delâlet-i mutâbıkıyye: Bir kelâmın, vaz olunduğu, ya’nî kasd edilen manânın tamânına delâletidir. Meselâ: “İnsân” lâfzı, insânın tâm mâhiyyeti olan, “hayvân-ı nâtık”, yanî “şuûrlu konuşan canlı” ma’nâsına delâleti gibi.
Meselâ: “Zekât, Müslümanların fakírlerine verilir, hiç bir zengine verilmez” ibâresi; zekâtın, yalnız Müslüman fakírlere verileceğine “delâlet-i mutâbıkıyye” ile; zengin olan Ali, Veli gibi belli şahıslara verilemeyeceğine “delâlet-i tazammuniyye” ile; zekât husûsunda zenginler ile fakírler arasında fark bulunduğuna da “delâlet-i iltizâmiyye” ile delâlet eder.