METİN
Acîb bir hâdise, adâlet ve dînden hâric zâlimâne nümûnelerden birisi de; üç seneden beri müsâdere ettikleri Kur’ân’ımızı çok def’a istediğimiz hâlde vermedikleri ve iki bin sekiz yüz altı lâfza-i Celâl altınla yazılı, gözle görünen mucize-i Kur’âniyyeyi gösteren o mübârek Kur’ân’ımızı bize vermediler.
Şimdi avukat diyor ki: “Bir istidâ Diyânet Reisine yazınız ki, iâde edilsin.” Bunun gibi yüzler nümûneler var ki, sırf bir garazla ve ecnebî parmağıyla aleyhimize işler dönüyor. Bizi ve âlem-i İslâm’ı pek sevindiren Demokratlar dikkat etsinler; nûrları ve nûrcuları bu işkencelerden kurtarsınlar. Lâfza-i Celâl üzerinde i’câzı gözle görülen Kur’ân’ımızı almak için istidâ ile Diyânet Riyasetine mürâcaat edilmesi gibi, sırf garazla ve ecnebî parmağıyla aleyhimize dönen işkencelerden bizi ve âlem-i İslâmı pek çok sevindiren Demokratların dikkat edip nûrcuları kurtarmalarını, hürriyyetperver hükümetten ricâ ederiz. (Emirdağ Lâhikası, s. 428)
ŞERH
(Acîb bir hâdise, adâlet ve dînden hâric zâlimâne nümûnelerden birisi de; üç seneden beri müsâdere ettikleri Kur’ân’ımızı çok def’a istediğimiz hâlde vermedikleri ve iki bin sekiz yüz altı lâfza-i Celâl altınla yazılı, gözle görünen mucize-i Kur’âniyyeyi gösteren o mübârek Kur’ân’ımızı bize vermediler. Şimdi avukat diyor ki: “Bir istidâ Diyânet Reisine yazınız ki, iâde edilsin.” Bunun gibi yüzler nümûneler var ki, sırf bir garazla ve ecnebî parmağıyla aleyhimize işler dönüyor.
Bizi ve âlem-i İslâm’ı pek sevindiren Demokratlar dikkat etsinler; nûrları ve nûrcuları bu işkencelerden kurtarsınlar.) Bedîüzzamân Hazretlerinin tavsiyelerine riâyet etmediler, nûrları ve nûrcuları bu işkencelerden kurtarmadılar. Demek, Üstâd Bedîüzzamân Hazretlerinin Demokratlara bakışı sâdece Kur’ân hakíkatları olan Risâle-i Nûrların ve onun şâkirdlerinin serbestiyyetine ve hizmetlerinin devâmına vesîle olması i’tibâriyledir. Merhûm Hacı Hulûsî Bey (ra)’ın ta’bîriyle, “geçici bir cemîle”dir, onları Kur’ân hesâbına âlet etmektir.
(Lâfza-i Celâl üzerinde i’câzı gözle görülen Kur’ân’ımızı almak için istidâ ile Diyânet Riyasetine mürâcaat edilmesi gibi, sırf garazla ve ecnebî parmağıyla aleyhimize dönen işkencelerden bizi ve âlem-i İslâmı pek çok sevindiren Demokratların dikkat edip nûrcuları kurtarmalarını, hürriyyetperver hükümetten ricâ ederiz.) Çok yerlerde geçtiği gibi, Üstâd Bedîüzzamân Hazretlerinin hürriyyetten maksadı “hürriyyet-i şer’ıyye”dir ve umûm âlem-i İslâm hesâbınadır.
Fakat, maalesef böyle bir hürriyyet onlarla tahakkuk etmediği gibi, ecnebî garazkârların emellerine âlet olarak Kur’ân da’vâsını siyâset hesâbına kendilerine âlet ettiler. Âlem-i İslâm’ı sevindirmediler. Ecnebî hesâbına ve o gizli komite nâmına çalıştılar. Bu hâl hâlen devâm etmektedir.