değildir. Mâsivâsı ise her hâlinde ve her şe’ninde O’na muhtâctır.
Sıfât-ı sübûtiyye ise yedi tanedir: Zât-ı Akdes-i İlâhî’de zarûreten bulunması gereken, vâhid-i kıyâsî olsun diye nümûneleri mahlûkátta da bulunan ve Zât-ı İlâhiyyeyi isbât eden sıfâtlara denir. Bu sıfâtlar; “hayât, ilim, sem‘, basar, irâde, kudret, kelâm” olmak üzere yedi tânedir.
Ulûhiyyet-i İlâhiyye bu sıfatlarla bilinir. Bu sıfatlar:
1- HAYÂT: Elláh’ın diri olmasıdır.
2- İLİM: Elláh’ın her şeyi bilmesidir.
3- SEM‘: Elláh’ın her sesi işitmesidir.
4- BASAR: Elláh’ın her şeyi görmesidir.
5- İRÂDE: Elláh’ın tahsís ve tercîh etme gücüne sáhib olmasıdır.
6- KUDRET: Elláh’ın her şeye güç yetirmesidir.
7- KELÂM: Elláh’ın konuşmasıdır. İmâm Ebû Mansur el-Mâtürîdî’ye göre, Sıfât-ı Sübûtiyye sekizdir. “Tekvîn” de Sıfât-ı Sübûtiyyede dâhıldir.
İsim | |
Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
Yorum | |
Doğrulama Kodu | |
Gönder |