“Taksîm-i aklî ile, vücûd üç kısma ayrılır:
1- Vâcibü’l-Vücûd: Varlığı aklen zarûrî olandır. (Elláh’ın varlığı gibi.)
2- Mümteniu’l-Vücûd: Yokluğu aklen zarûri olandır. (Şerîk-i Bârî gibi.)
3- Mümkinü’l-Vücûd: Varlığında ve yokluğunda aklen zarûret bulunmayandır. (Taalluk-ı kudrete mazhar olmadan evvelki mevcûdât gibi.)
“Vâcibü’l-Vücûd” ise ikiye ayrılır:
1- Vâcibü’l-Vücûdu Li-zâtihî: Varlığında zarûret olandır. Bu vücûd mertebesi, yalnız Elláhu Teálâ’ya mahsústur.
2- Vâcibü’l-Vücûdu Li-gayrihî: İrâde ve kudret-i İlâhiyyenin taalluku sebebiyle varlığında zarûret olandır. Bunlar ise, kudret-i İlâhiyyenin bi’l-fiil taalluk ettiği mevcûdâttır. Çünkü, irâde ve kudret-i İlâhiyye bir şeye bi’l-fiil taalluk ettikten sonra, o şeyin vücûdu zarûrî olur. İrâde ve kudret-i İlâhiyyenin, o şeyi var etmekten geri dönmesi ádeti değildir. Kudret-i İlâhiyyenin taallukundan dolayı artık o şey, Vâcibü’l-Vücûdi li-gayrihî olur.”
İsim | |
Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
Yorum | |
Doğrulama Kodu | |
Gönder |