(HAPSİN LATÎF BİR HATIRASI)
Hapislerde, husûsan Afyon hapsinde; eski zâlim müstebidlerin aldatmak sûretinde arasıra af bahsini etmesinden bîçâre mahpuslar benden soruyordular: “Acabâ af olacak mı?” Ben de derdim: “Bu zâlimler aldatıyorlar.
Fakat, nûr şâkirdleri mâdem mahpuslara tesellî vermek ve yüzde doksanını namâz kıldırmak hikmetiyle üç def’a hapse girdiler; rahmet-i İlâhiyyeden kuvvetli ümid ederim ki, hapislerin tam bir af ile çıkmasına bir alâmet olduğuna kuvvetli ümid ve müjde ediyorum.” Çok def’a çok adamlara bu tesellîyi veriyordum.
Cenâb-ı Hakka hadsiz şükrolsun ki; kahramân Demokratlar o ümid ve ihbârlarımı tasdîk ettirip keyfî, tarafgirâne ba’zı kánûnların bahânesiyle ve garazkâr ba’zı me’mûrların tarafgirlik hesâbına bahânelerle ezilen çok ma’sûm mahpusları azâbdan kurtarmağa vesîle oldular. Ve milletin cüretkâr kısmını kendine ve âsâyişe tarafdâr ettiler.
O vesîle ile pek çok mahpuslar nûrlara ve nûrculara cidden alâkadârlık sebebiyle tamâmıyla ıslâh-ı hâl edip vatan ve millete değil muzır, belki birer hizb ve uzv-i nâfi hükmüne geçtiler. (Emirdağ Lâhikası, s. 426)
Demokratlar dîn nâmına Arapça ezânı serbest etmek ve hapisteki ba’zı insânlar için afv çıkarmaktan başka bir şey yapmadılar. Ama, solcuların serbestiyyet kánûnunu tacil ettiler; Risâle-i Nûr’u ve talebelerini resmi olarak serbest etmediler.