tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Bu dünya hayatı, aldatıcı bir hayattan ibarettir. Kendisinden geçici bir zaman istifâde edilir. Daha sonra yok olmaya yüz tutar ve sahibinin vefatıyla elinden çıkar. Ahiret ise şüphe yok ki, ebedî bir karargâhtır. Onun yokluğa mahkum olması söz konusu olamaz, oradan başka bir âleme intikâl de düşünülemez.
(Mü’min, 40/39)
Hadîs-i Şeriflerden
Bazı kimseler Cuma namazlarını terketmekten ya vazgeçerler veya Ellah onların kalblerini mühürler de gafillerden olurlar.
(Müslim, Cuma 40)
Dualardan
Cenâb-ı Hak hâkimleri, adalet-i hakikiyeye muvaffak etsin, âmîn.
(Tarihçe-i Hayat)
Vecîze
Edebin enva'ını, Cenab-ı Hak habibinde cem'etmiştir. Onun Sünnet-i Seniyesini terkeden, edebi terkeder.
Lem'alar

ZEKÂT İBADETİNİN HİKMETLERİ

23.06.2017

ZEKÂT İBADETİNİN HİKMETLERİ

وَالَّذ۪ينَ ف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَعْلُومٌ  لِلسَّٓائِلِ وَالْمَحْرُومِۖ

     Aziz Kardeşlerim!

     Her ibadette olduğu gibi; zekât ibadetinde dahi nev-i beşer için maddî ve manevî pek çok hikmetler ve hayat-ı içtimaiye-i insaniye için pek çok maslahat ve faideler vardır. Bunlardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz:

     Zekât vermek ve Allah yolunda malı infak etmek; nefsi cimrilik, bencillik, hodgamlık, tamahkarlık gibi manevi kirlerden temizler. Bilindiği gibi; Allah ve ahiret hesabına olmayan mal ve mülk sevgisi, kalbe yerleştiği zaman insanı ulvi duygulardan mahrum bırakıp ahlak-ı rezileye sevkeder. Zekât sayesinde ise; ehl-i imanın kalbi, dünya muhabbeti ve mal sevgisinden kurtulup nefis de başta cimrilik, bencillik gibi ahlak-ı seyyieden korunmuş olur.

     Zekât, mü’mini günahlardan arındırır. Onun geçmişte işlediği günahlarının afv ve mağfiretine sebep olduğu gibi; onu günah işlemekten de muhafaza edip takva dairesinde bulunmasına vesile olur.

       Zekât, sahibini ahlak-ı seyyieden ve günahlardan temizlediği gibi; malı da temizler. Cenab-ı Hak, zenginlerin malları içinde fakirlerin hakkını dercetmiştir. Bu hak verilmeyip gasbedildiği taktirde kazancın ve malın tamamı manen necis ve haram olur. İşte zekât vasıtasıyla fakirin hakkının verilmesiyle o mal manen temizlenir.

     Zekât, mal sahibini ve malı temizlediği gibi; aynı zamanda mal sahibini mal, mülk ve servetin esaretinden kurtarıp hürriyete kavuşturur. Zekât vermek, malın ve mülkün gerçek sahibi Allah olduğunu hatırlatır ve kişinin emanet şuurunu güçlendirir.

     Kardeşlerim!

     Allah için sarfedilmeyip biriktirilen mal, insanın tuğyanına ve kalbin kararmasına sebeptir. Zekât ise, tuğyanı azaltır, gururu kırar, Halık’a ve mahluka karşı tekebbürden onu men eder, mütevaziane bir tavır takınmasını temin eder, kalbi Rahman'ın rızasını kazan­maya müteveccih eder.

     Allah rızası için müstahak olanlara zekâtlarını verip infak edenler, Allah ile aralarında manevi bir bağ oluştururlar. Yalnız Allah için vermek, yalnız O'nun rızasını gözeterek vermek, insanı Allah'a yaklaştıracak, Allah için vermek ve Allah için men etmek şuurunu kazandıracaktır. Bu şuur, onu ihsan makamına erdirecek, ruhî bir kemal kazandıracaktır.

     Zekât, kamil bir imanın eseridir. Zekât, Allah'ın nimetlerine karşı bir şükran vazifesidir. Zekât, malı arttırır, malın büyümesine ve bereketlenmesine büyük ölçüde bir sebep teşkil eder. Resul-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz şöyle buyuruyor:

     "Sadaka, malın miktarını eksiltmez, aksine arttırır."[1]

     Allah (c.c), zekât veren kimsenin malını maddeten ve manen ziyadeleştirdiği gibi; sevab ve mükâfatını da ziyadeleştirir. Zekât, maddi ve manevi berekete vesile olduğu gibi; bela ve musibetlerin def’ine de vesiledir. Zekât vermemek ise; bereketin kalkmasına ve malın zayi’ olmasına sebebtir.

     Zekât, zengin ile fakir arasındaki hatt-ı muvasalayı temin edip toplumda ihtilal, kavga, kargaşa ve anarşinin yol bulup yerleşmesine engel olur. Zekât, fakir ve yoksulların duasının celbine vesile olur. Zekât, fakiri tembellikten kurtarıp çalışmaya teşvik eder. Zekât, iktisâdî hayatı canlandırır.

     Zekât, insanlara karşı şefkat ve merhamet duygularını ortaya çıkarır, onlardan kin ve hasedin giderilmesini sağlar.  Zekât veren bir kimsede, insanların dertlerine ortak olmak, muhtaçların ihtiyaçlarını gidermek ahlakı tebarüz eder. Zekât, mü'minlerin bir duvarın tuğlaları gibi birbirlerine kenetlenmelerini sağlar, kardeşliklerini perçinler. Mü'minlerin birbirlerine sahib çıkmalarını ve kötü günlerinde birbirlerine yardımcı olmalarını netice verir ve hayat-ı içtimaiyede huzur ve sükûnun yerleşmesine vesile olur.

     Daha bunlar gibi maddî ve manevî pek hikmet ve faydalar, zekâtlarımızı hakkıyla vermek hususunda bizler için yeterince teşvik edici birer unsur değil midir?

 (Semendel Yayınlarından Mesâilü’z-Zekât adlı eserden alınmıştır.)

[1] Kütüb-i Sitte, c. 7, s. 323

Bu yazi 2580 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.250 sn. deSen
↑ Yukarı