tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Ey Resulüm! (Biz Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
(Enbiya, 21/107)
Hadîs-i Şeriflerden
Namazı benden gördüğünüz şekilde kılınız.
(Buhari, Ahâd 1)
Dualardan
Ellah sizlerden ebedî razı olsun, âmîn. Ve sizi, hizmet-i imaniye ve Kur'aniyede muvaffak eylesin, âmîn.
(Kastamonu Lahikası)
Vecîze
Bir kalb ve vicdan, fezâil-i İslâmiye ile mütezeyyin olmazsa, ondan hakikî hamiyet ve sadakat ve adalet beklenilmez.
Münâzarât

Delâlet-i iltizâmiyye

   delâlet-i iltizâmiyye: Bir lâfzın, kasdedildiği ma’nânın lâzımına zarûrî olarak işâret etmesi, göstermesi, delâlet etmesi. Başka bir ifâde ile bir lâfzın vaz olunduğu ma’nânın lâzımına, yanî o mâna ile berâber bulunması zarûrî olan diğer bir mânaya delâletidir.

Meselâ: “Cenâb-ı Hak beyı, ya’nî alış verişi helâl; ribâyı, ya’nî fâizi harâm kılmıştır” ibâresi, “bey”, yanî  alış-veriş ile “ribâ” ya’nî fâiz arasında fark bulunduğunu beyân için sevk olunmuştur. Bundan asıl murad budur.

O hâlde, bu ibâre, meşrû alışverişle fâiz arasında fark bulunduğuna  “delâlet-i mutâbıkıyye” ile delâlet ettiği gibi, “bey”in helâl, “fâiz”in harâm olduğuna da yine “delâlet-i mutâbıkıyye” ile “bi-l işâre” delâlet etmiş olur.

Yine bunun gibi, bir malın abde verilmesini veyâ verilmemesini isteyen bir kimseye karşı, “Bu malı hiç bir şahsa vermem” sözü, bu malın abde verilmeyeceğine “delâlet-i tazammuniyye” ile “bi-l işâre” delâlet eder. “Evlâdın nafakaları mevlûdün leh üzerinedir” ibâresi de, çocukların neseblerinin, babalarından sâbit olacağına “delâlet-i iltizâmiyye” ile bil-işâre delâlet eder.

Çünkü, babanın “mevlûdün leh” olması, nesebin kendisinden sübûtunu müstelzimdir. (İst. Fık. K.)

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.103 sn. deSen
↑ Yukarı