tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Bu dünya hayatı, aldatıcı bir hayattan ibarettir. Kendisinden geçici bir zaman istifâde edilir. Daha sonra yok olmaya yüz tutar ve sahibinin vefatıyla elinden çıkar. Ahiret ise şüphe yok ki, ebedî bir karargâhtır. Onun yokluğa mahkum olması söz konusu olamaz, oradan başka bir âleme intikâl de düşünülemez.
(Mü’min, 40/39)
Hadîs-i Şeriflerden
Bazı kimseler Cuma namazlarını terketmekten ya vazgeçerler veya Ellah onların kalblerini mühürler de gafillerden olurlar.
(Müslim, Cuma 40)
Dualardan
Cenâb-ı Hak hâkimleri, adalet-i hakikiyeye muvaffak etsin, âmîn.
(Tarihçe-i Hayat)
Vecîze
Edebin enva'ını, Cenab-ı Hak habibinde cem'etmiştir. Onun Sünnet-i Seniyesini terkeden, edebi terkeder.
Lem'alar

İŞTE VA’DOLUNDUĞUNUZ CEHENNEM

10.03.2017

هٰذِه۪ جَهَنَّمُ الَّت۪ي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ  اِصْلَوْهَا الْيَوْمَ بِمَا كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ

         Aziz Kardeşlerim!

     Cenab-ı Hak, ahiret gününde, haşir meydanında mücrimlere, yani kafirlere, müşriklere, münafıklara ve asilere Cehennem’i göstererek, onlara hitaben şöyle buyurur: “Ey mücrimler! İşte bu, peygamberler  ve semâvî kitablar vasıtasıyla dünyada size va’dedilen Cehennem’dir. Ancak siz, o peygamberleri ve semâvî kitabları inkâr ve tekzib ettiniz. Şimdi inkâr ve tekzibinizin cezası olarak  Cehennem’e girin ve orada azab çekin.”

       Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş­tur: “Kıyamet gününde Ellah, insanları, cinleri, öncekileri, sonrakileri tek bir düzlükte toplayıp bir araya getirecek. Daha sonra Cehennem ateşinden bir par­ça insanların üzerinden görünecek; onları her taraftan ihata edecek; sonra da bir münadi: ‘İşte va’dolunduğunuz Cehennem budur. Küfür ve inkâr yolunu tercîh etmenizden dolayı bugün oraya girin.’” diye seslenir.

       Ebu Hüreyre (ra)’dan rivayet edildiğine göre Hazret-i Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Cehennem ateşi bin sene yakılmış ve sonunda beyaz olmuştur. Sonra bin sene daha yakılmış kıpkırmızı kesilmiştir. Sonra bin sene daha yanmış siyah olmuştur. O, şimdi karanlık gece gibi simsiyahtır. O, mücrimler için Ellah’ın bir hapsidir.”[1]“Hesap günü Cehennem getirilir. Cehennem’in yetmiş bin yuları vardır ve her bir yuları çeken de yetmiş bin melek vardır.”[2] “Kıyamet günü cehennemliklerin azabı en hafif olanı o kimsedir ki; ayaklarının altına iki kor ateş konulur da onun tesiriyle beyni kaynar. O kimse, hiçbir kimsenin kendisi kadar şiddetli azabta olduğunu hatırına getirmez. Hâlbuki o azap edilenlerin en hafifidir.”[3]

       Kıymetli Kardeşlerim!

    Hicr Suresi’nin 43 ve 44. ayet-i kerimelerinin ifadesiyle Cehennem’in yedi tabakası vardır. Cehennemliklerden herbir gurup, kendisine ayrılan tabakada tek başına azab çeker. Cehennem’in tabakalarının isimleri ve oraya girecek taifeler, tefsir kitablarında şöyle izah edilmiştir:

            Birincisi: “Hâviye”[1], günâhkâr mü’minler için;

            İkincisi: “Sakar”[2], Hıristiyanlar için;

            Üçüncüsü: “Saîr”[3], Yahûdîler için;

            Dördüncüsü: “Cahîm”[4], Sâbiînler için;

            Beşincisi: “Lezâ”[5], Mecûsîler için;

            Altıncısı: “Hutame”[6], putperestler için;

            Yedincisi: “Derk-i esfel”[7], münâfıklar içindir.

           Bu tabakalar içinde dahi pek çok azâb mahalleri ve nev’leri mevcûddur. Her tabakadaki azabın şiddeti ayrı ayrıdır. Cehennemdeki azab, tek bir minval üzere değildir.[8] Kahhar-ı Zülcelal, mücrimleri, bazen ateşle, bazen de zemherirle cezalandırır. Bazen yılan ve akreplerle azab verir. Bazen köpekleri, onlara musallat eder. Bazen sarp tepelere tırmandırır.[9] Bazen yüksek kayalardan aşağı atar. Vehakeza Cehennem’de çeşit çeşit cezalar vardır. Cehennem, zifiri karanlıktır. Cehennemin ateşinde ışık yoktur.

         Kardeşlerim!

       Nihayetsiz izzet ve celal sahibi olan Kahhar-ı Zülcelâl, elbette ehl-i küfür ve isyanı cezasız bırakmaz, onları yakalar, ellerine ve ayaklarına zincirler vurup Cehennem gibi ebedi bir zindana atar. Cehennem azabının şiddetinden kinaye olarak ehl-i Cehennem’in–hadis-i şerifte de ifade edildiği gibi- derisini kırk zira’, yani yirmi metre kalınlaştırır; bir dişini Uhud Dağı kadar büyütür ve oturduğu yeri, on günlük mesafe genişliğinde yapar, cesedini de buna göre büyütüp yakar. Ehl-i Cehennemin derileri ve cesedleri her ne zaman ateş ile yanıp bitmeye yüz tutarsa, yeniden azabı tatmaları için, derileri ve cesedleri başka bir deri ve cesedle değiştirilir ve böylece azabları artarak ebediyyen devam eder. Ehl-i Cehennem, Cehennem’de şiddetli bir şekilde aç ve susuz olurlar. Onlara “taam” olarak “zakkum” ve “dari’” gibi bir yiyecek; “hamim” ve “ğassak” gibi bir içecek ikram edilir. Ne seslerini işiten, ne de yardımlarına koşan birisini bulabilirler. Yüce Rabbim! Bizleri Cehennem azabından muhafaza eylesin. Âmîn.

 

Kaynak: Semendel Yayınları Rahman Suresi'nin Tefsiri, Yasin Suresi'nin Tefsiri

 


[1] Kurtubî Tefsîri

[2] Müslim, Cennet 29

[3] Buhari, Enbiya 1; Müslim, İman 362

[4] Kaira, 9

[5] Kamer, 48 ; Müdessir, 26 , 27 , 42

[6] Mülk, 10 ; 11

[7] Şuara 91 ; Tekasür, 6

[8] Mearic, 15

[9] Hümeze,  4-5

[10] Nisa, 145

[11] İbrahim 17, Sad 56-58

[12] Cin 17, Müdessir 17, Beled 11

Bu yazi 3553 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.223 sn. deSen
↑ Yukarı