tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Bu dünya hayatı, aldatıcı bir hayattan ibarettir. Kendisinden geçici bir zaman istifâde edilir. Daha sonra yok olmaya yüz tutar ve sahibinin vefatıyla elinden çıkar. Ahiret ise şüphe yok ki, ebedî bir karargâhtır. Onun yokluğa mahkum olması söz konusu olamaz, oradan başka bir âleme intikâl de düşünülemez.
(Mü’min, 40/39)
Hadîs-i Şeriflerden
Bazı kimseler Cuma namazlarını terketmekten ya vazgeçerler veya Ellah onların kalblerini mühürler de gafillerden olurlar.
(Müslim, Cuma 40)
Dualardan
Cenâb-ı Hak hâkimleri, adalet-i hakikiyeye muvaffak etsin, âmîn.
(Tarihçe-i Hayat)
Vecîze
Edebin enva'ını, Cenab-ı Hak habibinde cem'etmiştir. Onun Sünnet-i Seniyesini terkeden, edebi terkeder.
Lem'alar

BÂKÎ OLANI, FÂNÎ OLANA TERCÎH ETMEK

29.11.2019

#HaftanınHutbesi

 

بَلْ تُؤْثِرُونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا  وَالْاٰخِرَةُ خَيْرٌ وَاَبْقٰى

Aziz Kardeşlerim!

Bu dünyaya üç nazarla bakmak gerektir:

Birincisi: Bu dünya, emr-i İlahi ile ezel cânibinden kopup, Cennet ve Cehennem kışlasından dünyaya dökülen ve tatbîkata alınan mevcudat-ı âlem için bir manevra meydanıdır. Bütün mevcudat birer askerdir. Askerlik vazifesini eda edip terhis olanlar, vatan-ı aslîlerine intikal etmektedirler.

İkincisi: Bu dünya, bir cihette san’at-ı İlahiyenin antika eserlerinin teşhir yeridir. Cenab-ı Hak, bu teşhirgahta mu’cizat-ı kudretinin nümunelerini teşhir etmektedir. Asılları ise dâr-ı ahirettedir.

Üçüncüsü: Bu dünya, âlem-i ezelden, Cennet ve Cehennem’den kopup gelen mevcudatın bir gecelik konup göçmeleri için yapılmış bir misafirhanedir. Dünya denilen bu misafirhaneye gelen ve bir gece konup göçen misafirler, buradan asıl memleketlerine seyahat etmektedirler.

Kardeşlerim!

Madem dünya fanidir. Öyle ise alaka-i kalbe değmez. Mevcudat-ı âlemi şu dünya denilen manevra meydanına, teşhirgaha ve misafirhaneye ğaybi bir el getiriyor, ğaybi bir el kaldırıp götürüyor. O gaybi Zat’ın her tarafta memurları var. O memurlar, memleketinde cereyan eden her hadiseyi keydedip zabtediyorlar. Zamanı geleni, dakikası dolanı alıp götürüyorlar. Azrail (as)’ın pençesi her insanın arkasında duruyor.

Âlem, çok sür’atle, çok hızlı bir şekilde sel gibi akıp gidiyor. Hesab günü, asi ve mücrimleri yakalama günü ise bellidir. Hiç kimse Ellah’ın azabından kurtulamaz. Öyle ise ölüm gelmeden, hesaba çekilmeden, Ellah’ın azabına düçar olmadan Ellah’a dönelim. İman, takva ve amel-i salih dairesinde hareket edelim.

Şu anda İstanbul’da olanlar mı çoktur? Yoksa İstanbul’un mezaristanında bulunanlar mı çoktur? Binler defa İstanbul’u mezaristana boşaltan bir ölümün mü insanlardan çok isteği var, yoksa bu hayatın mı? Ölüm ne kadar güçlü; bu dünya hayatı ne kadar zayıftır. Öyleyse dünya hayatı için daha az, ölümden sonrası ve ahiret yurdu için daha çok çalışmak lazımdır. Zira biri fânî, diğeri ise bâkîdir. Buna rağmen, insanlar ekseriyetle faniyi bakiye tercih ediyorlar. Cenab-ı Hak, bu konuda şöyle buyurmaktadır:

 “Ey insanlar! Siz ekseriyetle dünya hayatını ahiret hayatı üzerine tercih ediyorsunuz. Halbuki ahiret, dünyadan daha hayırlıdır ve bakidir. Ahiret hayatı, ebedidir. Ehl-i iman hakkında cismani ve ruhani saadetleri camidir. Dünya hayatı ise, fanidir. Elem ve kederden hali değildir.”[1]

Saadet odur ki; sekerata girdiğin zaman birden perde kaldırılıp da Cennet’teki yerini görebilesin.[2]

 


[1] A’la, 87: 16-17

[2] Semendel Yayınlarından “Haşir Risâlesi ve Şerhi” adlı eserden alınmıştır.

 

Bu yazi 2412 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.216 sn. deSen
↑ Yukarı