#HaftanınHutbesi
اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَ
Aziz Kardeşlerim!
Mütekellim-i Ezelî, Resûl-i Ekrem (asm)’a ilk olarak şu âyet-i kerîmeleri inzâl buyurmuştur:
اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَ
“Ey Muhammed! Sana vahy olunan Kur’an ile şu kâinat kitâbını (oku! Rabbinin ismi ile) O Kerîm Rabb’in ismini zikrederek kâinatta tecelli eden esma ve sıfat-ı İlahiyeyi oku (ki:) Rabbin bütün âlemleri yaratmış; şu koca kâinatı kudretîyle yoktan var etmiştir.”
خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍ
“O Yüce Rabbin, mahlûkatın en şereflisi olan (insanı) insan nev’ini (bir kan pıhtısından yaratmıştır.)”
اِقْرَأْ وَرَبُّكَ الْاَكْرَمُ
“Ey peygamberlik şerefine sâhib olan Zat! (Oku!) Âyât-ı teklifiye ve âyât-ı tekviniyeyi beraber oku! (ve Rabbin sonsuz kerem sahibidir.) Mahlûkatına nice nîmetler ikram ettiği gibi; sana da risâlet makamını ihsân ve ikram etmiştir.
اَلَّذ۪ي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ
“(O) kerem sahibi Rabbin ki; nice hakikatleri kullarına (kalem ile öğretmiştir.) İnsanlar arasında ilim, kalem vasıtasıyla yayılmıştır.
عَلَّمَ الْاِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ
“O Rabb’in ki; (İnsana bilmediği şeyleri bildirmiş, ta’lîm buyurmuştur.)”[1]
Mezkûr âyet-i kerîmelerin ifâdesiyle; asıl ilim, vahy-i İlâhi vasıtasıyla bu kitâb-ı kebîri kâinatı okumak, onun manası olan esma ve sıfat-ı İlahiyeyi ve dar-ı ahireti anlamaktır. Bu okumanın, bu ilmin sonu yoktur. Çünkü, kainat, ezelî ve ebedî olan bir Zat’ın esma-i ilâhiyesinin ve sıfât-ı Rabbâniyesinin ayinesi ve ebedî bir âlemin nümûnesi olduğundan insanın milyar sene ömrü olsa yine şu kitabın tamamını okuyamaz, tedkîk edemez. Şu kainatın bir fihristesi ve esma-i İlahiyenin ayinesi olan insan, kendi sahifesini okumaktan âciz kalır. Nerede kaldı ki; kainat kitabını okuyup bitirsin.
Bu kâinat, öyle bir kitabtır ki; onu okumaya başlayan, kalbi açılan hakîkî bir mü’min, o kitaba öyle bir dalar ki; sonu olmayan, nihayeti bulunmayan bir ilme sahib olur. O ilim de amentu billahi ve’l-yevmi’l-ahiridir.
Cenab-ı Hak, insanı, şu kitâb-ı kebir-i kâinatı ve insanı okumak için yaratmıştır. İnsana bu yaradılış gayesini bildirmek ve bu kitabı nasıl okuyacağını ta’lim etmek için de peygamberler göndermiş, semavi kitablar inzal buyurmuştur. Son Peygamber olarak umum nev-i beşere Hazret-i Muhammed (asm)’ı gönderniş; O’na kırk vecihle mu’cize olan Kur’an-ı Kerim gibi bir kitab inzal buyurmuş; O Zat-ı Ekrem (asm) da Kur’an vasıtasıyla kainat kitabını, umum nev-i beşere ders vermiştir.
Hele şu kainat kitabında bir nokta hükmünde olan bir çekirdeği oku, mütalaa et. Hayatının sonuna kadar o harfte dercedilen manaları okuyabilir misin? Okuyamazsın. Zira o çekirdek bir ağacın, belki kainatın hülasasıdır. Kainatta tecelli eden esma ve sıfat-ı İlahiyenin ayinesidir. Ahiretin bir numûnesidir. Parmağındaki kılcal damarları, kanın hareketini ciddi bir şekilde mutalaa et! Mutalaa ettikten sonra onun arkasında vücub-u vücûd, tevhid, melaike, haşir gibi erkan-ı imaniyeyi tasdik edeceksin. O zahirî, maddî alemin arkasında pek çok âlemlerin var olduğunu göreceksin.[2]
[1] Alak, 96:1-5.
[2] Semendel Yayınlarından “22. Söz’ün Şerhi” adlı eserden alınmıştır.
İsim | |
Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
Yorum | |
Doğrulama Kodu | |
Gönder |