tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Bu dünya hayatı, aldatıcı bir hayattan ibarettir. Kendisinden geçici bir zaman istifâde edilir. Daha sonra yok olmaya yüz tutar ve sahibinin vefatıyla elinden çıkar. Ahiret ise şüphe yok ki, ebedî bir karargâhtır. Onun yokluğa mahkum olması söz konusu olamaz, oradan başka bir âleme intikâl de düşünülemez.
(Mü’min, 40/39)
Hadîs-i Şeriflerden
Bazı kimseler Cuma namazlarını terketmekten ya vazgeçerler veya Ellah onların kalblerini mühürler de gafillerden olurlar.
(Müslim, Cuma 40)
Dualardan
Cenâb-ı Hak hâkimleri, adalet-i hakikiyeye muvaffak etsin, âmîn.
(Tarihçe-i Hayat)
Vecîze
Edebin enva'ını, Cenab-ı Hak habibinde cem'etmiştir. Onun Sünnet-i Seniyesini terkeden, edebi terkeder.
Lem'alar

KUR’AN VE SÜNNETTE CİNLER

02.08.2019

#HaftanınHutbesi

 

وَخَلَقَ الْجَٓانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍ

 

Azîz Kardeşlerim!

Cin kelimesi, sözlükte “örtülü, gizli, görünmeyen şey” manasına gelir. Terim manası ise; duyularla idrak edilemeyen, şuur ve irade sahibi oldukları için insanlar gibi Allah’ın emirlerini yerine getirmek, yasaklarından sakınmakla mükellef tutulan, mü’min ve kâfir sınıflarından oluşan varlıklara denir. Cinler, halis nardan yaratılmış mahlûklardır. Bununla beraber cinlerin umumu ateş unsurundan halkedilmemiştir. Çünkü hadis-i şeriflerde cinlerden bir kısmının da hava unsurundan yaratıldığı varid olmuştur.

Cinlerin varlığı Kitap (Kur’an), sünnet ve icma-ı ümmet ile sabittir. Cin kelimesi, Kur’an-ı Kerim’de 22 yerde geçmektedir. Hem Kur’an-ı Kerim’de “Cin Suresi” diye bir sure mevcuttur. Bu surede cinler ile ilgili bilgiler verilmektedir. Cinlerin varlığını bütün peygamberler ve semavi kitaplar haber vermiştir. Kur’an-ı Kerim’de beyan edildiği üzere cinler de insanlar gibi ibadet için yaratılmışlardır.

Kur’an’da verilen bilgilere dayanılarak cinlere peygamber gönderildiği noktasında İslam âlimleri arasında ittifak bulunmasına rağmen; bu peygamberlerin insanlardan veya cinlerden oluşu konusunda aralarında ihtilaf vardır. Son Peygamber Hazret-i Muhammed (sav)’in insanların ve cinlerin peygamberi olduğu hususunda bütün âlimler ittifak etmişlerdir. Yani Resul-i Ekrem (sav), insanlara olduğu gibi; cinlere de vahy-i İlahiyi tebliğ etmiştir.

Cinlere peygamber gönderilmekle onlar da insanlar gibi mükellef tutulmuş. Teklif neticesinde bir kısmı iman etmiş, bir kısmı da küfre girmiştir. İslam âlimleri, cinlerden mü’min olanlarının cennetle mükâfatlandırılacaklarını, kafir olanların da cehennemde zemherir türünden veya daha başka azap çeşitleriyle cezalandırılacaklarını ifade etmişlerdir.

Cinler, latif cisimli, çeşitli şekillere girebilen, insanlara nisbetle daha üstün bir güce sahip varlıklardır. Mesela; kısa sürede uzun mesafeleri kesebilirler. İnsanlar tarafından görülmedikleri halde, onlar insanları görürler. Bununla beraber zaman zaman bazı kimselere görünmüşlerdir. İslam âlimlerine göre cinler, mutlak gaybı bilmemekle birlikte uzun süre yaşadıkları ve meleklerden haber sızdırabildikleri için insanların bilmediği bazı hususlara vakıf olmaları mümkündür. Gökteki meleklerin konuşmalarından gizlice haber almak isterlerse de buna imkân verilmez.

Cinler, insanlar gibi yiyip içen, evlenip çoğalan, ölüme mahkûm olan varlıklardır. Ulema-i İslam’a göre cinlerin, insanlara zarar vermesi, onlara te’sir etmesi, hatta cin çarpması hak ve sabittir. Kur’an-ı Kerim’de faiz yiyenlerin, kıyamet günü cin çarpmış kimselerin kalkışı gibi kalkacakları belirtilmiş, bir hadiste de şeytanın insan bedeninde kanın dolaştığı gibi dolaştığı bildirilmiştir. Hazret-i Peygamber (sav)’in cinlerin zararlarından kurtulmak ve onları te’sirsiz hale getirmek için Felak ve Nas surelerini ve Ayete’l-kürsiyi okumayı tavsiye etmesi de cinlerin insanlara zarar verebildiklerinin ve onlara tesir edebildiklerinin bir delilidir.

İslami eserlerde cinlerin insan şeklini alabildikleri gibi; hayvanlardan yılan, kedi, köpek, inek vb. hayvanların şekline de girebildiklerini, dünyanın çeşitli bölgelerinde, yer kürenin tabakalarında, özellikle dağlık yerlerde, harabelerde, denizlerde, çöllerde, çöplüklerde yaşadıkları kaydedilmektedir. Bazı cinler, Hazret-i Süleyman (as)’ın emri altına girerek ordusunda hizmet görmüş, mabed, heykel, çanak, kazan gibi nesnelerin yapımında insanlarla beraber çalışmışlardır. (Hazret-i Süleyman (a.s)’ın şeriatında heykel yapmak helal idi. Diğer peygamberlerin şeriatlarında ise, haramdır.)

Hadislerde de cinlerle ilgili pek çok bilgiye rastlanmaktadır. Resulullah (sav); her insanın yanında bir cin bulunduğunu, cinlerin mü’minlere vesvese vermeye çalıştıklarını, ancak Kur’an okunan yerde etkilerini kaybettiklerini bildirmiştir. Keza kulak hırsızlığı yapmak suretiyle gökten haber almaya çalışan ve doğru yanlış öğrendiklerini kâhinlere ulaştıran cinlerden de haber vermiştir. Pek çok vakıalarla Resulullah (sav) cinleri görmüş ve onlarla konuşmuştur. Hususan miraç gecesinde cinleri görmüştür. Hatta rivayete göre namazını bozmaya çalışan bir cinni yakalamış ve onu ashaba göstermek için bir yere bağlamak istemişse de daha sonra bundan vazgeçip serbest bırakmıştır. Diğer bir rivayete göre Resul-i Ekrem (sav), geceleyin bir gurup cinle bir arada bulunmuş, onlara Kur’an okumuş, sabah olunca da durumu ashabına anlatıp yaktıkları ateşin kalıntılarını kendilerine göstermiştir.

Hülasa: Cinlerin varlığı Kitab, Sünnet ve İcma-ı Ümmet ile sabit olduğundan inkârı küfürdür.[1]

 

                                                                                                         


[1] Semendel yayınlarından 29. Söz’ün Şerhi adlı eserden alınmıştır.

Bu yazi 3046 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.222 sn. deSen
↑ Yukarı