#HaftanınHutbesi
كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ اِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
Aziz Kardeşlerim!
İnsan, dünya denilen bu meydana, imtihan ve tecrübe için gönderilmiştir. İmtihanı ya kazanır, ya da kaybeder. Kazananların dönüş yeri Cennet, kaybedenlerin dönüş yeri ise Cehennem olacaktır. Yalnız insanlar değil, Güneş, Ay, yıldızlar, seyyareler, cemadat, meadin, nebatat, hayvanat, kısaca bütün mevcudat, bu dünyada yolcu ve misafirdir. Burada muvakkaten durup başka bir memlekete göçmektedirler; ebedi bir âleme doğru seyahat etmektedirler. Mevcudat-ı âlemin bir kısmı Cennet’e, bir kısmı ise Cehennem’e gider. Mesela; Güneş’in ışığı Cennet’e, cirmi Cehennem’e; insanlardan sudur eden iyi kelimeler Cennet’e, kötü kelimeler Cehennem’e; gündüzler, bahar ve yaz Cennet’e, geceler, güz ve kış Cehennem’e; güzel kokular Cennet’e, pis kokular ise Cehennem’e dökülür. Ve hakeza bu han, bu misafirhane Cennet ve Cehennem’in memzuc bir şeklidir. Sel gibi akıp giden bütün mevcudat, lütuf ve kahrın, rahmet ve azametin tecelligahı olan Cennet ve Cehennem’de karar kılacaktır.
Molla Cüzeyri şöyle demiş: “Bu handa kim emniyet görmüş ki? Tam istirahat edeceğin sırada, ‘Haydi kalk, kervan gidiyor, gideceksin.’ denilir.” Ya istifade ettiğin nimetlerin ömrü kısa, ya da senin ömrün kısadır. Tam lezzet alacağın sırada birden Azrail (as) gelir, kervana katılırsın. Kervan da iki kısımdır:
Biri: Peygamberlerin, sıddıkların, şehidlerin, salihlerin kervanıdır. Bu kervanın başı, Resul-i Ekrem (sav)’dir.
Diğeri: Şeytanların, kâfirlerin, fasıkların, facirlerin kervanıdır. Bu kervanın başı da İblis-i Lain’dir.
Kardeşlerim!
Bu handa, bu misafirhanede hiç kimseyi, hiçbir şeyi durdurmazlar. İnsan: “Ben bu kadar mal ve servet topladım, biriktirdim, onlardan istifade edecektim. Bana biraz daha mühlet tanıyın.” der. Onun bu isteğine cevab olarak şöyle denilir: “Hayır asla! Artık bu handa kalamazsın ve onlardan istifade edemezsin! Çünkü handa kalma müddetin bitti. Ellah hesabına kullanılmayan mal ve evladın, servet ve saltanatın faide vermeyeceği bir âleme gideceksin.”
Resul-i Ekrem (asm), Abdullah İbni Ömer (ra)’ya hitaben şöyle buyurmuştur: “Dünyada bir garip veya bir yolcu gibi ol!” İbni Ömer (ra) şöyle derdi: Akşama ulaştığında sabahı gözetme, sabaha kavuştuğunda da akşamı bekleme! Sağlığın yerindeyken hastalığın, hayatta iken ölümün için hazırlık yap.”[1]
Azrail (as), bir gün izn-i İlahi ile gelir ve “Ben Ellah’ın emin bir kuluyum, senin ruhunu izn-i İlahi ile kabzetmeye geldim.” der. Misafirhane sahibinin emri ve izni dairesinde hareket eden ehl-i iman, ölüm vasıtasıyla peygamberler kafilesine dâhil olur. Nefis ve hevalarına tabi olan ehl-i dalalet ise, şeytanın kafilesine dâhil olur. Ölümden kurtuluş yoktur.
Hiçbir insan, bu hükm-ü İlahi’nin dışına çıkamaz. Demek gaybî bir el, mevcudatı dünya denilen bu hana getiriyor ve süresi bitenleri götürüyor. Günü ve saati gelen gider, ecel asla te’hir edilmez. Dünyadan ve sevdiklerinden firak vakti gelince Azrail (as), izn-i Rabbani ile o kimsenin ruhunu kabzeder. Böylece o kimsenin hayatı son bulur. Madem ölümden kurtuluş çaresi yoktur. Öyle ise bu misafirhane sahibinin emri ve izn-i dairesinde hareket etmek gerektir.[2]
[1] Buhari, Rikak, 3.
[2] Semendel Yayınlarından “Haşir Risâlesi ve Şerhi” adlı eserden alınmıştır.
İsim | |
Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
Yorum | |
Doğrulama Kodu | |
Gönder |