تَنْز۪يلَ الْعَز۪يزِ الرَّح۪يمِ
Aziz Kardeşlerim!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Bu Kur’an, Azîz-i Rahîm’den peyderpey inzâl olunmuştur.” Yani: Kur’an’la muaraza eden ehl-i küfür ve isyanı dünya ve ahirette cezalandıran, Kur’an’a iman ve itaat eden ehl-i iman ve taati de dünya ve ahirette mükâfatlandıran bir Azîz-i Rahîm tarafından indirilmiştir.
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Hakîm’i yerine, zamanına ve ihtiyaca göre yirmi üç sene zarfında peyderpey indirmiştir. Bu kitabın indirilişi, Azîz ve Rahîm olan Ellah’tandır. Bu Kur’an, Ellah’ın kelâmıdır. Böyle bir kitabın benzerini getirmeye kimse güç yetiremez. Bu kitabı Peygamber’ine indiren, bu kitabla Peygamber’ini ve O’nun şahsında bizleri şereflendiren Ellah’tır.
Evet böyle bir Kitab, ancak Azîz ve Rahîm olan bir Zat tarafından indirilebilir. Ellah Azîz’dir. Yani mutlak güç ve kuvvet sahibidir, izzet ve şeref sahibidir. Göklerde ve yerde mutlak hâkimiyet sahibi O’dur. Bütün mevcûdât, O’nun mülkü, halkı ve abîdidir. Hayata hâkim olan tekvînî ve teklîfî kanunları gönderen ve herkesin bu kanunlara itaat etmesini emreden yalnız O’dur. Bu kitab, haşa herhangi bir insanın sözü değil, Ellah’ın kelâmıdır.
İşte bu Kitab, Azîz olan bir Ellah’ın, azîz olan bir elçisinin (Cebrâil’in), yeryüzünün en azîzi olan bir Peygamber’e getirdiği azîz bir Kitab’ıdır. Evet Kitab’ı indiren de Azîz’dir; Elçi de azîzdir; indirilen Kitab da azîzdir; kendisine Kitab indirilen Peygamber de azîzdir ve yeryüzünde bu Kitab’a inanan ve bu Kitab’ın izzet ve hikmetiyle şereflenen mü’minler de azîzdirler.[1] Evet bu Kitab’a iman ve itaat edenler, yeryüzünde en büyük izzet ve şerefe sahib olan insanlardır. Yeryüzünde izzet ve şeref, ancak bu Kitab’la elde edilebilir. Bu Kitab’a temessük edenler şereflidir; bu Kitab’la amel edenler güçlüdür; bu Kitab’ı okuyanlar, anlayanlar ve mûcibince amel edenler, rahmet-i İlahiyeye mazhardırlar. Çünkü bu Kitab, Azîz ve Rahîm olan bir Zat’tan gelmiştir.
Hem bu Kitab’ı indiren Rabbimiz, Rahîm’dir. Bu Kitab, Rabbimizin Rahîm isminin tecellîsinden gelmiştir. Yâni Rabbimiz, bu Kitab’ı bize rahmetinin en büyük bir hediyesi olarak takdîm etmiştir. Yeryüzünde ne yapacağımızı, nasıl yaşayacağımızı bilmez bir vaziyette iken, rahmet-i İlahiyenin muktezası olarak inzâl buyurduğu bu Kitab vasıtasıyla, bize hukukullahı ve hukuku’l-ibadı ta’lim buyurmuştur. Eğer Ellah (cc), bize merhamet buyurup da bu Kitab’ı indirmeseydi, Kitab’ı vasıtasıyla bize yeryüzünde ne yapacağımızı, nasıl yaşayacağımızı bildirmeseydi, bizler karanlıklar içinde ne yapacağımızı bilmez bir vaziyette kalacaktık.
Cenab-ı Hak, nihayetsiz rahmetiyle nev-i beşeri halketmiş, hayatlarının devam edebilmesi için maddi ihtiyaçlarını yerine getirdiği gibi; manevi ihtiyaçlarına cevab vermek maksadıyla da onlara Kur’an gibi bir Ferman indirmiş, o ferman ile onları sırat-ı müstakîme irşad buyurmuş ve o Ferman’ı nev-i beşer için bir hayat nizamı olarak tayin etmiştir. Rableri kendilerine böyle bir rahmet kapısı açtığı, böyle bir hayat nizamı gönderdiği, kendilerini muhatab kabul edip onlara muhtaç oldukları ahkâmı bildirdiği halde, maalesef insanlardan bir çoğu, bu rahmet menbaına karşı lakayd kalarak iman ve ubudiyetten istinkaf ediyorlar. Dünyada şirk ve inkarları sebebiyle o rahmet menbaından i’raz edenler, elbette ahirette rahmet-i İlahiyeden mahrûm kalacaklardır.
Eğer bizler, şu anda yeryüzünde izzet ve şerefe nâil olmak, ilim ve hikmet sahibi olmak, merhamet-i İlahiyeye nâil olmak istiyorsak, bu Kitab’ı hayatın her safhasında, ilmî, amelî ve edebî alanlarda hâkim kılmak, bu Kitab’a sımsıkı sarılmak mecburiyetindeyiz.
(Semendel Yayınlarından Yasin Suresi’nin Tefsiri (1)
[1] Nisa 139; Yunus 65; Enbiya 10; Fatır 10; Zuhruf 44; Münafikûn 8
İsim | |
Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
Yorum | |
Doğrulama Kodu | |
Gönder |