#HaftanınHutbesi
لَوْ كَانَ ف۪يهِمَٓا اٰلِهَةٌ اِلَّا اللّٰهُ لَفَسَدَتَاۚ فَسُبْحَانَ اللّٰهِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ
Aziz Kardeşlerim!
Bir harf katipsiz olmadığı gibi, manidar bir kitap da bütün bütün kâtipsiz olamaz. Her yazılan yazının mutlaka bir katibi vardır. Hele bu kitabet, Sure-i Yasin’in, Yasin lafzında yazıldığı gibi harika bir kitabet olsa, kâtipsiz olması mümkün değildir.
Aynen öyle de kâinat, bir kitab-ı kebirdir. Her bir mevcud, o kâinat kitabında bir harf mesabesindedir. Mesela; o harflerden birisi ve en mükemmeli insandır. Bu insan, öyle bir harftir ki, bütün kâinat kitabını içine almış bir fihriste-i camiadır. Katib-i Zü’l-Kemal’ini hadsiz cihetlerle ilân ve bin bir ism-i İlahisini tarif ediyor.
Keza ağaçlar, ağaçların başındaki yapraklar, çiçekler ve meyveler de birer harf hükmündedirler. Adeta birer ilannâme olup Sani-i Zü’l-Cemal’lerinin varlığını ve birliğini ilân ediyorlar. Demek kainattaki her bir mevcud, lisan-ı haliyle vücub-u vücud ve vahdet-i İlahiyeyi ilan eden birer ilannamedir.
Bütün semavi kitablar, suhuflar ve ilhamlar ise, masnuatın lisan-ı halleriyle vücud ve tevhide olan ilanatlarını yani manalarını lisan-ı kal ile beyan ediyorlar. Bu cihette vahiy ve ilhamlar birer beyannamedir. Bütün enbiya ve onlara ittiba eden bütün evliya ve asfiya da tevhidin dellâllarıdırlar. Yani bütün peygamberler, ellerindeki semavi kitap ve suhuflarla, bütün evliya ilhamat, keşif ve kerametleriyle, bütün asfiya da ilmi tahkikatlarıyla mevcudatın vücub-u vücud ve vahdete olan vech-i delaletlerine dellallık ediyorlar.
Hulasa: Bütün masnuat, bahusus nebatat ve hayvanat taifeleri, lisan-ı halleriyle vücub-u vücud ve vahdet-i İlahiyeyi ilan etmeleri cihetiyle birer ilanname hükmündedirler. O lisan-ı hali, lisan-ı kal hükmüne getiren semavi kitaplar, suhuflar ve ilhamat-ı evliya ise birer beyannamedir. Bütün enbiya, evliya ve asfiya ise, birer dellâldırlar.
Üstâd Bedîüzzaman (ra) Hazretleri, Sözler adlı eserinde şöyle buyuruyor:
“Hem dahi meşher-i san'at-ı İlahiyye olan aktâr-ı âlem sergilerine bak. Yeryüzündeki nebâtat ve hayvanatın ellerinde olan ilânat-ı Rabbâniyeye dikkat et.
Evet kemik gibi bir kuru ağacın ucundaki tel gibi incecik bir sapta gâyet münakkaş, müzeyyen bir çiçek ve gâyet mûsanna ve murassa bir meyve, elbette gâyet san'atperver mu'cizekâr ve hikmettar bir Sâniin mehâsin-i san'atını zîşuura okutturan bir ilânnâmedir. İşte nebâtata hayvânâtı dahi kıyas et.
Mehâsin-i rubûbiyyetin dellâlları olan enbiya ve evliyaya kulak ver. Nasıl müttefikan Sâni'-i Zülcelâl'in kusursuz Kemâlâtını, hârika san'atlarının teşhiriyle gösteriyorlar, beyân ediyorlar, enzar-ı dikkati celbediyorlar.”[1]
(Semendel Yayınlarından “Haşir Risalesi ve Şerhi” adlı eserden alınmıştır.)
[1] Sözler, 10. Söz, 4. Hakíkat, s. 68.
İsim | |
Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
Yorum | |
Doğrulama Kodu | |
Gönder |