#HaftanınHutbesi
كُلُوا وَاشْرَبُوا وَلَا تُسْرِفُوا اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِف۪ينَ
Aziz Kardeşlerim!
İnsân, îmân ve ibâdetle mükellefiyet husûsunda hayvânlardan farklı olduğu gibi, ef’âl-i fıtrıyye ve ihtiyâriyyelerinde de hayvânlardan farklı olması lâzımdır. Bu da ancak bir kànûn ve nizâm dâiresinde hareket etmekle mümkün olur. O kànûn ve nizâm ise, dindir.
Cenâb-ı Hak, peygamberleri vâsıtasıyla insâna muhtâç olduğu her husûsta ders verdiği gibi, yeme ve içme husûsunda da bir âdâb ve nizâm dersini vermiştir. Şöyle ki:
Her şeyden önce yemeğe “Besmele” ile başlamalıdır. Helâl olan yiyeceklerden yemelidir. Yediği esnâda tefekkür etmeli, sonunda da hamd etmelidir.
Allahu Teâlâ “Yiyiniz ve içiniz!”1 diye emrediyor. Mümin, Allah’ın bu emrine iktidâen meşrû’ dâirede yaşamak ve ibâdet etmek için yer, içer. Kâfirler ve gàfiller ise; Allâhu Teâlâ emrettiği için değil, belki kendi hevâ-i nefislerini tatmîn için yer ve içerler. Bir ma’nâda yemek için yaşarlar, yiyip içmeyi hayâtın gáyesi yaparlar.
Hadîsde “Deve gibi su içmeyin!” denilmiştir. Deve, suyu içmeye geldiğinde bir def’ada suyu çeker, tok olmadan da başını sudan kaldırmaz. Böyle su içmek, mü’mine yasak edilmiştir. Evet mü’min, “Bismillâhirrahmânirrahîm” der, bir yudum içer ve nefesini kabın dışına verir, bir daha “Bismillâhirrahmânirrahîm” der, içer yine kabın dışına nefes verir. Üçüncü kez yine “Bismillâhirrahmânirrahîm” der ve son yudumu içer. Sonunda da “Elhamdülillâh” der. Su, yavaşça ve emerek içilir. Zîrâ bir def’ada içmek, rahatsızlık verir. Su içme âdâbı budur.
İşte din, her husûsta olduğu gibi, bu husûsta da hem dünyâ hem de âhiret saâdetinin dersini vermektedir.
Yerken de hayvan gibi yenilmemelidir. Zîrâ hayvan, hiçbir şey düşünmeden rast geleni yer. İnsân ise helâl olanı yer, haram olandan şiddetle sakınır. Yemek için sofraya oturmadan önce ve yemekten sonra eller yıkanmalıdır. Yemekten sonra el yıkamak ittifakla sünnettir. Yemekten önce elleri yıkamak ise; esahh kavle göre o da sünnettir. Eğer ateşte pişirilen bir yemek yenildiyse, abdest almak daha evlâdır.
Yemeğe “Besmele” ile başlamalı, yerken tefekkür etmeli, âhirde de hamdetmelidir. Önünden yemeli, başkasının lokmasına nazar etmemelidir. Tabağın ortasından değil, kenarından yemelidir. Çünkü bereket, yemeğin ortasına iner. Hem lokmaları küçük yapmalı ve iyice çiğnemelidir. Zîrâ bu, hazım için daha iyidir. Fazla yememeli ve mîdeyi üçe bölmelidir. Bir kısmını suya, bir kısmını yemeğe, bir kısmını da nefes almaya bırakmalıdır. Tok olmadan sofradan kalkmalıdır. Resûl-i Ekrem (asm) şöyle fermân buyuruyor:
“Kişiye sırtını doğrultacağı (rahatça ibâdet edebilecek kadar) bir kaç lokmacık kâfîdir.”
Bunlar, sünnet-i seniyyenin âdâb kısmındandır. Bu âdâb-ı İslâmiyye, hem dünyâ hem de âhiret saâdetine medârdır. Tafsîlâtı için âdâb kitâblarına mürâcaât edilmelidir.
İşte insân, bu gibi âdâb-ı İslâmiyyeye riâyet ettiği zaman hayvâniyyetten kurtulup, insâniyyet mertebesine terakkí etmiş olur.
(Semendel Yayınlarından 11. Söz ve Şerhi)
1 A’raf Sûresi, 31.
İsim | |
Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
Yorum | |
Doğrulama Kodu | |
Gönder |