#HaftanınHutbesi
لَوْ كَانَ ف۪يهِمَٓا اٰلِهَةٌ اِلَّا اللّٰهُ لَفَسَدَتَاۚ فَسُبْحَانَ اللّٰهِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ
Aziz Kardeşlerim!
Nasıl ki basit bir iğne ustasız olmaz. Zira san’atın varlığı, ustanın vücudunu gösterir. Dünyada ne kadar san’at eseri varsa, mutlaka bir san’atkarı vardır. Nasıl olur da bu kadar antika san’at eserleriyle tezyin edilmiş şu teşhirgah-ı âlem, sani’siz ve ustasız olur? Haşa ve kella! Zira bu âlem, daha evvel yoktu. Halık-ı âlem, esma-i İlahiyesi’nin ayinesi ve Cennet ve Cehennemin nümunesi olan bu âlemi halketti. Bu âlemin bir lokomotifi mesabesinde olan Güneş’i yarattı. On iki seyyare ile beraber küremizi ve Ay’ı da Güneş’e bağladı. Adeta Güneş’i onlara amir ve imam tayin etti. Bu seyyaratı, Güneş’in emri altında çalıştırıyor. Onların hareketlerinden gece-gündüz ve mevsimleri vücuda getiriyor.
Her bir mevsimi, birer vagon hükmüne getirip, harika-i san’at olan masnuatı ve hediye-i rahmet olan nimetleri, âlem-i gaybtan doldurup, âlem-i şehadete getirerek teşhir ediyor. Mesela; bahar ve yaz birer vagon olup her birine münasip ve çeşit çeşit konserve paketlerini, her biri mu’cize-i kudret olan kavunu, karpuzu, domates ve biberi ve sair semerat ve hadrevatı o vagonlara yükleyip bizlere gönderiyor. Güz ve kış mevsimleri ise, başka vagonlar olup onlarda da her biri birer san’at eseri olan elma, ayva, nar ve limon gibi meyveleri gönderiyor. Bu mevsimler vagonlarıyla gönderilen masnuata ibret nazarıyla baktığımız zaman görüyoruz ki, bunlar beşerin basit bir san’at eseri olan iğneye benzemiyor. Zira her bir masnu’, beşerin gücünün çok fevkinde bir san’at eseridir. Belki taklidi mümkün olmayan birer mu’cize-i kudrettir.
Bir meyveye mesela bir portakala baktığımız zaman şu san’at inceliklerini görüyoruz: Dışında muhafaza için bir kabuk, kabuğun altında intizamı gösteren dilimler, o dilimler üzerinde bulunan ince bir zar, o zarın içinde tatlı, hoş bir gıda ve o meyvenin teşkilat proğramını içinde taşıyan sert bir çekirdek mevcuttur.
Hem kemik gibi sert olan bir üzüm asmasına bakıyoruz, görüyoruz ki; o asmanın başına salkımlar takılmış. O meyve, hem harikulade bir gıda maddesi, hem de fevkalade bir san’at eseridir. Bütün beşer toplansa bir benzerini yapmaya güç yetiremezler. Gıda olması cihetiyle mu’cize olduğu gibi, san’at itibariyle de mu’cize olan bu eser, hangi fabrikada yapılıyor? Bir çarkı yer, bir çarkı gök, bir çarkı güneş, bir çarkı hava olan fabrikada imâl edilen bu mallar, zaman şimendiferinin bahar vagonuna bindiriliyor ve bizlere gönderiliyor.
Bütün bu nimet ve san’at eseri olan bu harika mallar ve o malların imâl edildiği fabrikalar, bir Rabb-ı Rahim’in varlığına, birliğine ve sonsuz hazineler sahibi bir Ganiyy-i Mutlak olduğuna kafi bir delil değil midir? Amenna.[1]
[1] Semendel Yayınlarından “Haşir Risalesi ve Şerhi” adlı eserden alınmıştır.
İsim | |
Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
Yorum | |
Doğrulama Kodu | |
Gönder |