tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Kim Ellah’ın huzuruna bir iyilikle gelirse, o kimse için işlediği iyiliğe mukabil, on kat sevab ve mükafat vardır. Kim de bir kötülükle gelirse, o kimse işlediği o kötülüğe mukabil sadece misliyle cezalandırılır. Onlar asla zulme uğramazlar.
(En’am, 6/160)
Hadîs-i Şeriflerden
Bir mü’minin mü’mine karşı durumu parçaları birbirine sımsıkı kenetlenmiş binanın taş ve tuğlaları gibidir.
(Buhari, Salat 88, Müslim, Birr 65)
Dualardan
Cenab-ı Hak, sizi bu hizmet-i nuriyede daima muvaffak eylesin, âmîn. Ve sizden ebeden razı olsun, âmîn.
(Kastamonu Lahikası)
Vecîze
Ey devamı isteyen nefis! Daimî olan bir Zât'ın zikrine devam eyle ki, devam bulasın.
Mesnevî-i Nuriye

AKİBET MUTTAKÎLERİNDİR

21.02.2020

#HaftanınHutbesi

 

اِنَّ الْعَاقِبَةَ لِلْمُتَّق۪ينَ

Aziz Kardeşlerim!

Cenab-ı Hak, ehl-i imanın günahlarını ekseriyetle bu dünyada bela ve musİbetlerle temizler. Şayet günahları bu dünyada temizlenmezse, sekerat ve kabirde çektiği sıkıntılar, o insan hakkında keffaretu’z-zünub olur. Şayet sekerat ve kabirde dahi günahlarının cezası bitmezse, haşir meydanına bırakılır. Haşir meydanında çektiği sıkıntılar ile de günahlarının cezası bitmezse ve afv-ı İlahiyeye de mazhar olmazsa, cehennemde cezasını çekip daha sonra cennete gider. Ehl-i imanın cezası, ekseriyetle haşir meydanında biter. Ehl-i imandan cehenneme giden azınlıktadır. Acaba bu dünyada hafif bir ceza mukabilinde günahlardan kurtulmak, ahirette şiddetli bir cezaya çarptırılmadan ebedi bir saadete ve rü’yet-i ilahiye mazhar olmak, külli bir netice değil midir? Elbette böyle bir neticeye mazhar olmak için, bela ve musibeti hoş görüp sabretmemiz lazımdır.

Madem bela ve musibetler, ilerideki hem dünyevi, hem de uhrevi mükafatın müjdecisidir. O halde hakkımızdaki ferec-i İlahiyi intizar edelim. Cenab-ı Hakk’ın işine karışmayalım. Zira O’nun her işi hikmet dairesinde olup netice itibariyle ehl-i imanın lehindedir. Akibet muttakilerindir.[1] Mesela:  Hazret-i Yusuf (as)’ın bu dünyada başına gelen bela ve musibetlere hikmet nazarıyla baktığımız zaman hem dünyevi, hem de uhrevi saadeti netice verdiğini görürüz.

Mülk senin değil. Malikü’l-Mülk olan Zat-ı Zülcelal, mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Sen, O’nun tasarrufatı altında gizli olan hikmetlerini seyreyle, takdirini fikreyle, kusurunu derk eyle, aklın almadığı işlerine tenkid nazarıyla bakma. Belki bela ve musibetler altındaki pek çok hikmetleri ve güzel neticeleri düşün. فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا  اِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا ayetinin ifadesiyle “Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır. O zorluktan sonra ayrı bir kolaylık daha vardır.” [2]

Demek zorluk birdir, kolaylık ise ikidir.  O halde umutsuz olmayalım. Elbette  rahmet-i İlahiye, bu sıkıntıların sonunda bizlere mutlaka bir rahatlık ihsan edecektir. Çünkü öyle va’d buyurmuştur. Mesela; kışın şiddetli soğuğu altında bahar ve yaz mevsiminde vücuda gelecek hadsiz nebatat ve hayvanat taifelerinin tebessümü saklıdır. Hem mesela; Cenab-ı Hak, atmaca kuşunu serçeye musallat eder. Serçenin ne suçu var? Diye sorulabilir. Atmaca kuşunun o zayıf serçe kuşuna musallat olması, zahiren çirkin görünürse de hakikatte o küçük kuşun kendisini tehlikelerden koruması için kabiliyetinin inkişafına sebeptir. Ehl-i dalaletin, ehl-i imana muvakkat taslitinde dahi bilemediğimiz pek çok hikmet-i hafiye vardır. Sabredelim, bakalım sonunda ne çıkar!

Dikkat edin! Bir celalli el, devamlı bizleri çalkalandırıyor. Sakın kurtulduk demeyin, akibetinizden emin olmayın. Kur’an mucizedir. Elbette O Kahhar-ı Zülcelal, âlemi çalkalandırırken, ehl-i imanın bir kısmı da sıkıntıya maruz kalacaktır. Cüz’i arızalarla beraber, hıfz-ı İlahi istikamet dairesinde Din-i Mübin-i İslam’a hizmet eden ehl-i iman hakkında devam eder. Fakat tedbirli olmak lazım gelir. Kur’an’ı indiren Allah’tır. O’nu muhafaza edecek de O’dur. Kur’an’ı muhafaza eden O Hafız-ı Zülcelal, elbette Kur’an şakirtlerini de muhafaza eder. اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ ayeti[3] bu hakikati ifade etmektedir.

Demek hem Kur’an, hem de Kur’an şakirdleri, hıfz ve inayet-i Rabbaniye altındadır. Kimse onlara karışamaz, hiçbir güç onların hizmetine mani olamaz. Muvakkat bazı arızalar olabilir. Ancak akıbet, muttakîlerindir.[4]

 


[1] A’raf 128 ; Hud 49 ; Taha 132 ; Kasas 183

[2] İnşirah 5-6

[3] Hicr 9

[4] Semendel Yayınları’ndan “24. Mektûb ve Şerhi” adlı eserden alınmıştır.

Bu yazi 4779 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.119 sn. deSen
↑ Yukarı