وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ
Aziz Kardeşlerim!
Kur’ân’ın hâkimiyyeti için kâfirlerle savaşırken Ellah yolunda rûhunu fedâ eden mü’mine şehîd denir. Şehidliğin fazîleti, Kitâb ve Sünnette tafsilatlı bir surette ifade edilmiştir. Hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimede Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: “Ellah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz. Bilakis onlar diridirler. Fakat, siz bunun farkında değilsiniz.”143
Demek, Ellah yolunda öldürülenler, diğer ölüler gibi değildirler. Bu sebeble onlara ölü denilmez. Çünkü onlar, ölüm ve sekerât acısını ve dünyâdan firâk elemini tatmadıkları için öldüklerini bilmiyorlar, ancak başka bir âleme intikal ettiklerini biliyorlar. Al-i İmran Suresi’nin 157. ayet-i kerimesinde ise şöyle buyrulur: “Eğer Ellah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki; Ellah’ın mağfireti ve rahmeti onların dünyâlık nâmına topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır.”150
Bu âyet-i kerîme, ehl-i îmâna ma’nen der ki: Ey mü’minler! Ellah yolunda Kur’ân’ın hâkimiyyeti için cihâd ederken, eğer kâfirler tarafından öldürülürseniz, mağfiret ve rahmet-i İlâhiyyeye nâil olursunuz. Ellah’ın mağfiret ve rahmetine nail olmanız, dünyâda yaşayıp da dünyâlık nâmına elde edeceğiniz her şeyden sizin için daha hayırlıdır. Zîrâ, mağfiret ve rahmet-i İlâhiyye, daimidir. Dünyâ nâmına elde ettikleriniz ise, fanidir.
Resûl-i Ekrem (sav) ise; Ellah yolunda şehid olmanın fazileti hususunda şöyle buyurmuştur:
“Muhammed’i kudret ve irâdesiyle yaşatan Ellah’a yemîn ederim ki; Ellah yolunda savaşıp öldürülmemi, dirildikten sonra yine savaşıp öldürülmemi, sonra tekrâr savaşıp öldürülmemi isterim.”167
“Cennet’e gidenlerden hiç kimse, yeryüzündeki bütün mülk ona verilse dahi tekrâr bu dünyâya geri dönmek istemez. Şehîd müstesnâ. O, şehâdetten dolayı Ellah’ın kendisine yapmış olduğu ikrâmı gördüğünde, tekrâr dünyâya dönüp on kez Ellah yolunda savaşıp öldürülmek ister.”160
‘Ellah yolunda öldürülen için altı haslet vardır:
1) İlk kanının akmasıyla günahları afv olur.
2) Kabir azâbından emîn olur.
3) Ona kerâmet tacı ve iman elbisesi giydirilir.
4) Şehadet anında Cennet’teki yerini görür.
5) Kıyâmetin dehşetinden emîn olur.
6) İri siyah gözlü hûrilerle evlendirilir ve ailesinden yetmiş kişiye şefaat eder.’ ”166
Kardeşlerim!
Mâdem her nefis ölümü tadacaktır ve mâdem ölümden kaçmak eceli geciktirmez. O hâlde, aklı başında olan her mü’min, en şerefli olan ölüm ne ise o şekilde ölmeyi can u gönülden Rabbinden taleb etmelidir. Mâdem Kur’ân ve hadîsin ifâdesiyle en şerefli ölüm, Kur’ân’ın hâkimiyyeti için küffârla harbederken öldürülüp şehîd düşmektir; öyle ise her mü’min, bu şehâdet mertebesini elde etmek için cihâd şuûrunu ve niyetini taşımalıdır.
Hutbemi Hz. Peygamber (sav)’in bir hadis-i şerifiyle bitirmek istiyorum: “Her kim Ellah’dan sıdk ile Ellah yolunda savaşıp şehîd olmayı isterse, Ellah (cc) o kişiyi, yatağında ölse bile, şehîdlerin mertebesine kavuşturur.”250
(Semendel Yayınlarından Mir’atu’l-Cihad)
143 Bakara, 154.
150 Âl-i İmrân, 157.
167 Buhârî ve Müslim.
160 Buhârî ve Müslim.
166 ed-Dürrü’l-Mensûr, 2 / 173.
250 Müslim.
İsim | |
Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
Yorum | |
Doğrulama Kodu | |
Gönder |