İçtihâd, meşakkat, güç ve tâkat ma’nâsında olan cehd kelimesinden türetilmiştir. İctihâd lügatte, bir işin talebinde, cehd edilen şeye kavuşmak ve onun nihâyetine ulaşmak için güç ve kuvvetini sarf etmektir.
İctihâdın ıstılâhî ma’nâsı ise şerîatın hükmünü delîlinden çıkarıp anlamak için cehd u gayret sarfetmektir.
İctihâd, farz-ı kifâyedir ve meşrû’ıyyeti kitâb, sünnet ve icmâ’ ile sâbittir. Şu âyet-i kerîmeler ictihâdın vücûdunu ve lüzûmunu ifâde etmektedir:
وَلَوْ رَدُّوهُ إِلَى الرَّسُولِ وَإِلَى أُوْلِي الأَمْرِ مِنْهُمْ لَعَلِمَهُ الَّذِينَ يَسْتَنبِطُونَهُ مِنْهُمْ
“Eğer onlar o haberi işitince Resûlullah’a (Kur’ân ve Hadîs’e) ve ashâb-ı re’y ve tedbîre ve işten anlayanlara (müctehid ulemâya) reddetmiş olsalardı o haber için istinbât ve istihrâca ehil ve erbâb olan ulemâ ve sâhib-i fikir olan kimseler o haberin ifşâya sâlih olup olmadığını bilirler ve hâl ü maslahatâ göre ictihâd ve lâyıkı veçh üzere hareket ederlerdi.”
َاعْتَبِرُوا يَا أُولِي الْأَبْصَار ِ
“Ey akıl ve basîret sâhibleri, ibret alınız!”
Kaynak:Rahle Yayınları; Reddu’l-evham-5