husûf namâzı: Güneş ile Ay arasına Dünyâ’nın girmesi ile Ay tutulduğunda kılınan namâz. Müslim’de geçen bir hadîs-i şerifte konuyla ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır:
“Şübhesiz ki, Güneş ile Ay, Ellâh’ın varlığına ve birliğine işâret eden âyetlerindendir. Bunlar, hiçbir kimsenin hayâtı veyâ ölümü için tutulmazlar. Siz bunları tutulmuş, nûru gitmiş hâlde görürseniz, hemen tekbîr alın, Ellâh’a duâ edin, husûf ve küsûf namâzı kılın ve sadaka verin.”
Ay tutulduğu zamân Müslümanların evlerinde teker teker, gizli veyâ açıktan kırâatla iki veyâ dört rek’at namâz kılmaları mendûbdur. İmâm A’zam Ebû Hanife’ye göre, bu namâzın câmide cemâatle kılınması sünnette yoktur. Ancak kılınırsa câiz olur.
Ay tutulması gece olabileceği için, cemâatin câmide toplanıp toplu namâz kılmasında güçlük vardır. İmâm Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel ile ba’zı hadis bilginlerine göre, cemâatle kılınır. İmâm Mâlik’e göre ise cemâatla kılınmaz. Husûf namâzından sonra, Ay meydana çıkıncaya kadar Ellâhü Teâlâya yalvarıp yakarılır.