1 قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ي يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
Muterem Mü'minler!
Muhabbet, şu kâinatın vücuda gelmesine bir sebeb ve kâinatın hem nuru ve hem hayatıdır. İnsan, kâinatın cami’ bir meyvesi olduğu için, kâinatı kaplayacak bir muhabbet kalbine konulmuştur. İnsanın yaratılışında hem korkmak, hem sevmek duyguları vardır.
Aklı ile, düşüncesi ile hayvanlardan seçilen insanın kalbine iman girince, Yaratanını bulunca, kendisinden ne istediğini anlayınca, emanet olarak kendisine teslim edilmiş olan bütün aza ve duygularını Rabb’inin istediği işlerde ve yerlerde kullanacaktır.
İnsan, bu korkmak ve sevmek duygularını, ya halka sarf edecek veya Hâlık’a çevirecektir. Hâlık’tan korkmadan, halktan korkmak üzücü bir beladır. Hâlık’ı düşünmeden, halkı sevmek belâlı bir musibettir. Çünkü insan, öylelerinden korkar ki; ona merhamet etmez ve istirhamını kabul etmez. İnsanın sevdiği şey, ya ona; “Ellah’a ısmarladık.” demeden gider. Gençlik ve mal gibi. Ya sevmesine mukabil onu tahkir eder.
Öyle ise bu korku ve sevgi duygusunu öyle birine çevirmeli ki; korkmak ve sevmek lezzetli bir saadet olsun.
Evet, Yaratanından korkan insan, O’nun rahmetinin şefkatine yol bulup sığınır. Malumdur ki; bir ana, yavrusunu korkutup sînesine çeker. Bu korku, o yavru için gayet lezzetlidir. Bütün anaların şefkatleri, Ellah'ın rahmetinden bir lem’adır.
Demek ki; Ellah’tan korkmakta büyük bir lezzet vardır. “Hikmetin başı Ellah korkusudur.” mealindeki hadis-i şerif, bu hakikate işaret eder. Ellah'tan korkmak, bu kadar lezzetli olursa; Ellah'ı sevmekte ne kadar nihayetsiz bir lezzet bulunacağı anlaşılır.
Ellah’tan korkan, başkalarının kasavetli ve belalı korkusundan kurtulur. Ellah hesabına, Ellah’ın mahluklarını sevmekte firak ve elem yoktur. İnsan, başta nefsini, akrabasını, malını, Ellah'ın mahluklarını ve dünyasını sever. Onların iyiliklerinden hoşlanır. Acılarından acı duyar. Halbuki bu âlemde hiçbir şey kararında kalmadığı için, o insanın kalbi dâima yara içindedir. Öyle ise aklı olan insan, kendisindeki nihayetsiz muhabbet duygusunu, nihayetsiz cemâl ve kemâl sahibine verip belalardan kurtulmalı ve sevdiğini Ellah için sevmelidir.
Muhterem Müslümanlar!
Rahmânü’r-Rahîm olan Rabb’ine ve Hâlık’ına sendeki muhabbet duygularını sarf edersen, bütün istediklerini içinde bulacağın Cennet’in senin için hazırlandığını bilirsen, öyle bir Mahbub-u Ezelî’nin elbette bir zerre muhabbeti, kâinata bedel olduğunu, kâinatın O’nun cüz’i bir muhabbetinin tecellisine denk gelemeyeceğini anlarsın. Habîbine söylettirmiş olduğu Fermân-ı Ezelî’sini dinleyip, hakikaten Ellah'ı seviyorsan, Ellah’ın Habîbi’nin getirdiği Dîn’e ve O’nun (asm) sünnetine can u gönülden yapışırsın.
(Semendel Yayınlarından, Hitabat ve Münacat-ı Hulûsiye)
İsim | |
Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
Yorum | |
Doğrulama Kodu | |
Gönder |