tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Öyle bir bela ve musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp, masumları da yakar. Biliniz ki, Ellah’ın azabı şiddetlidir.
(Enfal, 8/25)
Hadîs-i Şeriflerden
İçerisinde Ellah'ın anıldığı bir evle Ellah'ın anılmadığı bir evin farkı diri ile ölünün farkı gibidir.
(Müslim, Müsafirin, 211)
Dualardan
Ya İlâhî! Hadd-i bülûğumuzdan bu zamâna kadar işlediğimiz büyük ve küçük bütün günâhlardan ciddî pişmanlık tevfîk eyleyip, bundan böyle ömrümüzün devâmınca salâh-ı hâl ve a’mâl-i haseneye muvaffakiyetle rızâ-yi âliyeni tahsîle muvaffak buyur.
(Hacı Hulusi Bey)
Vecîze
Üç günden fazla bir mü'min, diğer bir mü'mine küsmemek İslâmiyet emrediyor.
Sözler

ABDEST

ABDESTİN FAZİLETLERİ
3551 - Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Resülullah (S.a.v) buyurdular ki:

"Ellah'ın hataları silmeye ve dereceleri yükseltmeye vesile kıldığı şeyleri size söylemiyeyim mi?
"Evet ey Ellah'ın Resülü, söyleyin! dediler. Bunun üzerine saydı:
"Zahmetine rağmen abdesti tam almak. Mescide çok adım atmak. (Bir namazdan sonra diğer) Namazı beklemek. İşte bu ribâttır, işte bu ribâttır. İşte bu ribâttır."

Müslim, Tahâret 41, (251); Muvatta, Sefer 55, (1,161); Tirmizi, Tahâret 39, (52); Nesâi, Tahâret 106.

3552 - Ukbe İbnu Âmir (R.a) anlatıyor: "Üzerimizde develeri gütme işi vardı, (bunu sırayla yapıyorduk.) (Bir gün) gütme nöbeti bana gelmişti. Günün sonunda develeri kıra ben çıkarıyordum. (Birgün, nöbetimden dönüşte) Resülullah aleyhissalâtu vesselâma geldim, ayakta halka hitabediyordu. Söylediklerinden şu sözlere yetiştim:

"Güzelce abdest alıp, sonra iki rekat namaz kılan ve namaza bütün ruhu ve benliği ile yönelen hiç kimse yoktur ki kendisine cennet vâcib olmasın!"

(Bunları işitince kendimi tutamayıp:) "Bu ne güzel! dedim. (Bu sözüm üzerine) önümde duran birisi:

"Az önce söylediği daha da güzeldi! dedi. (Bu da kim? diye) baktım. Meğer Ömer İbnuI-Hattâbmış. O, sözüne devam etti:

"Seni gördüm, daha yeni geldin. Sen gelmezden önce şöyle demişti:
"Sizden kim abdestini alır ve bunu en güzel şekilde yapar, sonra da: "Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve Resûlühü. (Şehâdet ederim ki Ellahtan başka ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammed Ellahın kulu ve Resûlüdür)" derse, kendisine cennetin sekiz kapısı da açılır; hangisinden isterse oradan cennete girer."

Ebu Davudun rivayetinde "...abdesti güzel yaparsa..." denmiştir.
Tirmizinin rivayetinde "....resûlühü (Ellahın ...Resûlü)" kelimesinden sonra "Ellahım, beni tevbe edenlerden kıl, temizlenenlerden kıl" duası da vardır.

Ebu Davud, Taharet 65, (169); Tirmizi, Taharet, 41, (55).

3553 - Hz. Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Resûlullah (S.a.v) buyurdular ki: "Mümin -veya müslüman- bir kul abdest aldı mı yüzünü yıkayınca, gözüyle bakarak işlediği bütün günahlar su ile -veya suyun son damlasıyla- yüzünden dökülür iner, ellerini yıkayınca elleriyle işlediği hatalar su ile birlikte -veya suyun son damlasıyla- ellerinden dökülür iner. Ayaklarını yıkayınca da ayaklarıyla giderek işlediği bütün günahları su ile -veya suyun son damlasıyla- dökülür iner. (Öyle ki abdest tamamlanınca) günahlarından arınmış olarak tertemiz çıkar."

Müslim, Tahâret 32, (244); Muvatta, Tahâret 31, (1, 32); Tirmizi, Tahâret 2, (2).

3554 - Hz. Osman (R.a) anlatıyor: "Resülullah (S.a.v) buyurdular ki: "Kim abdest alır ve abdestini güzel yaparsa hataları vücudundan tırnak diplerine varıncaya kadar çıkar dökülür.

3555 - Bir başka rivâyette şöyle gelmiştir: "Hz. Osman (R.a) abdest aldı ve dedi ki:
"Ben Resülullah (S.a.v)ın şu benim abdestim gibi abdest aldığını, sonra da şöyle söylediğini gördüm: "Kim bu şekilde abdest alırsa geçmiş günahları affedilir, namazı ve mescide kadar yürümesi de nafile (ibadet) olur."

Buhari, Vudü 25; Müslim, Tahâret 8, (229).

3556 - Amr İbnu Abese es-Sülemi (R.a) anlatıyor: "Resülullah (S.a.v) buyurdular ki:

"Sizden kim abdest suyunu hazırlar, mazmaza ve istinşakta bulunur (ağzına ve burnuna su çeker) ve sümkürürse, mutlaka yüzünden, ağzından, burnundan hataları dökülür. Sonra Ellahın emrettiği şekilde yüzünü yıkarsa, sakalın(ın bittiği mahallin) etrafından su ile birlikte yüzü ile işlediği günahlar dökülür. Sonra dirseklere kadar kollarını yıkayınca, ellerinin günahları su ile birlikte parmak uçlarından dökülür gider. Sonra başını meshedince, başının günahları saçın etrafından su ile birlikte akar gider. Sonra topuklarına kadar ayaklarını yıkayınca, ayaklarının günahları, parmak uçlarından su ile birlikte akar gider. Sonra kalkıp namaz kılar, Ellaha hamd ve senâda bulunur, Ona layık şekilde tazimini gösterir ve kalbinden Ellahtan başkasını(n korku ve muhabbetini) çıkarırsa, annesinden doğduğu gündeki gibi bütün günahlarından arınır."

Müslim, Müsâfirin 294, (832).

3557 - Abdullah es-Sunâbihi (R.a) anlatıyor: "Resülullah (S.a.v) buyurdular ki: "Mümin kul abdest aldıkça mazmaza yaptı mı (ağzını yıkadı mı) günahlar ağzından çıkar. (Burnunu sümkürdü mü) günahlar burnundan çıkar, yüzünü yıkadı mı günahlar göz kapaklarının altına varıncaya kadar yüzünden çıkar. Ellerini yıkadı mı günahlar tırnak diplerine varıncaya kadar ellerinden çıkar. Başını meshetti mi, günahlar kulaklarına varıncaya kadar başından çıkar. Ayaklarını yıkadı mı, günahlar ayak tırnaklarının altına varıncaya kadar ayaklarından çıkar. Sonra mescide kadar yürümesi ve kılacağı namaz nafile (bir ibâdet) olur.

Muvatta, Tahâret 3 0, (1, 31); Nesâi, Tahâret 3 5, (1, 74); İbnu Mâşe, Tahâret 6, (283).

3558 - Ebu Ümâme el-Bâhili (R.a) anlatıyor: "Amr İbnu Abese (R.a)ı dinledim, diyordu ki: "Resülullah (S.a.v)a: "Abdest nasıl alınır? diye sordum. Şöyle açıkladı:

"Abdest mi? Abdest alınca şöyle yaparsın: Önce iki avucunu tertemiz yıkarsın. Sonra yüzünü ve dirseklerine kadar ellerini yıkarsın. Başını meshedersin, sonra da topuklarına kadar ayaklarını yıkarsın. (Bunları tamamladın mı) bütün günahlarından arınmış olursun. Bir de yüzünü Aziz ve Celil olan Ellah için (secdeye) koyarsan, anandan doğduğun gün gibi, hatalarından çıkmış olursun.

Ebu Ümâme der ki: "Ey Amr İbnu Abese dedim, ne söylediğine dikkat et! Bu söylediklerinin hepsi bir defasında veriliyor mu?

"Vallahi dedi, bilesin ki artık yaşım ilerledi, ecelim yaklaştı, (Ellahtan ölümden çok korkar bir haldeyim), ne ihtiyacım var ki, Ellah Resülü hakkında yalan söyleyeyim! Andolsun söylediklerim, Resülullah (S.a.v)dan kulaklarımın işitip, hafızamın da zabtettiklerinden başkası değildir."

Müslim, Müsâfırin 294, (832); Nesâi, Tahâret 108, (1, 91, 92).

Bu hadis, Nesâinin metninden alınmadır. Amr İbnu Abese (R.a)ın müslüman oluşunu anlatan uzunca bir hadisin son kısmıdır.

3559 - İbnu Ömer (R.a) anlatıyor: "Resûlullah (S.a.v) buyurdular ki: "Kim abdestli olduğu halde abdest tazelerse, AIlah bu sebeple kendisine on (misli) sevab yazar.

Tirmizi, Taharet 44, (59).

3560 - Ebu Said (R.a) anlatıyor: "Resülullah (S.a.v) buyurdular ki: "Kim abdest alıp: "Sübhâneke Ellahümme ve bihamdike estağfiruke ve etübu ileyke. (Rabbim seni tenzih ederim, Ellahım hamdim sanadır, senden bağışlanmak isterim, tevbem de sanadır)" derse, bu bir kâğıda yazılır, sonra bir mühür üzerine nakşedilir, sonra da Arşın altına kaldırılır ve Kıyamete kadar (mühür) kırılmaz.

Rezin tahric etmiştir.

ABDESTİN SIFATI

3561 - Humrân Mevlâ Osman anlatıyor: "Hz. Osman (R.a) su istemişti. (Getirdim. Aldı ve) üç kere ellerine dökerek yıkadı. Sonra sağ elini kaba sokup mazmaza ve istinşakta bulundu (ağzına ve burnuna su alıp yıkadı). Sonra üç kere yüzünü, arkasından da dirseklerine kadar üç kere ellerini yıkadı. Sonra başına meshetti, sonra da topuklarına kadar ayaklarını üçer sefer yıkadı ve:

"Ben Resülullah (S.a.v)ı, şu abdestim gibi abdest alırken gördüm. Abdesti bitince de şöyle demişti:
"Kim şu abdestim gibi abdest alır, arkasından iki rekat namaz kılar ve namazda kendi kendine (dünyevi bir şey) konuşmazsa geçmiş günahları affedilir."

Buhari, Vudü 24, 28, Savm 27; Müslim, Taharet 3, 4, (226); Ebu Dâvud, Tahâret 50, (106); Nesâi, Tahâret 27, 2 8, 93, (1).

3562 - Ebu Davudun İbnu Müleykeden kaydettiği bir başka rivâyette şöyle gelmiştir: "Hz. Osman (R.a)tan abdest hakkında (nasıl alınacağı) sorulmuştu. Hemen su istedi ve derhal bir abdest kabı getirildi. Kaptan önce sağ eli üzerine su döktü (ve onu yıkadı), sonra sağ elini kaba batırdı, üç kere mazmaza, üç kere istinşakta bulundu. (önceki hadiste geçtiği üzere zikretti. Hadisde şu ziyade var): "Sonra elini daldırıp su aldı ve başına, kulaklarına meshetti, kulakların iç ve dışlarını birer kere meshetti.

Ebu Dâvud, Tahâret 50, (108).

3563 - Yine Ebu Dâvudun bir diğer rivâyetinde şöyle gelmiştir: "Sağ eliyle sol eli üzerine su döktü, sonra her ikisini de bileklere kadar yıkadı."

Ebu Dâvud, Taharet 50, (109).

Yine Ebu Dâvud un bir diğer rivâyetinde "Başını üç kere meshetti den miştir.

Ebu Dâvud, Tahâret 50, (110).

3564 - Abdu Hayr anlatıyor: "Hz. AIi (R.a) bize geldi ve namaz kıldı. (Namazdan sonra abdest) suyu istedi.

"Suyu ne yapacak, namazı kıldı ya! Herhalde bize öğretmek istiyor!" dedik. İçinde su olan bir kapla bir leğen getirildi. Kaptan sağ eline su döktü: Üç defa ellerini yıkadı. Sonra üç kere mazmaza ve istinşakta bulundu. Mazmaza ve istinşakı su aldığı eliyle yaptı. Sonra üç kere yüzünü yıkadı, sağ elini üç kere yıkadı, üç kere sol elini yıkadı. Sonra elini kaba batırdı, bir kere başını meshetti. Sonra üç kere sağ ayağını yıkadı, üç kere sol ayağını yıkadı. Sonra: "Resülullah (S.a.v)ın abdestini bilmek kimin hoşuna giderse, işte o böyledir!" dedi."

Ebu Dâvud, Tahâret 50, (111); Tirmizi, Tahâret 37, (48); Nesâi, Tahâret 75, (1, 68).

3565 - Nesâinin bir diğer rivâyeti şöyledir: ".. Başını meshetti. -Şûbe, bir defasında alnından başının gerisine kadar (eliyle) işâret etti- sonra dedi ki:

"Ellerini tekrar geri getirip getirmediğini bilmiyorum.

Nesâi, Tahâret 76, (1, 68-69).

3566 - Ebu Dâvudda, İbnu Abbâstan yapılan bir diğer rivâyet şöyledir: "Ali (R.a) yanıma girdi. Su dökmüş (küçük abdest bozmuş) idi. Abdest suyu istedi. İçinde su olan bir kap getirdik. Bana:

"Ey İbnu Abbâs! Resûlullah (S.a.v)ın nasıl abdest aldığını sana göstereyim mi?" dedi. Ben de: "Evet göster!" dedim. Bunun üzerine su kabını elleri üzerine eğdi ve ellerini yıkadı. Sonra sağ elini kaba soktu, onunla diğeri üzerine su döktü, sonra iki avucunu yıkadı. Sonra mazmaza ve istinşakta bulundu. Sonra iki elini birden kaba soktu. İkisiyle birlikte su avuçlayıp yüzüne çarptı. Sonra başparmaklarını kulaklarının ön kısmına soktu. Sonra ikinci, üçüncü sefer aynı şeyleri tekrar etti. Sonra sağ eliyle bir avuç su aldı ve bunu alnına döktü ve yüzü üzerine akmaya bıraktı. Sonra dirseklerine kadar kollarını üçer kere yıkadı. Başını ve kulaklarının arkasını meshetti. Sonra tekrar her iki elini beraberce kaba soktu. Bir avuç su alıp onu pabuç içinde olan (sağ) ayağına vurdu ve o su ile ayağını yıkadı. Sonra aynı muameleyi diğer ayağına, (sola) yaptı.

(Abdullah el-Havlani) der ki: "(İbnu Abbâsa) sordum: "Ayaklar ayakkabı içinde olduğu halde mi?.

"Evet dedi, ayakkabı içinde olduğu halde. Ben tekrar sordum:
"Ayakkabı içinde mi?
"Evet! dedi, ayakkabı içinde!" Ben tekrar sordum: "Ayakkabı içinde mi?
"Evet! dedi, Ayakkabı içinde."

Ebu Dâvud, Tahâret 50, (117).

Nesâinin bir diğer rivâyetinde şöyle denmiştir. "...Sonra bir avuç su ile üçer defa mazmaza ve istinşakta bulundu."

Nesâi, Tahâret 76, (1, 68).

3567 - Abdullah İbnu Zeyd İbni Asım İbnil-Ensâri (R.a)ın anlattığına göre, kendisine:

"Bizim için, Resülullah (S.a.v)ın abdestiyle bir abdest al (da görelim)!" diye talepte bulunuldu. O, hemen bir kap (su) isteyip, önceki hadiste anlatılan şekilde abdest aldı. Abdest alışını anlatan rivâyette şu farklı açıklama var:

"Başını meshettikte ellerini (saçları üstünde) ileri ve geri doğru yürüttü. (şöyle ki: Mesh ameliyesine başın ön kısmından başladı ellerini enseye doğru götürdü. Sonra, başladığı yere kadar geri getirdi. Sonra ayaklarını yıkadı.

Buhari, Vudü 38; Müslim, Tahâret 18, 19, (235, 236); Muvatta, Tahret 1, (1, 18); Ebu Dâvud, Tahâret 50, (118,119,120); Tirmizi, Tahâret 27, 36, (35, 47); Nesai, Tahâret 80, 81, 82, (1, 71, 72).

Müslimin bir rivâyetinde şöyle denmiştir: "Başını üç kere meshetti.

3568 - Buhari rahimehullahın bir rivâyetinde şöyle denmiştir:

"Resulullah (S.a.v) (abdest uzuvlarını) ikişer kere yıkayarak abdest aldı.

Buhâri, Vudü 23.

Ebu Dâvudun bir rivâyetinde, Mikdâm İbnu Madikerbden şu kaydedilir:

"Sonra başını, içiyle ve dışıyla iki kulağını meshetti."

Ebu Dâvud, Tahâret 50, (121).

Yine Ebu Dâvudun bir başka rivâyetinde şöyle denmiştir: "Kulaklarını içleriyle dışlarıyla meshetti, parmaklarını kulaklarının deliklerine soktu.

Ebü Dâvud, Tahâret 123.

3569 - Abdullah İbnu Amr İbnil-As (R.a) anlatıyor: "Resülullah (S.a.v)a bir bedevi gelerek, abdestten sordu. Resülullah ona uzuvların üçer kere yıkanmasını gösterdi. Sonra da:

"Abdest işte böyle alınır! Kim buna bir ziyâdede bulunursa, fena bir iş yapmış olur, haddi aşar ve zulmeder" buyurdu."

Ebu Davud, Tahâret 51, (135); Nesâi, Tahâret 105, (1, 88). Bu metin Nesâiye aittir.

3570 - Ebu Dâvudun bir rivâyetinde şöyle gelmiştir: " ..Sonra başını meshetti. Şehadet parmaklarını kulaklarına soktu. Başparmaklarıyla kulaklarının dışlarını meshetti. Şehadet parmaklarıyla kulakların içini meshetti..." Rivâyetin sonunda şu ifâde var:

"Abdest işte böyledir. Kim buna ziyadede bulunur veya bundan eksiltme yaparsa kötü bir iş yapmış ve zulmetmiş olur -yahut zulmetmiş ve kötü bir iş yapmış olur-."

Ebü Dâvud, Tahâret 51, (135).

Nesâinin rivâyetinde özetle şöyle denmiştir: ".. Resülullah (S.a.v)a bir bedevi geldi ve ondan abdest hakkında sordu. Resülullah (S.a.v) abdestin alınışını, uzuvları üçer sefer yıkayarak gösterdi, sonra şöyle söyledi: "Abdest işte böyledir. Kim buna ziyâdede bulunursa kötü bir iş yapmış, haddi aşmış ve de zulmetmiş olur.

Nesâi, Tahâret 105, (1, 88).

3571 - İbnu Abbâs (R.a) anlatıyor: "Resülullah (S.a.v) uzuvlarını birer kere yıkayarak abdest aldı.

Buhari, Vudü 22; Ebu Dâvud, Tahâret 53, (1, 38); Nesai, Tahâret 84, 85, (1, 73, 74).

3572 - Ebu Dâvudun bir rivâyetinde İbnu Abbâs (R.a) şöyle der: "Resülullah (S.a.v)ın nasıl abdest aldığını size göstermemi ister misiniz?"

İçinde su olan bir kab istedi, sağ eliyle bir avuç su aIdı, mazmaza ve istinşak yaptı, sonra bir avuç daha aldı, bununla iki elini birleştirip (iki eliyle) yüzünü yıkadı. Sonra bir avuç daha aldı bununla sağ elini yıkadı. Sonra bir avuç da aldı, bununla sol elini yıkadı. Sonra bir avuç su daha aldı, sonra elini çırptı, sonra başını ve kulaklarını meshetti. Sonra bir kabza su daha aIdı sağ ayağının üzerine serpti, ayağında nalın olduğu halde, sonra onu iki eliyle meshetti, elin biri ayağın üstünde, diğeri de nalının aItında. Sonra aynı şeyi sol ayağa yaptı.

Buhari, Vudü 7; Ebu Dâvud, Tahâret 52, (137); Nesâi, Tahâret 84, 85, (1, 73, 74).

3573 - Ebu Dâvud ve Tirmizinin bir başka rivâyetinde Rübeyyi Bintu Muavvız İbni Afrân (R.a) der ki: ". .avuçlarını üç kere yıkadı, yüzünü üç kere yıkadı, bir kere mazmaza ve istinşak yaptı. Ellerini üçer üçer yıkadı. Başını iki kere meshetti. Başının gerisinden başladı, sonra önünden. İki kulağını da (meshetti) içlerini de, dışlarını da. Ayaklarını da üçer üçer yıkadı.

Ebu Dâvud, Tahâret 50, (126); Tirmizi, Tahâret 25, (33).

3574 - Bir diğer rivayette: "Başın tamamını meshetti. Bunu, başın tepesinden başlayıp saçın döküldüğü her tarafa ulaşacak şekilde saçın şeklini bozmadan icra etti" denmiştir.

Ebu Dâvud, Tahâret, 50 (128).

3575 - Bir diğer rivâyette şöyle gelmiştir: "...Başını meshetti, başın öne gelen kısmını da, arkaya gelen kısmını da, şakaklarını da, kulaklarını da birer birer meshetti.

Ebu Dâvud, Tahâret 50, (129).

Bir diğer rivâyette: "Elinde arta kalan su ile başını meshetti denmiştir.

Ebu Dâvud, Tahâret 50, (130).

3576 - Ebu Ümame (R.a) anlatıyor: "Resülullah (S.a.v) abdest aldı ve bunu, yüzünü üç, ellerini üç sefer yıkayarak, "Kulaklar baştandır deyip başını da üç sefer meshederek yaptı.

Hammâd der ki: "Bu rivâyette geçen "Kulaklar baştandır ibaresi, Ebu Ümmenin sözü mü yoksa Resülullahın sözü mü bilemiyorum."

Tirmizi, Taharet 29, (37); Ebu Davud, Taharet 50, (134).

Bu metin Tirmizinindir. Ebu Dâvudda şu ifade de yer alır: "Gözpınarlarını da meshederdi. O rivayette: "Kulaklar baştandır da demiştir.

3577 - Hz. Câbir (R.a) anlatıyor: "Hz. Ömer (R.a) bana şunu söyledi: "Bir adam Resülullah (S.a.v)a gelmişti. Bunun abdest almış fakat ayaklarının üzerinde tırnak kadar bir yeri yıkamadan bırakmış olduğunu gördü. ResüluIlah (S.a.v), adama derhal müdâhaIe etti:

"Git abdestini güzel kıl!" Adam gidip yeniden abdest aldı, sonra namazını kıldı."

Müslim, Tahâret 31, (243); Ebu Dâvud, Tahâret 67, (171).

3578 - Ebu Dâvudun bir diğer rivâyetinde Resülullahın ashabından biri şöyle anlatır: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, ayağının sırtında dirhem büyüklüğünde bir kısma su değmemiş olduğu halde namaz kılmakta olduğunu görmüştü, derhal abdesti ve namazı iade etmesini emretti."

Ebu Dâvud, Tahret 173.

3579 - İbnu Amr İbnil-As (R.a) anlatıyor: "Beraber olduğumuz bir sefer sırasında, bir ara Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bizden geride kaldı sonra tekrar kavuştu. Bu sırada namaz vakti girmişti. Bizler de abdest alıyor, ayaklarımıza meshediyorduk. (Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm) yüksek sesle nida etti:
"Ökçelerin ateşte vay hâline!" Bunu iki veya üç kere tekrarladı."

Buhari, İlm 3, 30, Vudü 27, 29; Müslim, Taharet 25-28, (240-242); Muvatta, Taharet 5, (1, 19); Ebu Dâvud, Tahâret 46, (97); Nesâi, Tahâret 89, (1, 77, 78); Muvatta.

3580 - Müslimin bir diğer rivayetinde şöyle denir: "Halk ikindi namazı sırasında acele etti ve bir kısmı alelacele abdest aldı. Biz onlara ulaştık. Ökçelerine su değmemiş, parlıyordu. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm:
"Öçelerin ateşte vay hâline! Abdesti tam alın! buyurdular.
Müslim, Tahâret 26, (241).

3581 - Tirmizi der ki: "Resülullah aleyhissalâtu vesselamdan şöyle rivâyet edildi:
"Ökçe ve ayak çukurlarının ateşte vay haline."

Tirmizi, Tahâret 31, (41).

3582 - Hz. Câbir (R.a)tan anlatıldığına göre, kendisine sarık üzerine meshetmekten sorulmuştu. Şu cevabı verdi:
"Hayır, olmaz, su ile saça değilmelidir!

Muvatta, Tahâret 38, (1, 35).

3583 - Hz. Sevbân (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bir seriyye göndermişti. Askerler soğukla karşılaşıp üşüdüler. Resülullah aleyhissalâtu vesselâma döndükleri zaman, onlara sarıklarının ve mestlerinin üzerine meshetmelerini emretti."

3584 - Hz. Enes (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâmı abdest alırken gördüm. Üzerinde çizgili kırmızı bir sarık vardı. Elini sarığın altına soktu, başının ön kısmını meshetti, sarığını çözmedi."

Ebu Dâvud, Tahâret 57, (147).

3585 - Sâbit İbnu Ebi Safiyye anlatıyor: "Ebu Cafere -ki Muhammed el-Bâkırdır- dedim ki: "Hz. Câbir (R.a), sana Resülullah aleyhissalâtu vesselâmın uzuvlarını birer birer, ikişer ikişer ve üçer üçer yıkayarak abdest aldığını söyledi mi?"
Bu soruma: "Evet!" diye cevap verdi."

Bir rivâyette de: "Birer birer yıkayarak abdest aldı mı?" diye sordum; "evet! diye cevap verdi şeklinde gelmiştir..

Tirmizi, Tahâret 35 (45, 46).

3586 - Abdullah İbnu Zeyd (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm ikişer ikişer yıkayarak abdest aldı ve: "Bu, nur üzerine nurdur" buyurdu.

3587 - Hz. Osman (R.a) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselam, uzuvlarını üçer üçer yıkayarak abdest aldı ve şöyle buyurdu:

"Bu benim ve benden önceki diğer peygamberlerin ve İbrahim aleyhissalamın abdestidir."

Rezin tahric etmiştir.

MİSVAK
3588 - Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Eğer ümmetim üzerine zahmet vermeyecek olsaydım, her namazda misvak kullanmalarını emrederdim."

Buhari, Cuma 8, Temenni 9; Müslim, Tahâret 42, (252); Muvatta, Tahâret 115, (1, 66); Ebu Dvud, Tahâret 115, (46); Tirmizi, Tahâret 18, (22); Nesâi, Tahâret 7, ( 1,12). Bu metin Sahiheynin metnidir.
Muvattanın rivâyetinde: ". . her abdestte. . . denmiştir.

3589 - Ebu Dâvud ve Tirmizinin Zeyd İbnu Hâlil el-Cüheni (R.a)tan kaydettikleri rivâyet şöyledir:

"Resülullah aleyhissalâtu vesselâmın şöyle söylediğini işittim: "Ümmetime zahmet vermeyecek olsam, her namazda misvak kullanmalarını emrederdim ve yatsı namazını da gecenin üçte birine kadar tehir ederdim.

Ebu Dâvud, Tahâret 25, (47); Tirmizi, Tahâret 18, (23).

3590 - Tirmizi şu ziyâdede bulundu: "Zeyd İbnu Hâlid, namaza geldiği zaman misvağı kulağının üstünde olurdu, tıpkı kâtibin, kulağı üstündeki kalemi gibi. Misvaklanmadan namaza durmazdı. Misvaklandıktan sonra yine yerine koyardı."

Tirmizi, Tahâret 18, (23).

3591 - Hz. Huzeyfe (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselam gece (namaza) kalktığı vakit ağzını misvakla ovalardı.

Buhari, Cuma 8, (2, 212), Vudü 73, Teheccüd 9; Müslim, Tahâret 45, (254); Ebu Dâvud, Tahâret 30, (55); Nesâi, Tahâret 2, (1, 8) Bu metin Sahiheyne aittir.

3592 - Hz. Aişe (R.a) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselam ın abdest suyu ve misvâkı (akşamdan hazırlanıp yanına) konulurdu. Gece kalkınca abdest bozar, sonra misvaklanırdı. 3593 - Bir diğer rivâyette şöyle gelmiştir: "(Resülullah aleyhissalâtu vesselâm) gece veya gündüz yattığında ve kalktığında mutlaka abdest almazdan önce misvaklanırdı."

Ebu Dâvud, Tahâret 27, 30, (51, 56, 57); Müslim; Tahâret 45, (253); Nesai, Tahâret 8, (1, 13), Metin Ebu Dâvuda ait.

3594 - Yine Hz. Aişe (R.a) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Misvak ağız için temizlik vasıtasıdır. Rab Teâla için de rıza vesilesidir.

Nesâi, Tahâret 5, (1, 10).

3595 - Hz. Ebu Musa (R.a) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselama uğramıştım. Elindeki bir misvakla dişlerini misvaklıyordu ve ü, ü diye bir ses çıkarıyordu, misvak ağzındaydı, sanki kusuyor gibiydi."

Buhari, Vudü 73; Müslim, Tahâret 46, (255); Ebu Dâvud, Tahâret 26, (49); Nesâi, Tahâret 3, (1, 9).

3596 - İbnu Ömer (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Rüyamda gördüm ki, bir misvakla dişlerimi misvaklıyorum. İki kişi yanıma geldi, biri diğerinden büyüktü. Elimdeki misvakı onlardan küçük olana uzattım. Bana: "(Büyüğü) büyükle! dendi. Bunun üzerine misvağı büyük olana verdim.

Buhari, Vudü 74; Müslim, Rüya 19, (2271).

Hadisi, Buhari muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir, Müslim ise senetli olarak kaydetmiştir.

3597 - Hz. Aişe (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bana misvağını yıkamam için verirdi. (Teberrük için, yıkamazdan) önce kendim kullanırdım, sonra yıkayıp ona verirdim."

Ebu Davud, Taharet 28, (52).

ELLERİN YIKANMASI
3598 - Hz. Ebü Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Uykudan uyanınca, sizden hiç kimse, üç sefer yıkamadıkça ellerini kaba banmasın. Çünkü o, ellerinin geceyi (vücudunun neresinde geçirdiğini bilemez."

Buhari, Vudü 26; Müslim, Tahâret 87, (278); Muvatta, Tahâret 9, (1, 21); Ebu Dâvud, Thâret 49, (103, 104, 105); Tirmizi, Tahâret 19, (24); Nesâi, Tahâret 1, (1, 6, 7).

İSTİNSAR, İSTİNŞAK VE MAZMAZA
3599 - Hz. Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim abdest alırsa istinsarda bulunsun (sümkürsün), kim taşla istinca yaparsa teklesin."

Buhari, Vudü 25; Müslim, Tahâret 20, 22, (237); Muvatta, Tahâret 2, 3, (1,19); Ebu Dâvud, Tahâret 55, (140); Nesâi, Tahâret 70, 72, (1, 66, 67).

3600 - Müslimin bir rivâyetinde şöyle gelmiştir: "Sizden biri abdest alınca burnuna su çeksin, sonra sümkürsün."

Müslim, Tahâret 20, (237).

Bir diğer rivâyette: "...Burun deliklerine su çeksin, sonra sümkürsün şeklindedir.

Müslim, Tahâret 21, (237).

3601 - Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Biriniz uykudan uyandığı zaman üç kere sümkürsün. Zirâ şeytan, burnunun içinde geceler.

Buhari, Bedül-Halk 11, (6, 243); Müslim, Tahâret 23, (238); Nesâi, Tahâret 73, (1, 67).

3602 - Abdullah İbnu Zeyd (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâmı bir avuç su ile hem mazmaza hem de istinşak yaparken gördüm, bunu üç kere yapmıştı.

Tirmizi, Tahâret 22, (28).

3603 - Talha İbnu Musarrıf an ebihi an ceddihi (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâmın yanına girdim, abdest alıyordu. Su yüzünden ve sakalından göğsüne akıyordu. Mazmaza ve istinşakın arasını da ayırmıştı."

Ebu Dâvud, Tahâret 54, (139).

3604 - Hz. Ali (R.a)tan anlatıldığına göre, su istemiş ve mazmaza ve istinşak yapmış, sol eliyle sümkürmüş sonra da:

"Resülullah aleyhissalâtu vesselâmın temizliği böyleydi demiştir.

Nesâi, Tahâret 74, (1, 67).

SAKAL VE PARMAKLARI HİLALLEMEK
3605 - Osman İbnu Affân (R.a)ın anlattığına göre, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm sakalını hilâlliyor idi."

Tirmizi, Tahâret 23, (31).

3606 - Hz. Enes (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm abdest alınca bir avuç su alır, onu çenesinin altına tutup onunla sakalını hilâller ve: "Aziz ve Celil olan Rabbim böyle emretti" derdi."

Ebu Davud, Tahâret 56, (145).

3607 - Müstevrid İbnu Şeddâd (R.a) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâmı gördüm. Abdest aldığı zaman ayaklarının parmaklarını serçe parmağı ile hilâlliyordu."

Tirmizi, Tahâret 30, (40); Ebu Dâvud, Tahâret 58, (148).

3608 - Lakit İbnu Sabıra (R.a) anlatıyor: "Dedim ki: "Ey Ellahın Resülü! Bana abdestten haber ver! Aleyhissalâtu vesselâm:

"Abdesti tam al, parmaklar arasını hilâlle, istinşakda mübâlağa yap, oruçlu olursan mübalâğa yapma buyurdu.

Ebu Dâvud, Tahâret 55, (142, 143, 144); Tirmizi, Tahâret 30, (3 8); Nesâi, Tahâret 71, 92, (1, 66, 79).

KULAKLARI MESHETMEK
3609 - Rebi Bintu Muarrız (R.a) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm abdest aldı, (bu esnada) elini kulaklarının hücresine soktu."

Ebu Dâvud, Tahâret 50, (131).

3610 - Nâfi merhum anlatıyor: "İbnu Ömer, kulakları için suyu parmağıyla alırdı."

Muvatta, Tahâret 37, (1, 34).

ABDESTİ TAM ALMAK
3611 - Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Ümmetim, Kıyamet günü çağırıldıkları vakit abdestin izi olarak (nurdan) bir parlaklıkları olduğu halde gelirler. Öyleyse kimin imkanı varsa parlaklığını artırsın."

3612 - Bir diğer rivâyette şöyle gelmiştir: "Ebu Hüreyre (R.a) abdest aldı, yüzünü yıkadı, ellerini yıkadı, ellerini yıkarken nerdeyse omuza kadar yıkıyordu. Sonra ayaklarını yıkadı ve nerdeyse bacaklarına kadar yükseldi. Sonra dedi ki: "Ben Resulullah aleyhissalâtu veselâmın, "Ümmetim Kıyamet günü (abdest uzuvlarındaki) parlaklıkla gelir..." Gerisi yukarıdaki gibi devam ediyor.

3613 - Müslimin diğer bir rivâyetinde şöyle denmiştir: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâmın "...Müminin zineti, abdestin yükseldiği yere kadar yükselir..."

Buhari, Vudü 3; Müslim, Taharet 34, 35, 40, (246, 250); Nesai, Tahâret 110, (1, 94, 95).

SUYUN MİKTARI
3614 - Hz. Enes (R.a) anlatıyor: "Resûlullah (S.a.v) (miktarca) bir sâdan beş müdd e kadar olan su ile yıkanır, bir müdd su ile de abdest alırdı.
Bir başka rivâyette: "... beş mekkûk ile yıkanır, bir mekkûk iIe de abdest alırdı" denmiştir.
Bir diğer rivâyette: " . . beş. . denmiştir.
Tirmizinin rivâyetinde "Resülullah (S.a.v) buyurdular ki: "Abdest için iki rıtl su kafidir.
Ebu Dâvudun rivâyetinde: "...Resülullah aleyhissalâtu vesselâm iki rıtl ihtivâ eden kapla abdest alır, bir sâ ile guslederdi denmiştir.

Buhari, Vudü 47; Müslim, Hayz 51, (325); Ebu Dâvud, Tahâret 44, (95); Tirmizi, Salât 425, (609); Nesâi, Tahâret 59, (1, 57, 58).

3615 - Sefine (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâmı bir sa miktarındaki su cenâbetten yıkar, bir müdd su da abdestine yeterdi."

Müslim, Hayz 52, (326); Tirmizi, Tahâret 42, (56).

3616 - Ümmü Ammâre (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm abdest aldı. Bu maksadla kendisine içerisinde üçte iki müdd miktarında su bulunan bir kab getirilmişti.

Ebu Dâvud, Tahâret 44, (94); Nesâi, Tahâret 59, (1, 58).

Nesâi şunu ilâve etmiştir: "Şube der ki: "Ben, Aleyhissalâtu vesselâmın kollarını yıkadığını ve onları ovduğunu, kulaklarının iç kısmını meshettiğini öğrendim. Ancak kulakların dışını da meshettiğini bilmiyorum."

3617 - Abdullah İbnu Zeyd (R.a) anlatıyor: "Bize Resülullah aleyhissalâtu vesselâm gelmişti. Kendisine bakır kapta su getirdik, onunla abdest aldı."

Ebu Dâvud, Tahâret 47, (100).

3618 - Ubey İbnu Kab (r.a) anlatıyor: "ResüIullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Abdest (sırasın)da vesvese veren bir şeytan vardır. Adı da el-Velehândır. Öyleyse suyun vesvesesinden kaçının."

Tirmizi, Tahâret 43, (57).

MENDİL
3619 - Hz. Aişe (R.a) anhâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâmın abdest aldıktan sonra kurulandığı bir bezi vardı.

Tirmizi, Tahâret 40, (53).

3620 - Hz. Muâz (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâmı gördüm, abdest alınca elbisesinin bir kenarıyla yüzünü siliyordu.

Tirmizi, Tahâret 40, (54).

DUA ve BESMELE
3621 - Hz. Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular: "Abdesti olmayanın namazı yoktur. Üzerine Ellahın ismini zikretmeyen kimsenin abdesti de abdest değildir."

Ebu Dâvud, Tahâret 48, (101).

3622 - Rabâh İbnu Abdirrahmân İbni Ebi Süfyân İbnu Huveytip an ceddihâ an ebihâ dan rivâyete göre demiştir ki:

"Ben Resülullah aleyhissalâtu vesselâmı işittim. Diyordu ki: "Üzerine Ellahın ismini zikretmeyen kişinin abdesti yoktur."

Tirmizi, Tahâret 20, (25).

3623 - Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâmı işittim. Diyordu ki: "Kim abdestinin başında Ellahı zikrederse bedeninin tamamı temizlenir. Eğer Ellahın ismini zikretmezse bu kimsenin sadece abdest uzuvları temizlenir."

Rezin tahric etmiştir. FeyzuI-Kadir, 6, 128).

3624 - Ebu Musa (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâma geldim, abdest alıyordu. Şu duayı okuduğunu işittim: "Ellahümmağfirli zenbi ve vassili fi dâri ve bârik li fi rızki (Ellahım günahımı mağfıret et, evimi bana genişlet, rızkımı bana mubârek kıl."

Rezin tahric etmiştir. İbnus-Sünni AmelüI-yevm veI-Leyl, 5, 10.

YEL
3625 - Hz. Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ses ve koku olmadıkça abdest alınmaz.
Bir rivâyette şöyle gelmiştir: "Biriniz mescidde iken, kabaları arasında bir yel hissetse ses işitmedikçe veya koku duymadıkca dışarı çıkmasın.

3626 - "Sizden biri, karnında bir şeyler hissetse ve fiilen çıkıp çıkmadığı hususunda tereddüd içinde kalsa, bir ses işitmedikçe veya bir koku duymadıkça mescidden çıkmasın."

3627 - Ebu Dâvudda şöyle gelmiştir: "Biriniz namazda iken, dübüründe bir hareket hissetse ve abdestinin bozulup bozulmadığı hususunda tereddüde düşse, bir ses işitmedikçe veya bir koku duymadıkça mescidi terketmesin."

Müslim, Hayz 99, (362); Tirmizi, Tahâret,56, (74, 75); Ebu Dâvud, Taharet 68, (177).

3628 - Abdullan İbnu Zeyd (R.a) anlatıyor: "Resülullah (S.a.v)a, namazda iken hayaline abdesti bozuldu gibi gelen bir adamdan bahsedilmişti. Şöyle ferman buyurdular:
"Sesi işitip kokuyu duymadıkça namazı sakın terketmesin.

3629 - Ebu Dâvud bir rivâyette şu ziyadede bulunmuştur: "Biriniz mescide girince, kabaları arasında bir şey hissedecek olsa, çıkanın sesini işitmedikçe sakın mescidden dışarı çıkmasın.

Buhari, Vudü 4, 34, Büyü 5; Müslim, Hayz 98, (361); Ebu Dâvud, Tahâret 68, (176); Nesâi, Tahâret 116, (1, 99).

3630 - Ali İbnu Talk (R.a) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Biriniz namazda yellenirse derhal namazdan çıksın, abdest alsın ve namazı iade etsin."

Ebu Dvud, SaIât 193, (1005).

3631 - Bu hadisin Tirmizideki lâfzı şöyle: "Bir bedevi gelerek: "Ey Ellahın Resulü! bizden bir kimse çölde bulunsa, azıcık bir yel kaçırsa, suyu da az ise ne yapmalıdır)?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselam:

"Sizden biri yellenecek olursa abdest alsın. Kadınlara da arkalarından temas etmeyiniz. Bilesiniz ki Ellah hakk(ın sorulması ve açıklanmasıyla ilgili hususlarda sizden) utanma talebinde bulunmaz."

Tirmizi, Radâ 12, (1164-1166).

MEZİ
3632 - Muhammed İbnu Hanefiye anlatıyor: "Hz Ali (R.a) dedi ki: "Ben mezisi akan bir kimseydim. Bunun hükmü hususunda -kızı hanımım olması sebebiyle- Resulullah aleyhissalâtu vesselâma soramamıştım. Mikdâd İbnul-Esved radıyallahu anha söyledim, o sordu. Şu cevabı almıştık:

"(Mezisi gelen kimse) zekerini yıkar ve abdest alır."

3633 - Muvatta ve Ebu Dâvudun rivayetIerinde Mikdâd şöyle demiştir: "Hz. Ali (R.a), bana, kendisi için Resûlullahtan: "Kadınına yakınlaşınca mezisi akan kimseye ne gerektiği hususunda sormamı söyledi. Ali ilâveten dedi ki: "Zira yanımda Resülullah (S.a.v)ın kızı var, bu sebeple bizzat sormaktan utanıyorum."

Mikdâd der ki: Ben bu mesele hakkında Resülullah aleyhissalâtu vesselâma sordum. Şu cevabı verdi:

"Biriniz buna rastlarsa fercini su ile yıkasın. Namaz abdesti ile abdest alsın."

Ebu Dâvud bir başka rivâyette şu ziyadeyi kaydeder: "...zekerini ve iki husyesini yıkasın."

Buhari, Gusl 13, İlm 51, Vudü 34; Müslim, Hayz 17, (303); Muvatta, Tahâret 53, (140); Tirmizi, Tahâret 83, (114); Nesâi, Taharet 112, (1, 96, 97) Gusl 28, (1, 213); Ebu Dâvud, Tahâret 93, (206, 207, 208, 209).

3634 - Yine Ebu Dâvudun bir diğer rivâyeti şöyledir: "Hz. Ali (R.a) dedi ki: "Ben mezisi akan bir kimseydim, yıkanmaya başladım. (Sonunda) sırtım çatlayacak hale geldim. Durumu Resulullah aleyhissalâtu vesselâma zikrettim -veya ona zikredildi-. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm:

Öyle yapma, (her seferinde yıkanma)! Meziyi gördün mü, zekerini yıka, sonra da namaz abdestiyle abdest al. Ancak meni atacak olursan o zaman yıkan!" buyurdular."

Ebu Dâvud, Tahâret 93, (203).

3635 - Sehl İbnu Hüneyf (R.a) anlatıyor: "Ben mezi akıntısından epey bir sıkıntıda idim. Bu yüzden sık sık gusül yapıyordum. Sonunda Resulullah aleyhissalâtu vesselâma bu husustan sordum. Bana:

"Meziden dolayı sana abdest kâfidir!" buyurdular.
"Ey Ellahın Resülü! elbiseye değen meziden ne yapmalıyım? dedim.
"Bir avuç su alıp, bunu, mezinin değdiğini zannettiğin yerlere serpmen sana yeterlidir!" cevabını verdi.

Ebu Dâvud, Tahâret 83, (210); Tirmizi, Tahâret 84, (115); İbnu Mâce, Tahâret 70, (506).

3636 - Abdullah İbnu Sad el-Ensâri (R.a) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v)dan guslü gerektiren şeyler nelerdir, sudan sonra olan sudan sordum. Şu cevabı verdi:

"Bu mezidir. Her erkek mezi ifrâz eder. Mezi akınca fercini ve husyelerini yıkarsın, ve namaz abdestiyle de abdest alırsın."

Ebu Dâvud, Tahâret 83, (211).

3637 - Hz. Ömer (R.a) anlatıyor: "Ben de (meziyi), kendimden ipek ipliği gibi iner görürdüm. Öyleyse bunu sizden biri görünce (telaşlanmayıp) zekerini yıkasın ve namaz abdestiyle abdest alsın." Burada meziyi kastetmiştir.- "

Muvatta, Tahâret 54, (1, 41).

KUSMUK
3638 - Ebud-Derdâ (R.a) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm (bir keresinde) kustu ve abdest aldı. Madân der ki: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâmın âzadlısı Sevban radıyallahu anha Şam câmiinde rastladım. Bu meseleyi ona hatırlattım ve ondan (mahiyetini) sordum. Şu cevabı verdi:

Doğru söylemiş, o zaman abdest suyunu da Resulullah (S.a.v)ın kendilerine ben dökmüştüm."

Ebu Dâvud, Savm 32, (2381); Tirmizi, Tahâret 63, (87).

KAN
3639 - Misver İbnu Mahremenin anlattığına göre: "Ömer İbnuI-Hattab (R.a)ın hançerlendiği gece huzuruna girdi ve Ömeri sabah namazı için uyandırdı. Ömer (R.a):
"Namazı terkedenin İslamdan nasibi yoktur! buyurdu. Sonra Ömer, yarasından kan aktığı halde namaz kıldı.

Muvatta, Tahâret 51, (1, 3 9-40).

3640 - Hz Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor "Resulullah aleyhissalâtu vesselamla birlikte Zâtur-Rikâ gazvesine çıktık. (Askerlerden) bir kişi, müşriklerden birinin hanımına temasta bulundu. Kocası da:

"Muhammedin Ashabından kan dökmeden geri dönmeyeceğim diye yemin etti. Evinden çıkıp Resulullah aleyhissalâtu vesselâmı tâkibe koyuldu. Resulullah aleyhissalâtu vesselâm bir verde mola verdi ve:

"Kim bizi (nöbet tutup) koruyacak? diye sordu. Muhacir ve Ensârdan birer adam vazifeyi üzerlerine aldılar. ResuIullah aleyhissalâtu vesselâm, bunlara:

"Şu geçidin girişini tutun (orada bekleyin)! diye ferman buyurdu.

Bu iki zat, geçidin ağzına gelince Muhacirden olanı, yattı. Ensâri de namaz kılmaya başladı.

Derken tâkipçi adam da oraya geldi. (Namazdaki nöbetçinin) silüetini görünce anladı ki, bu, askerlerin koruyucusudur, derhal bir ok attı ve ok, eliyle koymuşcasına hedefini buldu. Ensari oku çıkarıp (namazına devam etti). Müşrik (isabet ettiremedim düşüncesiyle atmaya devam etti.) Öyleki üçüncü okunu da attı. Ensâri de (yaraya aldırmadan) aynı şekilde namazına devam etti. Bir müddet sonra arkadaşı uyandı. (Müşrik bunların iki kişi olduğunu görünce) yerinin farkına vardıklarını anladı ve kaçtı.

Muhâcirden olan zât, Ensari arkadaşındaki kanı görünce:
"Sübhânallah! Sana ilk oku atınca beni niye uyandırmadın?" diye sordu. Arkadaşı:
"Öyle bir sure okuyordum ki, kesmek istemedim diye cevapladı.
Ebu Dâvud, Tahâret 79, (198).

KADINA DEĞME
3641 - Hz. Aişe (R.a) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) kadınlarından birini öptü, sonra dönüp namaza gitti, abdest tazelemedi.

Urve rahimehullah der ki: "Kendisine: "Bu, sizden başka bir hanımı olmamalı!" dedim, Hz. Aişe gülmekle cevap verdi.

Ebu Dâvud, Tahâret 69, ( 178, 179,180); Tirmizi, Tahâret 63, (86); Nesâi, Tahâret 121, (1,104); İbnu Mâce, Tahşet 69, (502).

3642 - İbnu Ömer (R.a)in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Erkeğin hanımını öpmesi ve ona eliyle dokunması hep mülamese (değme) sayılır. Öyleyse kim hanımını öperse veya eliyle dokunursa abdest alması gerekir." Bu rivayetin bir benzeri İbnu Mesuddan gelmiştir.

Muvatta, Tahâret 64, (1, 43).

3643 - Übeyy İbnu Kab (R.a) anlatıyor: "Ey Ellahın Resulü, dedim, bir kimse hanımıyla cima yapsa fakat inzal olmasa yıkanması gerekir mi?"

"Kadına değen kısmını yıkar, sonra abdest alır ve namaz kılar!" buyurdular."

Buhari, Gusl 29, Müslim, Hayz 85, (346).

FERCE DEĞMEK
3644 - Talk İbnu Ali (R.a) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v)ın yanına geldik. (Biz huzurlarında iken) bir adam geldi. Sanki o bir bedevi idi.

"Ey Ellahın Resulü! dedi, kişi abdest aldıktan sonra zekerine değerse ne gerekir (abdesti bozulur mu, bozulmaz mı?) Resulullah (S.a.v) şu cevabı verdi:

"O, kendisinden bir parça değil midir?"

Ebu Dâvud, Tahâret 71, (182, 183); Tirmizi, Tahâret 62, (85); Nesâi, Tahâret 120, (1,101). Bu metin Tirmizinindir.

3645 - Büsre Bintü Saffan (R.a) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v) buyurdular ki: "Zekerine değen abdest almadıkça namaz kılmasın.

Tirmizi, Tahâret 61, (82, 83, 84); Muvatta, Tahâret 58, (1; 42); Ebu Dâvud, Tahâret 70, (181); Nesâi, Taharet 118, (1, 100).

3646 - Musab İbnu Sad İbni Ebi Vakkâs (R.a) anlatıyor:
"Ben, Sad İbni Ebi Vakkâs (R.a)a Kuran tutuyordum. Bir ara kaşındım. Sad:

"Her halde zekerine değdin? dedi. Ben "evet!" deyince:
"Kalk, abdest al! emretti. Ben de gidip  abdest alıp geri döndüm."

Muvatta, Tahâret 59, (1,42).

3647 - Nafi rahimehullah anlatıyor: "Ben, bir sefer sırasında İbnu Ömer (R.a)le beraberdim. Güneş doğduktan sonra onun abdest alıp namaz kıldığını gördüm. Kendisine: "Bu, şimdiye kadar kıldığınızı hiç görmediğim bir namaz! dedim. Şu açıklamayı yaptı:

"Sabah namaz kılmak üzere abdest aldım sonra fercime dokundum. Sonra da abdest almayı unuttum (ve namaz kıldım. Şimdi bu durumu hatırlayınca) yeniden abdest alıp namazımı iade ettim.
Muvatta, Tahâret 60, (1, 42, 43).

UYKU, BAYILMA; KENDİNDEN GEÇME
3648 - Hz. Enes (R.a) anlatıyor: "Resulullahın ashabı uyurlar, sonra abdest almadan namaz kılarlardı:

(Enesten bunu rivayet eden) Katadeye:
"Bu sözü Enesten bizzat işittin mi?" diye sorulmuştu:
"Vallahi evet!" diye teyid etti."

Müslim, Hayz 125, (376); Ebu Dâvud, Tahâret 80, (200); Tirmizi, Tahâret 58, (78).

3649 - İbnu Ömer (R.a)den anlatıldığına göre, oturarak uyur, sonra kalkar, abdest almadan namaz kılardı."

Muvatta

3650 - Hz. Ali (R.a) anlatıyor: "Gözler, halkanın bağıdır, öyleyse uyuyan abdest alsın."

Ebu Dâvud, Tahâret 80, (203).

3651 - İbnu Abbas (R.a)ın anlattığına göre, Resulullah (S.a.v) ı secde halinde uyurken görmüş ve hatta Resulullah (S.a.v) horlayıp solumuş, sonra kalkıp (abdest almadan) namaz kılmıştır.

İbnu Abbas der ki:

"Ey Ellahın Resulü dedim, siz uyudunuz, (abdestiniz bozulmuş olmalı değil mi)?" Bana şu açıklamayı yaptı: "Abdest, yatarak uyuyana gerekir. Zira yatarak uyuyunca mafsalları rahâvet basar.

Tirmizi, Taharet 57, (77); Ebu Dâvud, Tahâret 80, (202); Nesâi, Ezân 41, (2, 30).

3652 - Ubeydullah İbnu Abdillah İbni Utbe anlatıyor: "Hz. Aişe (R.a)nin yanına girip, kendisine:
"Bana Resulullah (S.a.v)ın hastalığından bahsetmez misiniz? dedim.
"Elbette dedi ve anlattı: "Resulullah (S.a.v) ın hastalığı ağırlaşmıştı. Bir ara:
"Halk namazı kıldı mı? diye sordu.
"Hayır ey Ellahın Resülü, sizi bekliyorlar dedik.

"Benim için leğene su koyun!" emrettiler. Dediğini yaptık. Yıkandılar. Sonra kalkmaya çalıştı. Ancak üzerine baygınlık geldi. Az sonra açıldı. Tekrar: "Halk namazı kıldı mı?" diye sordu.

"Hayır, ey Ellahın Resulü, sizi bekliyorlar! dedik. Halk oturmuş, yatsıyı kılmak üzere Resulullah (S.a.v)ı bekliyordu."

Buhari, Ezân 51, 39, 46, 47, 67, 68, 70, Vudü 45, Hibe 14, Farzul-Hums 4, Enbiya 19, Megazi 83, Tıbb 21, İtisâm 5; Müslim, Salât 90, (418); Nesâi, İmamet 40, (2,101, 102).

Bu rivâyet Buhari ve Müslim tarafından tahric edilen uzunca bir rivayetten bir parçadır.

3653 - Esma Bintu Ebi Bekr (R.a), küsuf namazıyla ilgili rivayetinde der ki: "..Ben de (Resulullaha uyarak) namaza durdum. (Namazı öylesine uzattı ki) üzerime baygınlık geldi. Başımın üzerine su dökmeye başladım."

Urve rahimehullah der ki: "Abdest almadı.

Buhari, Vudü 37 İlm 24, Küsuf , 10, 11, Sehv 9, Itk 3, İtisam 2; Müslim, Küsuf 11, (905).

ABDEST GEREKTİREN
3654 - Ebu Hüreyre (R.a)den nakledildiğine göre, Ebu Hüreyre mescidde abdest alırken yanına Abdullah İbnu Kârız gelir. Ona, Ebu Hüreyre şu açıklamayı yapar: "Bir keş (kurumuş çökelek) parçası yedim, bu sebeple abdest alıyorum. Çünkü ben Resulallah aleyhissalâtu vesselâmın "Ateşte pişen şeyler yiyince abdes alın" dediğini işittim."

Müslim, Hayz 90, (352); Nesâi, Taharet 122, (1,105,106); Tirmizi, Tahâret 58, (79); Ebu Dâvud, Tahâret 76, (194). Bu, Müslimin lafzıdır. Müslimde Hz. Aişeden de buna benzer bir rivâyet mevcuttur.

ABDESTİN TERKİ
3655 - İbnu Abbâs (R.a) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v) koyun budu yedi ve namaz kıldı, abdest almadı.

Buhari, Vudü 50, Etime 18; Müslim, Hayz 91, (354); Muvatta, Tahâret 91, (1, 25); Ebu Dâvud, Tahâret 75, (187); Nesai, Tahâret 123, (1, 108).

Buharinin bir başka rivayetinde: "Tencereden eliyle etli kemik aldı denmiştir. Müslimin bir rivayetinde: "Budu kemirdi, sonra namaz kıldı, abdest tazelemedi denmiştir.

3656 - Amr İbnu Ümeyye ed-Damri (R.a) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v)ı gördüm, elindeki koyun budundan parça kesiyordu, ezan okundu. Hemen et dildiği bıçağı bırakıp namaza koştu, abdest almadı."

Buhari, Vudü 50, Ezan 43, Cihad 92, Etime 20, 26; Müslim, Tahâret 92, (355); Tirmizi, Etime 33, (1837).

3657 - Hz. Câbir (R.a) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v) çıktı, beraberinde ben de vardım. Ensârdan bir kadına uğradı. Kadın ona bir koyun kesti. Bir tabak tâze hurma getirdi, ondan yeyip sonra öğle için abdest aldı ve namaz kıldı. Sonra (namazdan) ayrıldı. Kadın ona koyundah arta kalan bir şeyler getirdi. Resulullah (S.a.v) onu da yiyip ikindiyi kıldı, bu sırada abdest almadı."

Muvatta, Tahâret 25, (1, 27); Tirmizi, Tahâret 59, (80); Ebu Dâvud, Tahâret 75, (191,192); Nesâi, Tahâret 23, (1,108). Bu Tirmizinin lafzıdır.

Ebu Dâvud ve Nesainin rivayetinde: "Resulullahın son iki icraatından biri ateşin değiştirdiğinden abdest almayı terketmekti denmiştir.

3658 - Ubeyd İbnu Sümâme el-Murâdi anlatıyor: "Abdullah İbnuI-Hâris İbni Cez (R.a), Mısıra yanımıza geldi. Kendisi Resulullah (S.a.v)ın ashabından idi. Mısır Camiinde şu hadisi anlatırken işittim: "Ben, öyle hatırlıyorum ki, Resulullah (S.a.v.)la bir adamın evinde oturan yedi kişiden yedincisi veya altıdan altıncısıydım. Derken Bilâl (R.a) geçti ve ezan okudu. Biz de çıktık. Giderken bir adama uğradık tenceresi ateş üstündeydi. Resulullah (S.a.v) ona: "Tenceren yeterince pişti mi? diye sordu. Adam:

"Evet, annem babam sana feda olsun!" dedi. Resulullah bunun üzerine bir parça aldı. Çiğnemesi devam ederken namaz için iftitah tekbiri aldı. Ben bu sırada ona bakıyordum."

Ebu Dâvud, Tahâret 75, (193).

3659 - Süveyd İbnun-Numân (R.a) anlatıyor: "Hayber Seferine Resulullah (S.a.v) ile birlikte çıktık. Hayber yakınlarında olan Sahbâya vardığımız zaman Resulullah (S.a.v) ikindi namazını kıldı. Namaz bitince yiyecek getirilmesini ferman buyurdu. Sadece kavut getirilmişti. Bunun su ile ıslatılmasını emir buyurdu.

Resulullah (S.a.v)da, biz de ondan yedik. Sonra akşam namazına kalktı. Ağzını mazmaza etti. Biz de ağızlarımızı mazmaza ettik. Fakat abdest almadı."

Buhari, Vudü 51, 54, Cihâd 123, Megazi 35, 38, Etime 7, 9, 51; Muvatta, Tahâret 20, (1, 26); Nesâi, Tahâret 124, (1, 108, 109).

3660 - Hz. Enes (R.a) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v süt içti. Ne mazmaza yaptı, ne abdest aldı; namazını kıldı."

DEVE ETLERİ
3661 - Câbir İbnu Semure (R.a) anlatıyor: "Bir adam Resulullah (S.a.v)a gelerek:

"Koyun eti sebebiyle abdest alayım mı? diye sordu.
"Dilersen abdest al, dilemezsen alma!" diye cevap verdi. Adam bunun üzerine:
"Deve eti sebebiyle abdest alayım mı? diye sordu. Resulullah (S.a.v) bu sefer:
"Evet, deve eti sebebiyle abdest al!" cevabını verdi. Adam tekrar:
"Koyun ağıllarında namaz kılayım mı? diye bir başka sual sordu:
"Evet! cevabını aldı. Tekrar sordu:
"Pekala, deve ağıllarında namaz kılayım mı?
"Hayır! buyurdu Aleyhissalâtu vesselam."

Müslim, Hayz 97, (360).

3662 - Ebu Dâvud ve Tirmizide Berâ (R.a)nın rivayetlerine göre Resulullah (S.a.v) şöyle demiştir:

"Deve ağıllarında namaz kılmayın, çünkü onlar şeytandandır."
Koyun ağıllarından soruldu:
"Oralarda kılın, çünkü onlar berekettir buyurdular.

Ebu Dâvud, Tahâret 72, (184); Tirmizi, Tahâret 60, (81).

MÜTEFERRİK HADİSLER
3663 - İbnu Mesud (R.a) anlatıyor: "Biz, yollarda ayağa bulaşan pislik sebebiyle abdest tazelemezdik."

Ebu Dâvud, Tahâret 81, (204); İbnu Mâce, İkamet 67, (1041).

3664 - Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Bir adam izarını sarmış olarak namaz kılarken, Resulullah (S.a.v) ona:

"Git, abdest al!" ferman buyurdu. Adam gitti abdest aldı, sonra gelip (tekrar namaza durdu. Resulûllah (S.a.v) tekrar):

"Git abdest al!" emretti. Adam gitti, abdest aldı, geri geldi. Bir adam:
"Ey Ellahın Resulü, ona niye abdest almasını emir buyurdunuz? diye sordu.
"O, dedi, izârını sarkıtmış olarak namaz kılıyordu. Ellah, izarını sarkıtan erkeğin namazını kabul buyurmaz!

Ebu Dâvud, Libas 28, (4086).

MEST ÜZERİNE MESHETMEK
3665 - Muğire İbnu Şube (R.a) anlatıyor: "Ben Resulullah (S.a.v)la beraberdim. Bana:

"Ey Muğire, su kabını al! emretti. Ben de onu aldım. Resulullah (S.a.v) (la tenhaya gittik. O) benim gözümden kayboldu, kaza-yı hâcet yaptı, (geri döndü). Üzerinde Şâmi bir cübbe vardı. (Abdest almak için hazırlık yaptı. Cübbesinin yenlerini çemreyip) kollarını çıkarmaya çalıştı. Ancak (yenler) dardı. Ellerini (yenlerin uç kısmından geri çıkarıp cübbeyi sırtına koyup kollarını) alttan çıkardı. Ben su döktüm, namaz için abdest aldı. Mestleri üzerine meshetti, sonra namaz kıldı."

3666 - Bir diğer rivâyette: "Mestlerini çıkarmada yardımcı olmak için eğildim. Bana:

"Bırak onları, zirâ ben, abdestli olarak mestlerimi giyindim" buyurdu ve üzerlerine meshetti.

Bu Sahiheynin lâfzıdır.

3667 - Müslim merhumun bir diğer rivayetinde: "Resulullah (S.a.v) mestleri, başının ön kısmı (alnı) ve sarığı üzerine meshetti denilmiştir.

3668 - Ebu Dâvudun bir diğer rivayetinde: "Resulullah (S.a.v) mestleri üzerine meshetmişti; ben:
"Ey Ellahın Resulü! yoksa unuttunuz mu? dedim. "Bilakis, dedi, belki sana unutturuldu. Aziz ve celil olan Rabbim, bana böyle emretti.

Buhari, Vudü 48, 3 5, 49, Salât 7, 25, Cihâd 90, Megâzi 80, Libâs 10, 11; MüsIim, Taharet 77, 79, 81, 82, (274); Muvatta, Tahâret 42, (1, 36); Ebu Dâvut, Tahâret 59; (149, 150; 151); Tirmizi, Tahâret 72, (97, 98, 99, 100); Nesâi, Tahâret 96, 97, 100, 87, (1, 82, 83, 84, 76).

3669 - Hz. Bilal (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v) mestleri ve örtüsü üzerine meshetti."

3670 - Ebu Dâvudun rivayetinde şöyle denmiştir: "Resulullah (S.a.v) ihtiyacı için (araziye) çıkardı. Ben de Ona su taşırdım. (Kaza-yı hâcet yapınca) abdest alırdı. Bu sırada sarığı ve "bot ları üzerine meshederdi."

Müslim, Tahâret 84, (275); Ebu Dâvud, Tahâret 59, (153); Tirmizi, Tahâret 75, (101); Nesâi, Tahâret 86, 96 (1, 75, 81).

3671 - Ebu Übeyde İbnu Muhammed İbni Ammâr İbni Yâsir anlatıyor:
"Câbir İbnu Abdillah (R.a)a mest üzerine meshetme hususunda sordum. "Ey kardeşimin oğlu, bu sünnettir buyurdu. Bunun üzerine sarık üzerine meshetme hakkında sordum:

"Saça meshet! diye cevap verdi.

Tirmizi, Tahâret 75, (102).

3672 - Cerir İbnu Abdillah el-Beceli (R.a)nin anlattığına göre, Cerir, abdest alıp mestleri üzerine meshedince, kendisine:

"Mest üzerine mesh mi yapıyorsun diye sormuşlardır. O da:

"Evet demiştir, ben Resulullah (S.a.v)ı gördüm. Bevletti sonra abdest aldı. (Sıra ayaklarına gelince, yıkamayıp) mestlerinin üzerine meshetti dedi.

Buhari, Salât 25; Müslim, Tahâret 73, (272); Tirmizi, Tahâret 70, (93); Nesâi, Tahâret 96, (1, 81).

Ameş der ki: "İbrahim Nehâi dedi ki: "Bu hadis, Abdullah İbnu Mesud (R.a)un ashabını taaccübe (hayrete) sevkediyordu, çünkü Cerir (R.a)in müslüman oluşu Mâide süresinin nüzülünden sonra idi."

3673 - Ebu Davudun rivayetinde Cerrr şöyle demiştir: "Meshetmekten beni ne alıkoyacak? Zira ben Resulullah (S.a.v)ı meshederken gördüm!

Bu sözü üzerine Cerire: "Bu, Mâide suresinin nüzûlünden önceydi dendi de şu cevabı verdi: "Hayır! Ben kesinlikle Maide suresinin nüzûlünden sonra müslüman oldum."

Ebu Dâvud, Tahâret 59, (154).

3674 - Hz. Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v), Mekkenin fethedildiği gün, beş vakit namazın hepsini tek bir abdestle kıldı ve mestlerine meshetti. Hz. Ömer (R.a):
"Bugün, hiç yapmadığın bir şeyi yaptın! dedi. Resulullah (S.a.v):
"Âmmden (bilerek) yaptım ey Ömer" cevabını verdi.

Müslim, Taharet 86, (277); Ebu Dâvud, Tahâret 66, (172); Tirmizi, Tahâret 45, (61); Nesai, Tahâret 101, (1, 86). Tirmizi ve Nesainin rivâyetinde meshin zikri geçmez.)

3675 - Hz. Mugire (R.a) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v) abdest aldı ve çoraplarının ve ayakkabılarının üzerine meshetti.

Ebu Dâvud, Tahâret 61, (159); Tirmizi, Tahâret 74, (99).

Ebu Dâvud der ki: "İbnu Mehdi, bu hadisi rivâyet etmezdi. Çünkü Muğire (R.a)den bilinene göre Aleyhissalâtu vesselam mestlerine meshediyordu."

Yine Ebu Dâvud der ki: "Bu hadis Ebu Musa el-Eşari (R.a) tarafından da rivâyet edilmiştir: "Aleyhissalatu vesselam çorapları üzerine meshetti." Ancak bu rivâyet muttasıl ve kuvvetli değildir, (zayıftır).

Ebu Dâvud der ki: "Çorap üzerine Ali İbnu Ebi Tâlib, İbnu Mesüd, Bera İbnu Azib, Enes İbnu Mâlik, Ebu Ümame, Sehl İbnu Sad ve Amr İbnu Hureys (R.a) ecmain de meshetmiştir. Bu tatbikat Ömer İbnuI-Hattâb ve İbnu Abbâs (R.a)dan da rivayet edilmiştir.

3676 - Evs İbnu Evs es-Sakafi (R.a) anlatıyor: "Ben, Resulullah (S.a.v)ı bir kavmin kuyusuna gelmiş, abdest alırken gördüm. Abdestini aldı, ayakkabılarına ve ayaklarına meshetti."

Ebu Dâvud, Tahâret 62, (160).

3677 - Muğire (R.a) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v) mestin üst ve aşağı kısımlarını meshederdi."

3678 - Ebu Dâvudun rivayetinde şöyle gelmiştir: "Resulullah (S.a.v) mestlerinin sırtlarına meshederdi."
Tirmizinin bir başka rivâyetinde de böyle denmiştir.

Tirmizi 72, 73, (97, 98); Ebu Davud, Tahâret 63, (161, 165); Nesâi, Tahâret 63, (1, 62).

3679 - Hz. AIi (R.a) buyurdular ki: "Eğer din insanın fikrine göre olsaydı, mestin altını meshetmek, üstünü meshetmekten evlâ olurdu. Ancak ben Resulullah (S.a.v )ın mestin üstünü meshettiğini gördüm."

Ebu Dâvud, Tahâret 62, (162).

3680 - Bir başka rivâyette şöyle gelmiştir: "Hz. Ali (R.a)yi abdest alırken gördüm, ayağının sırtını meshetti ve dedi ki: "Eğer ben Resulullah (S.a.v)ı böyle yapar görmeseydim (ayağın altını meshetmeye daha Iayık düşünürdüm) dedi."

3681 - Bir diğer rivayette de şöyle gelmiştir: "Ben, Resulullah (S.a.v)ın ayağın üstünü meshettiğini görünceye kadar, dâima, altını meshetmenin evlâ olduğunu düşünürdüm."

Ebu Dâvud, Tahâret (63, 162,163, 164).

3682 - Şüreyh İbnu Hâni anlatıyor: "Hz. Aişe (R.a)ya mest üzerine meshetmekten sormaya geldim. Bana: "Sana Ebu Talibin oğlu (Hz. Ali) (R.a)yi tavsiye ederim, git ona sor. Zira o, Resulullah (S.a.v) ile birlikte seyahatlerde bulunmuştur!" dedi. Bunnun üzerine gidip ona sordum. Şu cevabı verdi:

"Resûlullah (S.a.v), (mesh müddetini) yolcu için üç gün üç gece tuttu, mukim için de bir gün bir gece tuttu.

Müslim, Tahâret 85, (276); Nesâi, Tahâret 99, (1, 84); İbnu Mâce, Tahâret 86, (552).

3683 - Saffan İbnu Assâl (R.a) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v) yolcu olduğumuz zaman, bize mestlerimizi üç gün üç gece, cenâbet hali dışında küçük ve büyük abdest bozma, ve uyku sebebiyle çıkarmamamızı emrederdi."

Tirmizi, Tahâret 71, (96), Daavât 102, (3529, 3530); Nesâi, Tahâret 98, (1, 83, 84); İbnu Mâce, Tahâret 86, (554).

3684 - Ubey İbnu İmâre (R.a) -ki bu Sahâbi, Resulullah (S.a.v) ile birlikte her iki kıbleye namaz kılan ilklerdendir- anlatıyor: "Bir gün Resulullah (S.a.v)a gelerek sordum:

"Ey Ellahın Resulü! Mestlerimin üzerine meshedeyim mi?
"Evet! buyurdular. Ben tekrar:
"Bir gün mü? dedim.
"Bir gün! buyurdular. Ben tekrar:
"İki gün (olsa)? dedim.
"İki gün! buyurdular. Ben tekrar:
"Üç gün (olsa)? dedim.
"Evet! dilediğin kadar! buyurdular.

3685 - Bir rivayette de "..Hatta yediye kadar ulaştı. Resulullah (S.a.v), sonunda:
"Evet! Sana uygun geldiği kadar!" buyurdular."

Ebu Dâvud, Tahâret 10, (158).

3686 - Huzeyme İbnu Sâbit (R.a) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v) buyurdular ki:

"Mest üzerine meshetmenin müddeti yolcu için üç gündür. Mukim için bir gün bir gecedir!" (Bir başka rivayette şu ziyade gelmiştir):

"Biz bu müddetin uzatılmasını taleb etseydik, bize mutlaka uzatırdı.

Ebu Dâvud, Tahâret 60, (157); Tirmizi, Tahâret 71, (95); İbnu Mâce, Tahâret 86, (553).

ABDEST VE GUSÜLDE KULLANILACAK SU MİKTARI
6037 - Abdullah İbnu Muhammed, babası tarikiyle dedesi Akilden naklediyor: "Resûlullah (S.a.v): "Abde

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.406 sn. deSen
↑ Yukarı