tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Ey insanlar! (Siz, ekseriyetle dünya hayatını ahiret hayatına tercih ediyorsunuz. Halbuki ahiret, dünyadan daha hayırlıdır ve devamlıdır.) Ahiret hayatı ebedidir. Ehl-i iman hakkında cismani ve ruhani saadetleri camidir. Dünya hayatı ise fanidir. Elem ve kederden hali değildir.
(A’la, 87/16-17)
Hadîs-i Şeriflerden
İnsanlara merhamet etmeyen kimseye Ellah da merhamet etmez.
(Buhari, Edeb 18)
Dualardan
Feya Rabbî, ya Hâlıkî, ya Mâlikî! Seni çağırmakta hüccetin hacetimdir. Sana yaptığım dualarda uddetim fâkatimdir. Vesilem fıkdan-ı hile ve fakrimdir. Hazinem aczimdir. Re's-ül malım, emellerimdir. Şefiim, Habibin (Aleyhissalâtü Vesselâm) ve rahmetindir. Afveyle, mağfiret eyle ve merhamet eyle yâ Ellah yâ Rahman yâ Rahîm! Âmîn!
(Mesnevi-i Nuriye)
Vecîze
Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.
Mektûbat

Müjde! “MUTLAK VEKÎL” ve “SARIKLI GENÇ” Adlı Eserin İlâveli 2. Baskısı Çıktı!

08.04.2020
5086 defa görüntülenmiştir.

Yoğun taleb üzere Molla Muhammed El-Kersî (DOĞAN)’nın kaleme aldığı Reddü’l-Evhâm-6: Mutlak Vekîl ve Sarıklı Genç kitâbının 2. baskısı Semendel (Tahşiye) Yayınları arasında çıktı.

Bu kitabta ağırlıklı olarak şu konulara yer verilmiştir:

1. “Mutlak Vekîl” ve “Mutlak Vâris” tabirleri, sadece Ellahu Teâlâ hakkında kullanılır. Bu tabirleri, fâni kullar hakkında kullanmak câiz değildir. Câiz olmayan bir ifâdeyi de Üstad Hazretleri, mektûblarında bile bile kullanmaz.

2. Kendilerini Üstad Bedîüzzaman (ra) Hazretleri’nin “Mutlak Vekîl” ve “Mutlak Vâris”i olarak görenler, bu davalarını isbât etmek için Ankara, Eskişehir ve İstanbul Noterlerinden sahte birer vekâletnâme çıkardılar. Devletin mahkemeleri ise, bu vekâletnâmelerin sahte ve geçersiz olduğuna hükmetti. Daha bunun gibi pek çok sahte vasiyyetname ve vekâletnâme uydurdular. Noterlikçe tasdik edilen bu sahte vekâletnamelerde “mutlak vâris” veya “mutlak vekîl” tabirleri geçmediğine göre; demek bu tabirler, mektublara sonradan ilâve edilmiştir. O halde bu ifâdeler, Üstad Hazretlerine âid değildir.

3. Yine bu eşhas, kendi ifâdeleriyle Üstad Bedîüzzaman (ra) Hazretleri’nin bazı mektublarını tebdîl, tağyîr ve tahrîf ettiklerini; bazı mektubları çıkardıklarını, bazı mektubları da ilave ettiklerini itiraf ettiler.

4. Risâle-i Nûr dâiresinde yapılan iki müdhiş tahrîbât:

Biri: Üstad Bedîüzzaman (ra) Hazretleri’nin vefât tarihi olan 1960’dan yaklaşık 1990’a kadar mutlak vârislik mektubuna istinâd edilerek altı kişinin, Üstad’ın mutlak vekîli ve vârisi olduğu dava edildi. Bu şahıslara kudsiyyet verilip bunlar, ön plana çıkarıldı. Mehdi’nin vezirleri oldukları iddia edilen bu altı şahsın, bütün dünyayı fethedecekleri söylendi. Böylece siyâsi bir hava estirildi. Bu eşhas, adeta gizli bir örgüt gibi faaliyet gösterdiler.

Diğeri: Bu altı şahıs, bunda muvaffak olamayınca, yani bütün dünyayı fethedemeyince, daha önceleri velâyeti inkâr eden, “Risale-i Nûr dairesinde velilik yoktur.” diyen bu eşhas, bu defa velâyetle ortaya atıldılar. Ferdiyyet, Gavsiyyet, Kutbiyyet, iki imam, üçler, yediler, kırklar gibi manevî makamları nazara verdiler. Risale-i Nûr dairesi içinde bazı eşhas arasında bu makâmâtı taksîm ettiler, her birine bir rütbe verdiler, bir etiket yapıştırdılar. O eşhas da şahsiyetlerini ortaya koydular, halkın nazarlarını Kitab ve Sünnet’e ve bu asırda Kur’an’ın manevî bir tefsîri olan Risale-i Nur’un imanî mes’elelerine değil, kendi şahıslarına çevirdiler. Böylece kendilerine bir nevi kudsiyyet vermekle halkı aldattılar.

5. Risâle-i Nûr’un şahs-ı ma’nevîsi, başta Hakîkat-i Muhammediyye (asm) olmak üzere bütün peygamberân-ı izâmın hakîkatidir. Yani hakîkat-i vahiydir; Kitab ve Sünnet’in hakikatidir. Dolayısıyla bu nûrânî şahs-ı ma‘nevînin mümessilleri, başta Resûl-i Ekrem (sav) olmak üzere bütün peygamberlerdir. Şahs-ı manevi mes’elesini, altı şahsa münhasır kılmak hata-i azîmdir.

6. Niyetimiz ne olursa olsun ve hangi isim altında olursa olsun, ölen bir kimsenin ölüm günü veya haftası veya kırkıncı günü veyahut sene-i devriyesi münasebetiyle toplanmak, merâsim tertib etmek; tahrîmen mekrûhtur, bid’a-yı kabîhadır, ecnebilerin âdetidir. İslâmiyet’te böyle bir âdet yoktur.

7. Bugün Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin sene-i devriyesinde mevlid veya başka bir nâm altında düzenlenen toplanmalar, ilk defa Üstad’ın vârisi olduklarını iddia eden altı şahıs tarafından tertib edilmiştir; Üstad’ın eski saff-ı evvel talebelerinin re’yiyle olmamıştır.

Bu eseri kaleme almaktan gâyemiz, hâşâ eşhâsı çürütmek ve tenkîd etmek değil; belki üç mühim nokta içindir:

Birincisi: Cenab-ı Hakk’a mahsûs olan “Mutlak Vekîl” ve “Mutlak Vâris” isimlerinin bazı eşhas hakkında kullanılmasının ne kadar tehlikeli olduğunu beyân etmek, bu husûsta halkın i’tikâdını düzeltmek ve onları böyle bir yanlıştan muhafaza etmektir.

İkincisi: Risale-i Nûr, Kur’an’ın tefsîri olması hasebiyle bu eserlerin umûmun malı olduğunu, bir veya birkaç şahsa bağlanamayacağını beyan etmektir.

Üçüncüsü: Üstad Bedîüzzaman (ra) Hazretleri’nin, O’na isnâd edilen asılsız sözlerden ve iftiralardan ârî ve berî olduğunu isbât etmek sûretiyle O Zat’ı tezkiye etmektir.

Temennîmiz, Risâle-i Nûr hizmetinde bulunan eşhâsın, bu nevi davalardan vazgeçip Kur’an hizmetkârlığını her şeye tercih etmeleridir.

İrtibât: Güven Mahallesi, Okul Sokağı, No: 4/1A 34160 Güngören-İstanbul.

Tel: 0212 519 36 96

Fax: 212 519 36 97

GSM: 0533 488 27 02

İnternet Adresi: www.semendel.com

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.
Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.232 sn. deSen
↑ Yukarı